Tek başına dik, birlikte dimdik

1-SURİYE politikasında en başta tarihi bir hata yapılmış olabilir mi...

Haberin Devamı

Cevabım şu:

 

“Evet tarihi bir hata yapıldı...”

 

* * *

 

Bu hata erken fark edilip dönülebilir miydi...

 

Kesinlikle dönülebilirdi...

 

* * *

 

Ya bugün geldiğimiz noktadaki YPG politikası...

 

Bak işte o noktada Cumhurbaşkanı’nın da, hükümetin de izlediği politikayı yanlış bulmuyorum.Ve içimdeki ses içinde bulunduğumuz durumda, hepimizin devletimizin arkasında durması gerektiğini söylüyor bana.

 

* * *

 

Haberin Devamı

O nedenle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önceki gün muhtarlar toplantısında Amerika’ya yönelik sözlerine tamamen katılıyorum.

 

* * *

 

Şu gerçek artık apaçık önümüzde.Suriye politikamız her cephede çöktü.

 

Yanlışlıkların bedelini ödüyoruz ve endişem, Suriye’deki insanlık trajedisinin faturasının Türkiye’ye kesilmesi...

 

* * *

 

Bu diplomatik enkaz hepimize bir vatan görevi yüklüyor.

 

Bunun altından kalkacağız...

 

Ama bunu başarabilmek için bir gönül seferberliğine ihtiyaç var.

 

Unutmaya, kırgınlıkları ortadan kaldırmaya, barışmaya ve ele ele, omuz omuza yürümeye ihtiyacımız var.

 

Görüyorum ki, mevcut iktidar, dış politikada bir değişimi ve gerçekçiliği içine sindiremiyor, göze alamıyor.

 

Haberin Devamı

Öyleyse bunu hep birlikte yapalım, hep birlikte içimize sindirelim.

 

* * *

 

Dik durmamız gereken bir çizgi mi var...

 

Mesela Kürt koridoru çizgisi...

 

Onun karşısına da hep birlikte çıkalım.

 

Dik değil, dimdik duralım.

 

* * *

 

Ama önce gönül seferberliği...

 

İçerideki duygular savaşında bir ateşkes...

 

* * *

 

Dilerim, makul duruşu ile çoğumuzun gönlünü alan 11. Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül ile Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan’ın baş başa görüşmesinde 

böyle bir gönül seferberliği de dile getirilmiş olsun.

 

 

 

2-Arkadaşlar size saldırıyı hepimize yapılmış sayıyoruz 

 

 

YENİ Şafak ve Yeni Akit gazetelerine yapılan saldırıyı bütün kalbimle lanetliyorum.

 

Meslektaşlarımıza geçmiş olsun diyor, bütün samimiyetimle kendileri ile dayanışma içinde bulunduğumu belirtiyorum. 

 

Haberin Devamı

Böylesine hain bir saldırıda can kaybı olmadığı için hepimizi şanslı sayıyor, hepimize geçmiş olsun diyorum.

 


İnşallah

 

SALDIRIYA uğramanın ne olduğunu bilen insanlar olarak dileğimiz şudur.

 

İnşallah bu saldırganlar yakalanır cezalandırılır. İnşallah bakan yardımcılığı gibi görevlerle taltif edilmezler.

 

 

 

3-Sayın Cumhurbaşkanı, Türk Dili Sözlüğü öyle demiyor

 

 

CUMHURBAŞKANI Erdoğan, iki gazeteye yapılan saldırıyı şiddetle kınadı.

 

Samimi olarak, bir gazeteci olarak, hem kınaması, hem de kınamadaki üslubundaki tavizsizlik için kendisine teşekkür ederim. 

 

Ancak konuşmasında adını vermeden Hürriyet’e yapılan saldırıdan söz ederken, bunun bir “arbede” olduğunu söyledi.

 

Haberin Devamı

Büyük Türkçe Sözlük’e baktım, “Arbede” kelimesinin karşısında şu yazıyordu:

 

“Kavga, gürültü, patırtı...”

 

Türk Dili Sözlüğü’ndeki karşılığı ise şu:

 

“Çatışma...”

