Sen kimsin be

Önceki gün, iki kişinin yakasına sarılıp, edep sınırımı da aşıp suratına avaz avaz haykırmak istedim.

“Sen kimsin be!...”

Haberin Devamı

Birinin sıfatı, “bakan oğlu” olmak.
Öteki de, üç-beş yılda nasıl olup da bu mevkilere, bu ikballere geldiğini hâlâ bilmediğimiz bir “işadamı”...
İkisi hakkında da çok ciddi iddialar var. Ayakkabı kutuları, evlerdeki kasalar, milyarlarca dolar para transferleri, rüşvet iddiaları gırla gidiyor.
Dua etsinler, hâlâ “makul şüphe” kanunu geçmemiş. Haklarındaki makul değil, makul ötesi bir şey...
İşte bu adamları Türkiye Büyük Millet Meclisi dinlemeye çağırıyor.
Bu beyefendiler gidip, o Meclis’e ifade vermeye dahi tenezzül etmiyor.

* * *

Eğer bu ülkenin bir milletvekili olsaydım, emin olun edep sınırımı daha da aşıp, “Sen kimsin” diye haykırırdım.
Nerede bu ülkenin milletvekilleri...
Nerede bir zamanlar 1 Mart tezkeresini reddeden ve o Meclis’e tarihinin en şerefli payelerinden birini veren Bülent Arınç’lar...
Elinde kırmızı karanfillerle, güllerle Meclis’e giren Deniz Baykal’lar... CHP milletvekilleri...
Nerede ta ANAP zamanından beri duruşunu hep takdir ettiğim bugünkü Meclis’in Başkanı Cemil Çiçek...
Nerede o, “Askeri vesayeti dize getirdik, medyayı susturduk, işadamını sustalı maymuna çevirdik” diye böbür böbür böbürlenen, “Sözde Yeni Türkiye’nin” mağrur ve nobran demokratları...
Nereye gitti o kibir...
Askeri sindirdiniz, ayakkabı kutusunun önünde diz çöktünüz...
Oldu mu şimdi...

* * *

Haberin Devamı

Allah aşkına memleketimizin şu manzarasına bir bakın...
Bu ülkede başbakanlıklar yapmış, cumhurbaşkanlıkları yapmış 90 yaşındaki Demirel, ceketinin düğmelerini ilikleyip o Meclis’in huzuruna çıkacak...
Ama o iki adam, o Meclis’e “Hadi len” diyecek...
Eski YÖK başkanı içeri atılacağını bile bile ülkesine dönüp adaletin karşısına çıkacak...
Yüzlerce şerefli subay kendilerine atılan en insafsız, en pespaye iftiralara rağmen, ülkesinin Meclis’ine saygı duymaya devam edecek...
Affedersiniz iki tane adam milli iradenin Kâbe’siyle, yani koskoca ‘Yüce Meclis’le konuşmaya dahi tenezzül etmeyecek...
Kalmadı mı bu ülkede bunların karşısına çıkıp yakalarına yapışacak bir mert siyasetçi...
Yok mu bir babayiğit demokrat, suratlarına haykıracak...
“Sen kimsin...
Ve kime güveniyorsun... Kimdir senin dayın...
Ki, boyuna posuna bakmadan, cürmün kadar yer yakacak bir kibrit çöpün yokken, kibir meşaleleri ile koskoca demokrasi mabetlerini yakmaya kalkan bu cüret... Bu patavatsızlık...
Kim veriyor sana bu kudreti...”

Haberin Devamı

BİR TÖRENE GİDERKEN

BU yazı, Isparta’da 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel için kurulan müzenin açılış törenine giderken hissettiğim duygularla yazılmıştır.
Öfkesinin ve duygusallığının dozunu, o törende adı geçen büyük siyasetçiye ve bir de Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne duyduğum saygı belirlemiştir.

Yüce Meclis Aydın Bey’i davet ettiğinde bir saniye düşünmedi

TÜRKİYE Büyük Millet Meclisi, çalıştığım gazetenin sahibi Aydın Doğan ve beni iki defa dinlemeye davet etti.

