Demiyor muyum size bu adamlarla olmaz diye

ÖNCEKİ pazartesi gecesi itibarıyla Suriye cephesinden gelen haber şu:

Haberin Devamı


Türk tanklarının desteği ile Suriye’ye giren Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) aldığı 8 köy, yeniden IŞİD’in eline geçti.

 

* * * 

 

O geceden 48 saat sonra yani çarşamba günü Hürriyet’in manşeti neydi:

 

“Piyade birliklerimiz Suriye’ye girebilir.”

 

* * * 

 

Bu haber neyin itirafıydı biliyor musunuz?

 

Benim 4 yıldır yazdığım bir şeyin itirafı...

 

* *  *

 

ÖSO diye bir şey yok...

 

Haberin Devamı

IŞİD’e karşı savaşı ÖSO denilen grupla kazanmanın imkânı yok.

 

* * * 

 

Bilanço ortada...

 

Daha şimdiden 4 tankımız isabet aldı.

 

7 şehidimiz var.

 

Sonuç ne?

 

Alınan 8 köyün 7’si yeniden IŞİD’in eline geçti...

 

* * * 

 

Geçen pazartesi gecesi Suriye cephesinden gelen haber hepimize gösterdi ki....

 

Başka bir siyaset oluşturmazsak...

 

Askerimizin girmesinden başka çare yok...

 

* * * 

 

Allah, 100 yıl önceki ihanet ve hezimetten sonra bize yardım etmiş ve bu güzel Cumhuriyet’i kurmuştuk.

 

O Cumhuriyet’in bize miras bıraktığı iç ve dış politikanın temel taşı ise şu cümleydi:

 

Haberin Devamı

“Yurtta sulh, cihanda sulh...”

 

ANLADIYSAM ARAP OLAYIM  ‘DAEŞ’TE DE ‘İSLAM’ YOK MU

 

CUMHURBAŞKANI Erdoğan New York’ta bir kere daha tekrarladı:

 

“Biz DAEŞ diyoruz, çünkü IŞİD adında ‘İslam’ kelimesi var. IŞİD’in İslam’la ilgisi yok.”

 

Bunu her okuduğumda Google’a girip ‘DAEŞ’ yazıyorum.

 

Bütün çevirileri şöyle çıkıyor:

 

‘Dawlat al-İslamiyah f’al-Iraq wa belaad al-Sham.’

 

Peki bu Arapça kelimelerin anlamı ne?

 

‘Irak ve Şam İslam Devleti.’

 

Peki Türkçe kısaltma olan ‘IŞİD’ ne anlama geliyor?

 

“Irak ve Şam İslam Devleti.”

 

Acaba DAEŞ kısaltmasında ‘İ’ harfi olmadığı için mi bu tercih ediliyor?

 

Böyle düşünenlere de şunu hatırlatayım.

 

“DAEŞ’ Latinceleştirilmiş bir kısaltma.

 

Arapça aslı ‘DAİŞ’.

 

Haberin Devamı

Yani Arapçasında da ‘İ’ harfi var.

 

Demiyor muyum size bu adamlarla olmaz diye

 

SEVGİLİ KARDEŞİM YAVUZ  O DUYGUSAL MERTLİĞİNİ  ÖYLE ARIYORUM Kİ

 

HÜRRİYET yazarı Yavuz Gökmen’i kaybedeli 18 yıl oldu.

 

Hâlâ hiçbirimizde yok onun duygusal mertliği...

 

Onun dürüst ve müdanasız cüreti ve cesareti...

 

* * *

 

12 Mart askeri darbe döneminde 2.5 yıl hapis yatmıştı.

 

1974 Ecevit affında sabıkasız olarak hapisten çıkmıştı.

 

* *  *

 

12 Mart öncesi solculuğu ne kadar sahiciydi ve bedelini içeride tek başına ne kadar ödediyse...

 

12 Eylül sonrası Özalcılığı da o kadar sahiciydi ve bedelini dışarıda tek başına ödemişti.

 

* *  *

 

Hayatını geçindirdiği, evlatlarını yetiştirdiği üç-beş kuruşunu sadece ve sadece gazetecilikten kazanmıştı.

 

Haberin Devamı

* * * 

 

Bugün de inşallah diyorum...

 

Bir gün gelecek, bir genel af bugünün haksızlıklarını...

 

Bugün, kaybedilmiş gibi görünen birçok insanı yine bu topluma kazandıracak.

 

VAY CANINA! YILMAZ ÖZDİL DE ABDÜLHAMİD DAVETİNE KATILACAKMIŞ

 

ABDÜLHAMİD tartışması iyi oluyor.

 

Yılmaz Özdil’in yazısından öğreniyoruz ki:

 

Türkiye’de ilk rakı fabrikası onun zamanında açılmış.

 

Türkiye’de ilk bira fabrikası onun zamanında açılmış.

 

Türkiye’de ilk şampanya fabrikası onun zamanında açılmış.

 

Türkiye’de ilk izinli genelev onun zamanında açılmış.

 

Abdülhamid rom içermiş, çok sigara içermiş.

 

Yılmaz Özdil “Kutlamaya beni de davet edin, gelip iki tek atmazsam ne olayım” diyor...

 

Haberin Devamı

Şarap olmasa bile rom, rakı, bira, şampanya var ya yeter... Vallahi ben de katılırım...

 

TATİL DÖNÜŞÜ SEZONA EN HIZLI BAŞLAYAN FORMDA İKİ YAZAR

 

Gülse Birsel...

 

Paris dönüşü bir yazı yazdı ki...

 

Bir sıla hasreti menkıbesiydi.

 

Bir Binali Yıldırım yazısı yazdı ki...

 

Bir toplumsal mutabakat manifestosuydu.

 

Nuray Mert...

 

Bir Türkiye yazısı yazdı ki...

 

Bir ‘Öğretilmiş  çaresizlik’ dersiydi.

 

Bir Suriye yazısı yazdı ki...

 

Bir ‘akla davet’ mektubuydu.

 

 

GÖZÜMÜN HASRETLE ARADIĞI İKİ YAZAR

 

 

CENGİZ ÇANDAR: Tam onun zamanıydı. Tam da Ortadoğu’yu bize bütün duygusallığı, mantığı ve mantıksızlığı ile anlatacağı zamandı.

 

 

ALİ BAYRAMOĞLU: Daha dün bir bugün iki... Gazetesini bırakalı 72 saat olmadı ama onun kimseye müdanası olmayan demokratik duruşunu özledim bile. 

 

 

MAHKEME SUBLİMİNAL MESAJ MI VERİYOR

 

BU ülkede, Mehmet Altan gibi, tanıdığım günden beri darbelere karşı mücadele etmiş bir insan, ‘darbeye çağrı’ iddiasıyla tutuklanıyorsa, ben bunun altında subliminal bir mesaj ararım:

 

Onu da dün Ahmet Altan şöyle açıkladı:

 

“Bilmediğimiz bir güç her nedense bu darbenin nasıl olduğunun soruşturulmasını engellemek istiyor.”

 

Ergenekon davalarının yozlaşması da böyle başlamamış mıydı?

 

Yazarın Tüm Yazıları