 

Sayın Cumhurbaşkanı... 

 

Her iki saldırı sırasında da pek çok arkadaşımız gazetemizin merkezinde işbaşındaydı.

 

Kavga ve çatışma iki taraf arasında olur.

 

Biz kimseyle kavga etmedik, saldırıya uğradık.

 

Karşılık bile vermedik.

 

Başımıza gelen düpedüz saldırıydı.

 

 

 

4-Bu işe önce Silivri’de bir moratoryumdan başlasak

 


ANKARA, Mısır konusundaki tarihi hatasını düzeltmek için harekete geçiyor.

 

2016 “İlişkilerin düzeltilmesi yılı” ilan edilmiş.

 

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Kahire’ye, İHVAN konusunda “moratoryum” çağrısı yapmış.

 

Bunun anlamı da şuymuş:

 

Haberin Devamı

“Seçilmiş Cumhurbaşkanı Mursi dahil tüm idam cezalarının infazına moratoryum ilan edilmesi.”

 

Mısır Yargıtayı 3 Şubat’ta 149 idam cezasını bozdu.

 

Bu, öteki siyasi idamların da durdurulacağının işareti.

 

Ama siz bunu söylediğinizde, Mısır Dışişleri Bakanı da çıkıp şunu söylese ne diyeceksiniz:

 

“Kardeşim siz önce kendi Silivri’nizde çifte müebbetle yargıladığınız gazetecilere bir moratoryum ilan edip ülkenizi bütün dünyanın önünde rezil olmaktan 
kurtarsanız...

 

”Vallahi ben her iki moratoryumun da altına imzamı atarım.

 

 


5-Suriye’de 4.5 yılın  gerçek bilançosu

 

200 BİN: Savaşta 200 binin üzerinde insan hayatını kaybetti.

 

4 MİLYON: Bu kadar insan ülkesini terk edip göçmen oldu.

 

28 BİN 277 kişi kitle katliamı ve açılan ateş sonucu öldü.

 

27 BİN: Topçu atışı ve roketle hayatını kaybetti.

 

18 BİN 866: Sivil rejim kuvvetlerinin saldırısı sırasında hayatını kaybetti.

 

8 BİN 871 kişi kaçırılıp işkence edildikten sonra öldürüldü.

 

984 kişi hem rejim, hem IŞİD tarafından kullanılan kimyasal silahlarla öldürüldü.

 

654 Sağlık görevlisi hastanelere yapılan saldırılarda hayatını kaybetti.m

 

565 sivil, açlıktan, susuzluktan ve ilaçsızlıktan öldü.

 

181 sivil, Amerikan ve öteki koalisyon uçaklarının saldırısında hayatını kaybetti.

 

Kaynak: New York Times gazetesi, Karen Yourish, K.K. Rebecca Lai, Derek Watkins.

 

 

 

6-Halep’te Stalingrad direnişi olacaktı hani

 

 

CNN International Halep’e girmiş.

 

Görüntüler şaşırtıcı. 

 

Orada kalan halkın çoğunluğu Sünni olduğu halde hayat devam ediyor.

 

Sokaklar seyyar satıcı dolu.

 

İnsanlar rejime bağlılıklarını açıkça ifade ediyorlar.

 

Eee hani burada Stalingrad direnişi olacaktı...

 

Acaba bugüne kadar haberleri hep muhaliflerden mi aldık...

 

 


Keşke

 

 

MHP genel başkan adayı Sinan Oğan aradı ve şunu söyledi:

 

“Yazınızın başlığında ‘Biraz mertlik’ diyorsunuz.

 

Böyle olunca bize ‘Namert’ demiş oluyorsunuz. Keşke, ‘Biraz hassasiyet’ deseydiniz.”

 

Bir de şunu ekledi:

 

“Biz o günkü programı çok önceden planlamıştık.

 

Özellikle o güne denk getirmiş değiliz.

 

Ayrıca genel başkana saygımızı ve acil şifa dileklerimizi defalarca ilettik.

 

”Yazıya tekrar baktım.

 

Evet.

 

Keşke “Biraz hassasiyet” deseydim.

Yazarın Tüm Yazıları