* * *

Birincisinde, 1990’lı yılların sonunda, “Medya Araştırma Komisyonu” davet etti.
Aydın Bey bir dakika bile düşünmeden, “Madem Meclis davet etti, gidiyoruz” dedi.
İkincisi Ergenekon, Balyoz zulüm yıllarıydı, Silivri zindanlarının günleriydi. İnsanlar yeni rejimin gulag’larında süründürülüyordu.
Güya bir “Darbeler Komisyonu” kuruldu.
Yine davet ettiler.
Yine göğsümüzü gere gere gidip Komisyon’un karşısına oturduk.
“Mart 1990 ile Ocak 2010 yılları arasında Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmenliği görevini yaptım. Buyurun, ne isterseniz sorun, bütün samimiyetimle cevap vereceğim” dedim.

* * *

Haberin Devamı

Dün gazetelerde ayakkabı kutularından, evlerindeki dolaplardan zerre kadar utanmayıp, Meclis’i ayağına getirten ve üstüne bir de kafa tutar gibi “Konuşmuyorum be” çeken bu iki şahsiyeti okuyunca kendi kendime sordum.
Acaba onlar mı haklı...
Bu ‘Yüce Meclis’, davetine mazeret bile gönderilmeyecek kadar önemsiz bir kurum haline mi getirildi.

* * *

O Meclis’te hâlâ 1 Mart tezkeresine el kaldıran temsilciler var...
Onlara sesleniyorum.
Cevabını bize, onları seçenlere değil, kendi vicdanlarına verebilsinler yeter.
Müslüman adildir... Müslüman vicdan sahibidir...
Belki bir gün bunlara, “Aynı zamanda demokrattır” cümlesini de ekleyebiliriz.
İşte fırsat önümüzde...

Haberin Devamı

SAYIN CUMHURBAŞKANIM

Hakkınızı bugünden helal edin lütfen

HİÇBİR zaman saklamayacağım.
Sol eğilimli bir genç olarak, gençliğim onunla mücadeleyle geçti.
Ama bugün geriye baktığım zaman gördüğüm tablo şudur:
Demirel, çok partili hayata geçtikten sonra Türkiye’yi yönetmiş en demokrat insandır.
Dün Isparta’daki müzenin açılış törenine giderken, onun Darbeler Komisyonu’nun davetini kabul edip, bildiklerini anlatmasını hatırladım.
Rüşvet iddiası ile soruşturulan iki beyefendinin, tek kelime bile etmeye tenezzül etmediği bir ülkede o da TBMM’nin davetini elinin tersiyle itebilirdi.
Ama bütün çektiklerine, bütün geçmişine, yaptığı cumhurbaşkanlığına rağmen, düğmelerini ilikleyerek o Komisyon’un karşısına geçti ve bütün saygısıyla bildiklerini, görüşlerini, tecrübelerini anlattı.
Büyük bir demokrattır. Sadece Isparta’daki müzeyi değil, devletin en büyük panteonlarını hak etmiş siyasetçidir. Adalet, rüşvet ve yolsuzluk iddiaları ile en yakınındaki insanların yakalarına yapıştığında, gıkını çıkarmamış büyük siyasetçidir.
Bugün emeklilik hayatını yaşarken, gardırobunda ne bir ayakkabı kutusu izi ne elbise askısı tozu ne de güvelerin yiyip bitirdiği cepleri dolu takım elbiseler vardır.
Vicdan ve namus bilançosunu sıfırlayarak doksanlı yaşlarına gelmiş, evinde huzur içinde oturan siyasetçidir.
Tıpkı bir zamanların İsmet Sezgin’leri, Ali Naili Erdem’leri, Nuri Bayar’ları, rahmetli kayınpederim Hüdai Oral’ları gibi...
Onlar, temiz kâğıtlarını, daha yaşarken, mütevazı apartman dairelerindeki sade hayatları ile almış bir siyasetçi neslinin insanlarıdır.

* * *

Haberin Devamı

Söyleyebileceğim tek şey ise şudur:
Sayın Cumhurbaşkanım...
Önünüzde saygıyla eğiliyorum.
Gençliğimde yaptığım çocukça şeyler için sizden özür diliyorum.
Allah’tan size daha uzun ömürler diliyorum. Sevgili eşiniz, büyük Cumhuriyet kadını Nazmiye Demirel’e Allah’tan rahmet diliyorum.
Var olun... Sağ olun...
Ve hakkınızı bu millete, daha yaşarken helal edin.
Benim gibi bazılarımız utanarak, bazılarımız ise haklı çıkmanın gururu ile helalinizi alsınlar ve daha yaşarken size arkanızdan “Hakkımızı gani gani helal ettik” diyerek, hiç olmazsa vicdan ve gönül borçlarını ödeyebilsinler.

Yazarın Tüm Yazıları