Nesi battı bu adamın bize

ÇOK değil, sadece 6 yıl önceydi.
Şam’da, küçük bir salonda konuşuyorduk.
Yanımda rahmetli Mehmet Ali Birand vardı.
Suriye’ye ikinci defa geliyordum.
Karşımdaki insan Beşar Esad’dı...
Ufukta henüz bir Arap Baharı yoktu...
Ankara’nın muktediri henüz ona “Esed” demiyordu...
Bakın şimdi “bir numaralı düşman” ilan edilen insan, o gün bize neler demişti.
-“DEVLET Mİ YOKSA HALK MI LAİK OLACAK? Batı’da pek çokları bunu karıştırıyor. Eğer bir yönetim toplumun yansıması değilse, onu görmezden gelebilirsiniz çünkü gerçekliği yansıtmıyordur.”

* * *

-“Toplumlarımız arasında benzerlikler var. Hem Türkiye’de hem de Suriye’de toplum çokkültürlü ve laik.”

* * *

-“LAİKLİK ötekini kabul etmek, dini siyasetten ayırmak ve din özgürlüğü anlamına geliyor. Herkes, başkalarının müdahalesi olmadan, istediği dine inanabilir ve ibadetini inandığı gibi yerine getirebilir.”

* * *

-“LAİK OLMAK Batılı olmak anlamına gelmiyor. Bizim toplumumuz Batı’dan daha laik bir yapıya sahip olmalı.”

Yoksa ‘hayat tarzları’ lafı mı dokundu birine

-“FARKLI HAYAT TARZLARI bir ülkenin sorunu değil, zenginliğidir. Sizin kendi tarzınız var, benim kendi tarzım. Özgürlükler var olduğu sürece bence bu bir sorun değil.”

* * *

-“Bütün toplumun tek tarzı benimsemesi, tamamen İslami veya tam tersi olması mümkün değil.”

* * *

-“SURİYE’DEKİ HIRİSTİYANLAR toplumumuzun en önemli temel direklerindendir. Tek renkli bir toplum çok tehlikeli bir toplumdur.”

* * *

-“Biz hiçbir zaman Türkiye sadece Müslüman ülkelerin yaşadığı bölgenin parçası olsun diye düşünmedik.”
-“Bu nedenle Türkiye ve Avrupa Birliği arasındaki ilişkileri destekliyorum. ABD ile iyi ilişkilerimiz olmamasına karşın Amerika ve Türkiye ilişkilerini de destekliyorum ki bana bu konuda dostum olarak yardımcı olsun.”

Acaba diyorum, ‘Müslümanlık ve yolsuzlukla’ ilgili şu sözleri mi

-“GERÇEK İSLAM insanın içindedir, kıyafetlerinde değil. Bütün dinlerin temelinde insanların arasında iyi ilişkiler kurulması vardır.”
-“Dinlerin amacı, kötü ilişkiler kurulması, bölünme, parçalanma yaratılması değildir.”
-“DAR GÖRÜŞLÜ bir şekilde bakarak çok iyi bir Müslüman olduğunuzu söylüyor ve yolsuzluk, çıkarcılık gibi kötü olan ne varsa onu yapıyorsanız, bu dindarlık değil.”

* * *

-“VİZELER KALDIRILIYOR ve iki ülke arasında serbest bölge meselesi konuşuluyorsa ortak bir pazar var demektir. İlla şu noktaya doğru gidiyoruz demek şart değil.”

* * *

-“MÜSLÜMAN KARDEŞLER Suriye’ye af olmadan geldi. Onların dönüşüne izin verdik, ‘Bu geçmişe ait bir sorun. Suçsuz ilan edilmeleri için mahkemeye çıkmaları gerekmiyor’ dedik.”
-“Suriye’ye döndüklerinde onlara ‘Sizi bu suçtan sorumlu tutmuyoruz, çünkü bir daha suç işlemeyeceğinize inanıyoruz’ diyoruz.”

O gün eşi karayolundan Halep’e gitmek için yola çıkmıştı

O gün bir şey dikkatimizi çekmişti. Eşini de görmek istediğimizi söylemiştik.
“O da çok sevinirdi ama burada değil. Aşağıda rezidansta ve şu sıralarda Halep’e gitmek üzere çıkıyor olmalı” demişti.
Halkın içine çıkmak için 30 arabalık konvoylara, 1200 kişililik koruma ordularına ihtiyacı yoktu.

* * *

Çok değil...
Altı yıl önce söylenmişti bu sözler...
Şimdi soruyorum.
-Ne oldu da o günün Esad’ı, birden “Esed” ilan edildi...
-Bu ilişkiyi kim bozdu...
-Neden bozdu...
-Bunu bozan Türkiye ve Suriye halklarına yardım mı etti...
Yoksa ihanet mi...

* * *

Bu soruların cevabı, bugün ülkemizin dört bir yanından kaldırılacak olan IŞİD canilerinin kurbanlarının cenazelerinin de cevabı olacaktır...
Bir kere daha okuyun...
Ve bilelim ki, tarih bu cümleleri bizlerden çok daha iyi okuyacak ve bu soruların gerçek cevaplarını verecektir.