Aramızda 14 Temmuz'u özleyenimiz var mı

CUMHURBAŞKANI Erdoğan, darbe gecesi şöyle dedi:

Haberin Devamı

“Bu bize Allah’ın lütfudur...”

 

***

 

İşte bu cümleye dayanarak soruyorum:

 

İçimizde hâlâ 14 Temmuz gününe dönmek isteyenimiz var mı...

 

***

 

- Kutuplaşmış bir Türkiye’ydi...

 

- Her iki tarafta da trol zihniyetinin istibdadını ilan ettiği günlerdi.

 

- Ağzına “barış” kelimesini alanın bile üzerine çullanılıyordu.

 

Meclis’teki muhalefet partilerinin liderleri, ülkenin yüzde 51’le seçilmiş Cumhurbaşkanı’nı neredeyse protesto ediyor, külliyeye gitmiyordu.

 

- Adalet sistemimiz çökmüştü.

 

Haberin Devamı

- Hemen hemen her konuda paramparça olmuş bir toplumduk.

 

***

 

Millet olma özelliğimizi kaybetmek üzereydik.

 

***

 

Sonra darbe girişimi oldu...

 

- Üç-beşimiz dışında neredeyse tamamımız kenetlendik.

 

- Anında bir toplumsal ateşkes ilan edildi sanki... Üsluplar yumuşadı.

 

- Davalar geri çekilmeye başladı.

 

***

 

Yine Cumhurbaşkanı’nın o meşum gecedeki sözüne dayanarak soruyorum:

 

Aramızda 14 Temmuz gününü özleyenimiz, o günlere dönmek isteyenimiz var mı...

 

FETÖ DARBEYE KALKIŞTIYSA BİZ DE DEVRİM YAPALIM

 

Haberin Devamı

EĞER FETÖ denilen çete darbeye kalkıştıysa, bize düşen de...

 

Bizi yeniden bir millet haline getirecek devrimi yapmaktır...

 

Yani sapasağlam bir demokrasiyi kurmak...

 

Hepimizin güveneceği bir devleti yeniden inşa etmek...

 

Her şeyden önce de hepimizin sığınabileceği bir adaleti gerçekleştirmek.

 

Yanı başımız cehenneme dönmüşken, vatanımızı koruyacak düzgün ve milli bir orduyu yeniden inşa etmek.

 

Hepsinden önemlisi de birbirimizin boğazındaki ellerimizi çektirecek, yumruklarımızı açıp birbirimize uzatılan eller haline getirecek bir kardeşlik duygusunu yaratmak.

 

Evet melun darbeye karşı en kutlu devrim budur.

 

PSİKOLOĞUN BANA KOYDUĞU TEŞHİS: ÖĞRENİLMİŞ ÇARESİZLİK

 

Haberin Devamı

- 14 Temmuz günü ülkemin içinde bulunduğu durumdan çok şikâyetçiydim.

 

- 15 Temmuz günü, askeri darbe girişiminde bulunanlara “Allah belanızı versin” diye lanet okuyordum.

 

- 14 Temmuz günü Cumhurbaşkanı’nı eleştirenler arasındaydım.

 

- 15 Temmuz’dan beri amasız mamasız onun arkasında duruyorum.

 

- Gelecek konusunda umutlu olmak istiyorum.

 

- Ama yaşadıklarımız hâlâ içime bir şüphe tohumu ekiyor.

 

- Samimiyim. Bazı yanlışları görüyorum, içimdeki ses “Dur... Bugün önemli olan bu darbenin hasarını tamir etmektir” diyor.

 

- Nihayet önceki akşam bir psikolog teşhisi koydu:

 

“Öğrenilmiş çaresizlik...”

 

NİYE SADECE SUDANLI VE SUUDİ BAKANLAR ARADI

 

SAĞLIK Bakanı Recep Akdağ, CNN Türk’te Hande Fırat’a açıklıyor:

 

Haberin Devamı

“Darbe gecesi beni Sudan ve Suudi Arabistan sağlık bakanları aradı.”

