Muhtaç olduğumuz kudret asil kanımızda mı mevcut

- Emrah Pekdoğan...

Haberin Devamı

22 yaşında...

 

Doğum yeri: Kırıkkale...

 

- Yaşar Özlem...

 

26 yaşında...

 

Doğum yeri: Afyon...

 

- Ramazan Kırkboğa... 35 yaşında...

 

Doğum yeri: Kayseri...

 

- Cihan Karagözlü...

 

28 yaşında...

 

Doğum yeri: İstanbul...

 

- Gökhan Topçu... 24 yaşında...

 

Haberin Devamı

Doğum yeri: Trabzon...

 

- Duha Beker... 22 yaşında...

 

Doğum yeri: Yozgat...

 

Ramazanın ikinci gününde kaybettiğimiz polis kardeşlerimizin savunduğu vatan sathı bu...

 

***

 

Bomba sadece İstanbul’un Vezneciler semtine düşmemiş.

 

Batıdan doğuya, güneyden kuzeye bir Türkiye haritası çizmiş...

 

Yani savunduğumuz vatan sathı...

 

***

 

Her Evlad-ı Fatihan çocuğu, hayatında en az bir kere, yurtdışında bir Türk şehitliğinde, meçhul asker hatırası önünde saygı duruşunda bulunmuştur.

 

Bir milli tarih vasiyetidir bize bu...

 

***

 

14 yıl önce... Bakü’deki Türk şehitliğindeyim...

 

Önümde isimsiz mezar taşları...

 

Haberin Devamı

Osmanlı’nın o topraklarda şehit düşmüş askerlerinin doğdukları şehirlere bakıyorum.

 

Manisa, Trabzon, Muş, Malatya, Nablus, Kudüs, Bosna, Kırcaali, Şumnu, Manastır, Kahire...

 

***

 

Uğruna öldüğümüz o topraklar artık bizim değil...

 

Kazanan da Osmanlı’ydı...

 

Kaybeden de...

 

***

 

Mustafa Kemal ve arkadaşları şaşaalı “İstanbul’un fethi” törenleri düzenlemediler...

 

Çünkü onlar bize kurtarılmış, her sokağında Türk bayrağı dalgalanan, camilerinden ezan okunan bir İstanbul bırakmışlardı. Bir Trakya ve Anadolu emanet etmişlerdi.

 

***

 

Bir Evlad-ı Fatihan çocuğu olarak diyeceğim ki...

 

Gelin önce gönülleri fethedelim...

 

Bir millet inşa edelim.

 

Bir millet olunca, neler yapabileceğimizi bundan 100 yıl önce gösterdik.

 

***

 

Ya muhtaç olduğumuz kudret...

 

O nerede...

 

Haberin Devamı

Hayır “Damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur” demeyeceğim.

 

Muhtaç olduğumuz kudret...

 

“Demokraside, adalette, vicdanda, merhamette, şirk koşmamakta, alçakgönüllülükte, kibirsizlikte,dürüstlükte, vefada ve düşündüğümüzü özgürce söyleyebilme,yazabilme hakkımızda...”

 

BİR TÜRK AYDINI KİM OLMAK İSTER

 

ÖNCEKİ gece yarısından sonra Kanal D’de, yazar Ahmet Ümit’le birlikte Mesut Yar’ın programına katıldım.

 

Çok geç olmasına rağmen birçok dostumdan olumlu mesajlar aldım.

 

Hemen hepsi Ahmet Ümit’i çok övdüler.

 

Ben de büyük keyifle dinledim.

 

Bir ara Mesut Yar sordu. “En çok olmak istediğiniz yazar kimdir?”

 

Ahmet Ümit, “Cervantes” dedi...

 

Gerçekten de İspanya’ya ruhunu veren yazardır.

 

Haberin Devamı

Tıpkı Dante’nin İtalya’ya, Shakespeare’in İngiltere’ye, Goethe’nin Almanya’ya ruhunu verişi gibi...

 

Ama ben konuşmalarından, bir polisiye yazarı olarak en çok etkilendiği yazarın Dostoyevski olduğu kanaatine vardım.

 

KRİTİK SORU: EN BÜYÜK GAZETECİLER KİMLERDİ

 

MESUT Yar şunu da sordu: “Sizce en büyük gazeteciler kimlerdi...”

 

2010 sonrasını değerlendirmeye katmadım. Çünkü çok zor şartlar altında görev yaptılar.

 

Onları takdir ediyorum ve eminim ileride çok insan benim gibi düşünecek.

 

Benim için önemli insanlar “paradigma kırıcılarıdır...”

 

- Böyle baktığım zaman, yaptığı gazeteyi çok iyi bulmamakla birlikte, getirdiği yenilikler açısından Abdi İpekçi’nin bir paradigma kırıcısı olduğunu düşünüyorum.

 

Haberin Devamı

- Necati Zincirkıran da popüler gazeteciliğin ilk önemli öncülerindendir.

 

- 70’li yılların yıldızı Güneri Cıvaoğlu’ydu...

 

- 80’li yılların paradigma kırıcısı ise hiç şüphesiz Hasan Cemal’di.

 

- Tabii popüler gazetecilikte Rahmi Turan’ı saymadan geçemem.

 

- Ama en büyük paradigma değişimi 1990’lı yıllarda yaşandı.

 

Burada Zafer Mutlu’yu sayıyorum.

 

- Ufuk Güldemir yaşasaydı, hiç şüphesiz büyük bir paradigma kırıcısı olacaktı.

 

- 2000’li yılların popüler gazete yıldızı Rifat Ababay’dır.

 

- İçeriğine hiç katılmamakla birlikte, yarattığı yeni formatlar bakımından Fatih Çekirge ve Fatih Altaylı’yı ilgiyle izledim.

 

- Dergicilikte 2 paradigma kırıcısı Ercan Arıklı ve Mehmet Yılmaz’dı...

 

- Anglosakson gazetecilik geleneğinin iki çok büyük temsilcisi hiç şüphesiz Mehmet Ali Birand ve Sedat Ergin’dir...

 

- Tabii son dönemde Can Dündar’ı ve Cumhuriyet’i ilgiyle izliyorum.

 

Patronlara gelince...

 

Bir numaraya banko Aydın Doğan’ı koyarım...

 

Onu Erol ve Haldun Simavi ile Dinç Bilgin izliyor...

 

BELMA SİMAVİ’NİN EVİNDE BİR RAMAZAN GECESİ

 

ÖNCEKİ akşam Belma Simavi’nin evinde, Erol Simavi’nin birinci ölüm yıldönümü dolayısıyla dua vardı.

 

Polonezköy’de ağaçların altında çok hafif bir yağmurun altında, hayatımın en güzel dua ekiplerinden birini dinledim.

 

Rahmi Koç, Selahattin Beyazıt, İlber Ortaylı, Murat Bardakçı...

 

Güzel bir sohbet yaptık.

 

En güzeli de neydi biliyor musunuz? Hiç siyaset konuşmadık...

 

Ve anladık ki, siyaset aradan çıkınca, geriye hâlâ güzel bir Türkiye kalıyor.

Yazarın Tüm Yazıları