O görüntülere bakarken

NASIL sesleniyordu polise...

Haberin Devamı

“Benim polisim...”
Milletin değil, onun polisiydi...
* * *
Ne diyordu ordunun en üstündeki komutana...
“Benim Genelkurmay başkanım...”
* * *
Jandarmada emir yetkisini direkt olarak kime bağladı...
İçişleri Bakanı’na...
Yani “Benim bakanım”a...
* * *
Devletin valisi kimdi...
“Benim valim...”
Sonra güneydoğuda askerin yapacağı bütün operasyonların iznini kime bağladı...
“Benim valim”e...
Sonra Köşk’e çıkınca Anayasa gereği ne oldu...
“Benim ordumun başkomutanı...”
Hiçbiri milletin değildi, kendisinindi...
* * *
Önceki gün yaralı askerlerin kurtarılması sırasında yaşananları içim burkularak, ağlayarak izledim.
Bu orduyu bu hale düşürenleri, kumpaslarla, birlikte yürünen yollarla, darbecilik suçlamalarıyla, yalanla dolanla tarumar edenlere ağzıma geleni söyledim.
En az, şehit savcımızın başına silahı dayayan teröristin yarattığı kadar ıstırap ateşi düşürdü içime...
Bir zamanlar vali devletin valisiydi, milletin valisiydi...
Polis, devletin polisiydi, milletin polisiydi.
O ordu bir zamanlar “milletin ordusuydu...”
Çanakkale Savaşı’nı kazanan, Kurtuluş Savaşı’nı kazanan, Kıbrıs zaferini kazanan, Irak’ta bugün bir koalisyon ordusunun yapamadığını bir zamanlar tek başına yapan şanlı ordumuzdu...
* * *
Şimdi hâkim-i mutlaksın... Ordu, senin ordun...
Millete anlatacak olan da sensin...
Kim verdi bu operasyon emrini...
Ve nedir o askerimizin hali...

Haberin Devamı

CHP alkış filmi ile üçüncü golünü de attı

İLETİŞİMCİ olarak CHP’nin alkış filmini çok beğendim.
- Fikir iyi ve çarpıcı.
- Farklı bir rengi var ve ilk izleyişte akılda kalıyor.
- AKP’nin geçmişteki çok başarılı seçim filmleri kadar etkileyici ve kucaklayıcı.
- Kendine güveniyor ve güven veriyor.
- Rakibinin gerçekten gerilediği, kendisinin ise yükseldiği özgüveni açıkça hissediliyor.
CHP ilk golünü emekliye iki maaş ikramiye ile atmıştı.
İkinci gol, kamuoyunda çok iyi bir etki yaratan önseçim ve kadın adaylarla atıldı.
Bana göre bu da üçüncü
gol oldu...

Sessiz bir arkadaşın çok sessiz vedası

HEPİMİZ yurtdışından dönmüş genç öğretim üyeleriydik...
Edebiyat heyecanımız, felsefe, sosyoloji, sanat kültür avangardıydık...
Hepimiz kendi çapımızda biraz yaygaracıydık...
* * *
Sonra o sessizce aramıza geldi.
Önce sevgili arkadaşımız Aydın Uğur’un sevgilisi olarak geldi.
Sonra onun sevgili eşi oldu...
En sessizimizdi... Hepimiz birbirimizi, başkasını, kendi kendimizi durmadan yargılıyor, hırpalıyorduk.
O hep sakin kızdı...
Sükûnetin gücünü onunla anladık...
Her haliyle, her duruşuyla bize, vuvuzelaya dönüşmeden de çok iyi bir aydın olunabileceğini öğretmeye çalıştı...
Tartışmalarımızın sessiz arabulucusuydu...
Sükûnetin ifade gücünü de onun sayesinde öğrendik.
* * *
Bir buçuk yıl önce kulağımıza hasta olduğu dedikodusu geldi.
Bize söylemedi, Aydın’ın söylemesini de istemedi...
Bir araya geldiğimizde o açmadığı için, biz de soramadık.
* * *
Sonra önceki akşam bir telefon geldi...
Sessiz arkadaşımız Canan Uğur hayata veda etmiş...
Bir aydır hastanede ölüme karşı direniyormuş.
Aydın Uğur’un sevgili eşi, Can’ın sevgili annesi, hepimizin sessiz arkadaşı Canan Uğur, o güzel sükûnetini kendi ölümünün üzerine örterek aramızdan ayrıldı.
* * *
“Sessiz bir gemi kalkar bu limandan” dizesini hayatımda kim bilir kaç defa okumuşumdur...
Ama manasını ilk defa bu kadar güçlü hissettim.
* * *
Hoşça kal sevgili arkadaşım...
Yıllar boyunca bu arkadaş sükûneti en güzel müsekkinimizdi...
Çok koyacak bize...

Haberin Devamı

Hem Osmanlı’nın mirasçısıyım diyeceksin hem bunu yapacaksın

ALLAH aşkına, 21’inci yüzyılda yaşayan modern bir Müslüman’a yakışıyor mu bu...
Ülkende 80 bin cami var.
80 bin caminde 5 vakit ibadet yapılabiliyor.
Ama sen gözünü Ortodoks dünyasının en kutsal merkezlerinden birine dikmişsin.
Ortodoksların en kutsal günü olan Paskalya, bu yıl Kutlu Doğum Haftası’na rastlamış.
Bu rastlantıyı güzel jestlerle karşılıklı bir saygı ve hoşgörü mesajına çevireceğine ne yapıyorsun.
İnsanın içini burkan bir Şark kurnazlığı ile Paskalya’dan bir gün önce Ayasofya’da bir sergi düzenliyorsun.
Ve 85 yıl sonra orada ilk defa Kuran okutuyorsun...
Güya birilerine mesaj veriyorsun...
Hem durmadan Osmanlı mirasından söz edeceksin...
Sonra o büyük imparatorluğun, 600 yıl boyunca üç büyük dini bir arada yaşatma ruhuna taban tabana zıt bir şov yapacaksın...
İhtiyacımız mı var...
Yakışıyor mu...


Yazarın Tüm Yazıları