 

Ve soruyor, “Niye Batı’dan kimse aramadı...”

 

Batı medyasının tavrı beni de hayretler içinde bırakıyor.

 

Türk halkının ittifakını bile anlamıyorlar.

 

Dolayısıyla bakanın sorusu doğru...

 

Ama eksik.

 

Bence şöyle çok gerçekçi bir soruyla tamamlanmalı.

 

12 Eylül darbesine karşı çıkmış, 28 Şubat sonrasında AKP ve Erdoğan’ı çok açık bir şekilde desteklemiş olan Batı medyası bugün niye böyle bir durumda...

 

KUSURA BAKMA BAŞKAN BEN BU ‘HAİNLER MEZARLIĞI’ TABELASINI HİÇ SEVMEDİM

 

KADİR Topbaş başkan...

 

Sizi yıllardır tanırım. İçinizdeki insanın, gerçekten insan olduğuna inancım tamdır.

 

Bakışlarınızda hiçbir zaman öfke ve şiddetin izlerini görmedim.

 

Haberin Devamı

Ama bu “Hainler Mezarlığı” tabelası bana hiç güzel görünmedi.

 

Ölen darbecilerin cenaze namazlarının kılınmamasını da hiç sevmedim.

 

İnanın bu tavırlar, ne Müslümanlığa, ne de verilen büyük mücadelenin güzelliğine yakışıyor.

 

Bakın, Yıldırım Türker gibi bütün hayatı boyunca askeri vesayet ve darbelerle mücadele etmiş bir aydın bile ne diyor:

 

“Bana da bir boy yer ayırın orada.”

 

ALİ BULAÇ’IN BUGÜNKÜ SÖZÜ, DÜNÜN BUGÜN BİZE ÖĞRETTİĞİ

 

İSLAMİ kesim yazarları arasında Ali Bulaç’ın yeri benim için ayrıdır...

 

Geçen gün bir yazısında diyor ki:

 

“Dinde zorlama olmazsa siyasette de zorlama olmuyor...”

 

***

 

- 28 Şubat dönemine bakıyorum.

 

Başörtüsü konusu zorlanmasaydı, mütedeyyin insanlarla uğraşılmasaydı, o yanlışlıklar yapılmasaydı...

 

Belki bugün bu kutuplaşma olmazdı...

 

***

 

- Son 6 yıla bakıyorum: “Onlar dindar insanlar” diye sorgusuz sualsiz iman ittifakları yapılmasaydı, imana değil, liyakate bakılsaydı...

 

Belki bugünkü kutuplaşma olmazdı...

 

BANA UMUT VEREN İNTİKAMSIZ YAZARLAR

 

- SONER YALÇIN:

 

Odatv davasından Silivri’de yattı.

 

Çıktığından beri ağzından tek kelime öfke, hınç, intikam duymadık.

 

15 Temmuz darbesinden sonra olağanüstü yazılar yazıyor.

 

Özellikle geçen salı günü Sözcü gazetesinde Osmanlı ve Cumhuriyet orduları üzerine yazdığı yazıyı tavsiye ederim.

 

- HASAN BÜLENT KAHRAMAN:

 

Darbe girişiminden önceden başlayıp bugün daha da belirgin devam eden uzlaştırıcı yazılar yazıyor.

 

Sosyal demokrat kökenden gelen bir liberal.

 

Sabah gazetesindeki yazıları, aydın insanlara ihtiyacımızın ne kadar büyük olduğunu kanıtlıyor.

 

- SOLİ ÖZEL:

 

Habertürk’teki yazıları yıllardan beri özlediğimiz demokrasinin ve uzlaşmanın en güzel resmini çiziyor.

 

Genelleyici olmayan, her olay karşısında, durumun özelliğine uygun duruşu benimseyen bir tarz.

 

 

Yazarın Tüm Yazıları