Sizce bunun içinde ne var

Haberin Devamı

Sizce bunun içinde ne var

BİR haftadır önümde, fotoğrafta gördüğünüz şu “küçücük şey” duruyor.
Lütfen siz de iyi bakın...
Sonra konuşalım...


* * *


Önce boyuttan
başlayalım.
Parmaklarımın ucunda tutup fotoğrafını çektim ki boyunun ne olduğunu anlayın.
Aşağı yukarı 1
santimetre...
İçinde sarı bir sıvı var...
Ölçtüm...
Bir çay kaşığının altıda biri kadar...
Size bu “küçük şey”in hikâyesini anlatayım.


* * *


Geçen hafta başında, gazetedeki masamın üzerinde bir kutu buldum.
İçinden, ucunda küçücük cam tüp bulunan bu kolye çıktı.
Bal üreten bir şirket hazırlayıp göndermiş.
Üzerindeki notta şu yazıyordu:
“Bunun içindeki sıvı, bir işçi arının bütün hayatı boyunca yaptığı baldır...”


* * *

Haberin Devamı


Donup kaldım...
Bütün bir hayatı boyunca, her gün durmadan çalışan, didinen bir arının, öldüğü gün geriye bıraktığı bütün miras bundan ibaretmiş.
Bir çay kaşığının altıda biri kadar bal...
Peki bu küçük bir miras mı...
Gelin bakalım.

Bir ömre bedel şu hayata neler sığıyor


BU küçük tüpe bakınca, aklıma Einstein’ın o sözü geldi.
“Bir gün arı nesli yok olursa, insanın da 4 yıllık ömrü kalmış demektir...”
Sonra hayatımda ilk defa arıları merak ettim ve okudum.


* * *


-Bir arı kovanında bir kraliçe arı ve ortalama 20 bin ile 60 bin arasında işçi arı var.
-Kraliçe arı 5 yıl yaşıyor ve günde 2 bin 500 yumurta bırakıyor.
-Bir arının 170 ayrı koku dedektörü var.
-Saniyede 200 kanat çırpışı yapıyor ve saatte 25 kilometreye yakın hızda uçabiliyor. Ömrü boyunca 800 km yol kat ediyor.
-Bir arı, bir polen uçuşunda 50 ile 100 arasında çiçeğe konuyor. Bir günde 1500 çiçeği dolaşıyor.
-450 gram bal yapmak için 17 bin arının 10 milyon çiçek ziyareti yapması gerekiyor.
-Bir koloni arının, bir ilkbahar ve yaz sezonunda yaptığı yol, Dünya ile Ay arasında 26 kere gidip gelmeye eşdeğer.
-Yeryüzündeki çiçek ve meyve tozlaşmasının (döllemenin) yüzde 80’ini böcekler sağlıyor. Bunun yüzde 85’ini ise arılar.
-170 bin bitki türü, arıların sağladığı tozlaşma sayesinde varlığını sürdürüyor.
-Böcekbilimci O. Wilson’a göre, “Yediğimiz her 3 lokmadan birini, içtiğimiz her yudum meşrubatın bir yudumunu arılara borçluyuz.”


* * *

Haberin Devamı


Şimdi Einstein’ın sözlerini ve Kuran’ın “Nahl” suresinin neden arılardan bahsettiğini çok daha iyi anlıyorum.


* * *


Bal üreticisi şirkete ve bu çarpıcı fikri bulan kimse, ona çok teşekkür ediyorum.
Bana iyi bir hayat bilgisi ve felsefesi dersi verdiler.


Haa, bir arının ömrü ne kadar biliyor musunuz

HAA...
Son bir nokta...
Bütün bunları inanılmaz bir çabayla dünyaya
veren bir işçi arının ömrü ne kadar biliyor musunuz...
Altı hafta...
Yani 1.5 ay...
Yani 45 gün...
Yetmiş-seksen yıldan geriye sadece kötülük ve korku bırakan insanlara göre ne kadar uzun bir hayat değil mi...

