Suriyelilere müjde de Türklere de müjde mi

PAZAR günü Hürriyet’in şehir baskılarının manşeti şöyleydi:

Haberin Devamı


“Suriyelilere vatandaşlık müjdesi...”

 

Bu söz Cumhurbaşkanı’nın ağzından verilmiş.

 

Tabii ki “Suriyelilere müjde...”

 

Tamam da “Bütün Türk vatandaşlarına da müjde mi...”

 

* * *

 

Emin değilim...

 

Gidip vatandaşa sormak lazım.

 

* * * 

 

Biliyorum şunu diyeceksiniz...

 

“Vatandaş zaten AKP’ye temsil yetkisi vermiş...”

 

Haberin Devamı

O zaman bir vatandaş da çıkar der ki:

 

“Kardeşim 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerine giderken bu ülkede 2.5 milyon Suriyeli göçmen vardı. Peki ama seçim bildirgesinin hangi satırında 2.5 milyon insana vatandaşlık vereceğin, her şeyine ortak edeceğin vaadi vardı...”

 

* * * 

 

O gün yoksa, gidip bugün sormak lazım.

 

* * * 

 

Kolay bir karar değil bu...

 

- Aynı ekmeği bölüşeceğiz...

 

- Kişi başına 10 bin dolarda takılıp kalmış, dolardaki artışla zaten aşağı inmiş milli gelirimiz Resmi Gazete’nin bir sayfası ile 6-7 bin dolarlara inebilir...

 

- Okullarımızın eğitim kalitesi etkilenebilir...

 

- Çalışma barışı, iş dengesi altüst olabilir...

 

- Hiç tahmin edemeyeceğimiz sosyal ve güvenlik sorunlarıyla karşılaşabiliriz...

 

* * * 

 

Haberin Devamı

Bütün bunlar, çocuklarımızın, torunlarımızın geleceğini çok yakından ilgilendiren konular...

 

Öyle bir iftar yemeğinde iki cümleyle geçiştirilecek, bir Bakanlar Kurulu kararnamesiyle halledilecek boyutta bir mesele değil.

 

“Bu sorunun ortaya çıkmasında bizim Suriye politikamızın da etkisi vardı. O nedenle manevi sorumluluğumuz var” diyorsanız, çıkın onu da söyleyin millete.

 

Ve vergileriyle o yükü taşıyacak olan millet karar versin.

 

O GEMİYLE YOLA ÇIKMADAN VASİYETLERİNİ YAZMIŞLAR

 

CUMHURİYET gazetesi yazarı Ceyda Karan, “Mavi Marmara” gemisinin kanlı seferine katılanlardan İbrahim Sediyani ile konuşmuş.

 

Sediyani, “İslami Kürt” denilebilecek kesimden bir gazeteci.

 

Haberin Devamı

Öyle çarpıcı şeyler anlatıyor ki şaşkınlıktan dilimi yuttum.

 

Anladım ki İslami duyarlılıkla kendilerine destek veren binlerce insan gibi Erdoğan’ı da aldatmışlar.

 

Filonun adı “Gazze’ye Özgürlük Filosu”ydu...

 

Güya Gazze’ye yardım götürmekti amaçları...

 

Bakın o geminin gönüllü tayfalarından biri ne anlatıyor:

 

* * *

 

- “Bu uluslararası bir davaydı. Bu davaya ihanet ederek getirip Türkiye’nin iç politika malzemesi yaptılar. En büyük ihaneti yapan İHH’nin kendisidir.”

 

* * *

 

- “Ben yola çıkmadan önce sabah Antalya’da bir arkadaşın ofisinde bilgisayarına oturup vasiyetimi yazıp gönderdim oğlum Malcolm’e.”

 

* * * 

 

- “İslam ile İslamcılık çok farklı. İslam bir din, İslamcılık ise bir ideolojidir. İslamcılığın ne olduğunu ‘Allah, Kuran, Kitap’ adına her türlü pisliğin yapılabilmesinden artık anlıyoruz.”

