Bu vebal hiçbir 'hainler mezarlığı'na sığmaz

HAKKI Topal hakkında bütün bildiğimiz şu 3 cümleden ibaretti.

Haberin Devamı

19 yıllık polis memuruydu.
Çorum’da yaşıyordu.
Biri 12, öteki 16 yaşında iki çocuğu vardı.

Bildiğimiz dördüncü bir cümle daha vardı ve o da şuydu: “FETÖ’cü olduğu iddiasıyla görevinden alındı...”

20 Ekim günü arabasına bindi.

Şehrin kenarındaki bir göletin kıyısına gitti.

Elindeki ipi bir ağaca geçirdi, boynunu da elindeki ipe...

Sonra kendini bıraktı...

Eşi Ç.T. arkasından, “Bizi bitirdiniz, eşimin hiçbir suçu yoktu” diyerek baygınlık geçirdi.

Kızı “Ben babamı istiyorum. Bana babamı geri verin, benim babam suçsuzdu” diyerek gözyaşı döktü.

Bugün 27 Ekim... Yedi gün sonra hepimiz Hakkı Topal’ı unuttuk.

Ben aklı hâlâ başında AKP’lilere hatırlatayım.

15 Temmuz’dan bu yana görevinden alınanlar arasında 18’inci intihar vakasıydı...

Yanlış okumadınız...

On sekizinci vaka...

18 intihar....

Ortada bir darbe girişimi var ve kimseyi suçlamıyorum.

Ama hepimiz bilmeliyiz ki, bu, üzerinde dikkatle durulması gereken çok ağır bir bilançodur...

Siz... Sayın siyasetçiler, sayın polisler, sayın savcılar ve sayın hâkimler....
Siz aklı başında köşe yazarları...
Adil olun... Vicdanlı olun... Kurunun yanında yaşın da yanmasına izin vermeyin...

Yoksa bu vebal hiçbir “hainler mezarlığı”na sığmaz...


BİRER CÜMLELİK 18 MEZAR TAŞI
Necmi Akman: Ahmetli İlçe Kaymakamı, 20 Temmuz
Mutlu Çil: Polis, Güdül, 20 Temmuz
Muhammet Mertoğlu: Polis, Bartın, 21 Temmuz
Halil Gök: Polis, Akçakoca, 22 Temmuz
Levent Önder: Yarbay, Siirt, 22 Temmuz
İsmail Çakmak: Yarbay, Silivri, 23 Temmuz
Mithat Aynacı: Polis, İstanbul, 25 Temmuz
Vedat Savlu: İş insanı, Isparta, 2 Ağustos
Ahmet Beşli: Emniyet amiri, Hatay, 10 Ağustos
Ömer Çubuklu: İnfaz koruma memuru, İzmir, 1 Eylül
Mustafa Güneyler: Öğretmen, Osmaneli, 6 Eylül
Ali Derebaşı: Okul müdürü, Kayseri, 19 Eylül
Seyfettin Yiğit: Savcı, Bursa,25 Eylül
Emrah Oğuz: Polis, Bayburt, 3 Ekim
Adem Tıraş: Polis, Mersin, 4 Ekim
Önder Irmak: Astsubay, Eskişehir, 10 Ekim
Enver Şentürk: İnfaz koruma memuru, Adıyaman, 20 Ekim
Hakkı Topal: Polis, Çorum, 20 Ekim

NOT: Bugüne kadar intihar edenlerin listesi bu. Hiçbiri hakkında henüz dava açılmamıştı. Henüz bir iddianame bile yoktu. 


ADAM GİBİ GAZETECİNİN, ADAM GİBİ GAZETECİYLE, ADAM GİBİ HELALLEŞMESİ
YILMAZ Özdil’in geçen hafta çıkan “Adam” kitabında beni en çok duygulandıran portre Mehmet Ali Birand’ınki oldu.

Yıllar önce Mehmet Ali Birand, okuduğu okula konuşma yapmaya geldiğinde Yılmaz Özdil salonu terk etmiş.

Yani öğrenciyken, onun hakkında olumsuz bir izlenimi varmış.

Daha sonraki yıllarda o ve Uğur Dündar’ın başında bulunduğu Star Haber’le, Mehmet Ali Birand’ın başında bulunduğu Kanal D Haber birbiriyle kıyasıya bir rekabete girmişti.

Onun güler yüzlü bir resmini koymuş kitaba ve şöyle yazıyor:

“Hiç birlikte çalışmadık ama, birbirimizin aleyhine yazı yazdığımızda bile, kıran kırana reyting mücadelesi verdiğimizde bile, insani temasımız hiç kopmadı.”

Yılmaz Özdil, iki yıl önce Hürriyet’ten ayrılırken, “adam” gibi ayrılmanın dersini vermişti.

Ayrılmayı mesleki bir kahramanlık menkıbesine çevirmeye çalışan zavallılara da bir dersti bu...

Şimdi de kadın gibi kadın, adam gibi adam, insan gibi insan olmanın dersini veriyor...

Yılmaz Özdil: ‘Adam’, Kırmızıkedi Yayınları, 2016.


ÖNCE 'EYVAH SEN DE Mİ YILMAZ ÖZDİL' DEDİM
YILMAZ Özdil’in yeni kitabının kapağında “Adam” kelimesini görünce irkildim.

“Adamlığın” sadece erkeklere ait bir yüceltme sıfatı olduğu bir ülkede başka ne düşünebilirsiniz ki...

Ama sonra hatırladım.

Yılmaz’ın daha önce yazdığı kitabın adı da “Kadın”dı...

Evet...

Kadın kelimesinin üstüne basa basa “Kadın gibi kadın” demişseniz...

O zaman bir erkek için de “Adam gibi adam” deme hakkınız olur.

Çünkü bu iki cümleyi yan yana yazıp, aralarına bir de artı işareti koyarsanız, eşittir işaretinin öteki tarafında da şu cümle olur:

“İnsan gibi insan...”


'ADAM' KİTABINI NEDEN ÇOK SEVDİM
Atatürk’le başlayıp, Kubilay’la bittiği için.

Tarkan’ı, Müslüm Gürses’i , Kerim Tekin’i , Mor ve Ötesi’ni, Lefter’i, Ahmet Tarık Tekçe’yi adamlar listesine alıp, Edirne’den Kars’a kadar geniş bir “Adam Misak-ı Milli’si” çizdiği için.

CHP genel merkezinin kedisi “Şero”yu da adam gibi adam saydığı için.

Uğradığı suikastta göğsünü siper ederek Ecevit’i kurtaran Amerikalı güvenlik görevlisi Bernard Johnson’u unutmadığı için.

Attilâ İlhan’ı es geçmeyip “Kime baksam sensin” dediğimiz insanları hatırlattığı için.

Nobel’in hatırlamadığı Yaşar Kemal’e “Adamlık Nobel’i” verdiği için.

Nihat Genç’e o olağanüstü giriş yazısını yazdırdığı için.




Yazarın Tüm Yazıları