‘True Romance’ tadında iki saatte keyifle okunan bir roman

EĞLENCE dünyası, satışa çıkarılan “Cirque du Soleil”in arkasındaki insanlık dramlarını konuşuyor.
10 yıldır oynanan ve “Ka” adlı gösterileri sırasında meydana gelen iş kazalarının oranı, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki en yüksek oranmış.
Yılda 1 milyar dolara yakın gişe hasılatı yapan gösterilerinin arkasındaki iş kazalarını, eski çalışanları bir cümleyle açıklıyor:
“Hep daha ilgi çekiciyi, hep daha tehlikeliyi, hep daha yüksek performansı yakalamak...”


* * *

Haberin Devamı


Aynı günlerde Tuna Kiremitçi’nin “Uçan Halıların Ayrodinamik Sorunları” adlı yeni romanını okudum.
Kitap, “Elif Şafak ve Orhan Pamuk kadar dünya çapında bir eser bırakmak isteyen” bir yazarın hikâyesi.
Aslında çok satan aşk romanları yazıyor. Ama o dünyayı fethetmek istiyor.
O da, bir Cirque du Soleil çalışanı gibi, ‘opus magnum’unu yazmak için her tarafını kan revan içinde bırakıyor.
Bunun için Elif Şafak ve Orhan Pamuk’un izinden yürüyor. Önce Konya’ya, sonra Kars’a gidiyor...
Kafasında bir Natalie Portman tutkusu var. Kitap çok eğlenceli bir yol romanı...
Çok genç bir sokak diliyle yazılmış. Tuna Kiremitçi’nin bugüne kadarki çizgisinden farklı bir yola gidiyor. Kenar mahallelerin idrar kokan köprü altlarındaki çarpıcı oral seks sahnelerinden, Nişantaşı’nın en snop bölgelerine atlıyor.


* * *

Haberin Devamı


Kitabı, senaryosunu Tarantino’nun yazdığı ve Tony Scott’un çektiği harika kült film “True Romance”ı seyreder gibi, 2 saatte okudum.
Sonu da onun gibi iyi bir ‘Thriller’ havasında bitiyor.
Tam ilkbahar ve yaz kitabı.


* * *


Bu roman, Türk edebiyatında, “post-Gezi” döneminin eserlerinden biri sayılabilir.
Genç ve modern bir anlatım.
Çok keyif aldım.

Alaturka bir gırtlaktan ‘Kings of Leon’ dinlemek

Sizce bunun içinde ne var


GÜNERİ Cıvaoğlu’nun bu sabah yayınlanacak olan “Şeffaf Oda” programının çekiminde harika bir genç kızla tanıştım.
Daha doğrusu “O Ses Türkiye”de dinlemiştim, orada tanışmak fırsatı oldu. Henüz 25 yaşında. Annesi Türk, babası İranlı, İsveç’te büyümüş.
Adı Ayda Mosharraf...
Herkes onu yarışmada söylediği “İsyan” şarkısı ile tanıyor.
Benim dikkatimi çeken ise “Kings of Leon”un “Sex on fire” şarkısını söylemesiydi.
“Şeffaf Oda” programında, “Şarkıyı kendin mi seçtin” diye sordum.
Kendisi seçmiş. Çünkü Kings of Leon hayranıymış.
“Ben, ‘Use somebody’ şarkısını daha çok seviyorum” deyince o an şarkıyı söylemeye başladı.
Harika bir gırtlak...
Programı kaçırdıysanız bulup dinleyin...
Harika bir kız. Güler yüzlü... Türkçeyi çok iyi konuşuyor. Modern. Orada bir gitar eşliğinde, şarkıları tek nota yanlış yapmadan söyledi. Çok sevdim Mosharraf’ı...

Yazarın Tüm Yazıları