 

Haberin Devamı

VERDİĞİNİZ SUYU İÇMEYİZ  DEDİKLERİNDE İSRAİLLİ POLİS  BAKIN NE CEVAP VERMİŞ

 


İBRAHİM Sediyani anlatmaya devam ediyor:

 

“Bizi Aşdod Limanı’na çektiler, akşam vakti oldu. Tek tek dışarı çıkarıp foto çektiler. Bir iki muayeneden sonra Negev Çölü’ndeki Beer-Şeva kentindeki Ela Hapishanesi’ne götürdüler. İsrail askerlerinin aksine gardiyan ve polisler gayet insani davrandılar. İsrail polisleri su verince ‘Biz sizin suyunuzu içmeyiz’ dediler. Onlar da ‘Bu bizim suyumuz değil ki, bu sizin suyunuz, sizden geliyor” diye dalga geçtiler. Su şişesine baktık, üzerinde ‘Made in Turkey’ yazıyordu.”

 

FERZAN’IN LECCE’Sİ, ÇAĞAN’IN SEFERİHİSAR’I

 

HÜRRİYET Pazar’da Ayşe Arman’ın Çağan Irmak’la yaptığı çağla badem tadındaki mülakatı nasıl keyifle okudum anlatamam.

Haberin Devamı


Çağan Irmak, memleketi Seferihisar’ı o kadar güzel anlatıyor ki...

 

Aklıma Ferzan Özpetek’in Lecce’si geldi...

 

“Serseri Mayınlar” filmini çektiği, Puglia bölgesinin o harika kasabasını birlikte gezmiştik.

 

Çağan Irmak, Ayşe’yi Sığacık’a götürmüş.

 

Çok sevdiğim bir yerdir orası...

 

Surların içinde harika bir Osmanlı dekorunu hâlâ yaşatıyor.

 

Giderek Türkiye’nin Toscana’sı haline gelen Çeşme Yarımadası’nda Alaçatı’dan sonra yeni cazibe merkezi orası olacak.

 

Tabii bu arada Seferihisar’ın müthiş belediye başkanı Tunç Soyer’i de anmadan geçemeyeceğim.

 

Çağan Irmak ve Tunç Soyer eminim orayı Türkiye’nin Lecce’si yapacaklardır...

 

Suriyelilere müjde de Türklere de müjde mi

 

 

HARİKA BİR İYİ BAYRAMLAR ŞARKISI

 

DEHA Bilimlier söylüyor:

 

 

“Kalben Remix”. Mustafa Sandal’ın harika yıllarını hatırlatan olağanüstü bir şarkı.Hemen Spotify listelerimin başına koydum.

 

“Yine kafamda bir ton dert var 

Giremiyorum kapalı yollar

Sandığım kadar değil aşk

Yandığım kadar”.

 

Yine kalben yorgunuz ama. Yine de hayat var be...

 

Yüksek sesle dinleyin. Çekinmeyin, yüksek sesle söyleyin...

 

Hepinize harika bir bayram...

Suriyelilere müjde de Türklere de müjde mi

Karşı mahalleden Çölaşan’ın şifrelerini ben çözemedim

 

KARŞI mahallede tuhaf şeyler oluyor.


Mahallenin yeni Emin Çölaşan’larından Salih Tuna, iki gündür, “Veda ederim ha” türünden yazılar yazıyor.

 

Kendi mahallesinden birilerine kızmış, şifrelerini veriyor:

 

- “AKP’li fırıldaklar...” diyor.

 

O kadar çok var ki çıkaramadım...

 

- “Balyoz kumpasçısı bir eleman” diyor...

 

Sabah’ından Star’ına, Taraf’ına o kadar çok var ki çıkaramadım.

 

- “Erdoğan’dan çok Erdoğancı şaklaban” diyor...

 

Ohooo... Elimi sallasam ellisi... Onu da çıkaramadım.

 

Çıkaramadığım bir başka şey de şu.

 

“Vedadan önceki yazılar” dediği ilk yazısında şöyle demişti.

 

“Böyle gitmez, ya siz ses vereceksiniz ya da ben bir ses bulacağım.”

 

Dün de soruyor:

 

“Henüz o ses geldi mi?

 

Bekliyorum...

 

O sesin ne olması gerektiğini bilenler biliyor..”

 

Onlar biliyor da biz bir türlü anlamıyoruz.

 

Açık konuşun Salih Bey...

 

Biz de bilelim...

 

NOT: Bu arada Salih Tuna’yı tebrik ederim. Medyacılığı bayağı iyi öğrenmiş.

 

 

 

 

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları