Anlamazsın ama yine de anlatayım

Haberin Devamı

TÜRK siyasetinin kuralıdır.
Bir siyasetçinin söyleyecek sözü kalmamışsa, elindeki son mermiyi medyaya atmaya başlar...
Şahsen hazırlıklıydım... Bekliyordum bu iftira furyasını...


* * *


Bir sürü gazete, televizyon...
Bir sürü andıç sitesi...
Bir trol sürüsü...
İktidar gücünü arkalarına almışlar, tek parti dönemi yayın organlarına dönüşmüş insafsız bir iftira ordusu, yalanla, dolanla, iftirayla, hakaretle üzerimize çullanıyor.
Türk basın tarihinde böyle bir linç kampanyası görülmedi...
12 Eylül askeri rejimi bile medyaya bunlardan daha insaflıydı...
İşte bu medya ordusuna bir çift sözüm var.


* * *


Yine o eski yalanını çıkardın ve manşetlerinden diyorsun ki:
“Muhtar bile olamaz dediler...”
Saptırma... Yalan dolan yapma...
İşin aslını pekâlâ biliyorsun, ama emir yukarıdan geldiği için borazanını üflüyorsun.


* * *

Haberin Devamı


Bal gibi biliyorsun ki, muhtar bile seçilme hakkı kalmamıştı....
Bunu söyleyen biz değildik.
Hukukçular ve kanunlar söylüyordu.
Aldığı cezadan dolayı, o günün kanunlarına göre, muhtar bile seçilme hakkı yoktu...
Erdoğan’ın nasıl seçildiğini bal gibi biliyorsun.
Gel sana bal gibi bildiğin şeyleri bir kere daha anlatayım.



Yandaşlıktan yanaşmalığa terfi eden arkadaş bal gibi biliyorsun ki



-Bal gibi biliyorsun ki:
Erdoğan, muhtar bile seçilme hakkı olmadığı için 2002 seçimine giremedi...
-Bal gibi biliyorsun ki:
Daha sonra sırf onun siyasi hakkı verilsin diye anayasa değişikliği yapıldı.
-Bal gibi biliyorsun ki:
Deniz Baykal, büyük bir demokratik olgunluk, büyük bir siyasi centilmenlik gösterdi.
O anayasa değişikliğine destek verdi...
-Bal gibi biliyorsun ki:
Doğan Grubu’nun gazeteleri o anayasa değişikliğine destek verdi.
-Bal gibi biliyorsun ki:
Recep Tayyip Erdoğan, kendine muhalif olan insanların demokrasiye saygıları, adalet duyguları ve verdikleri destek sayesinde AKP iktidarının başbakanı olabildi.
Bunlar daha dün oldu...
Tarihi saptırmaya kalkma...

Kendi aranızda karar verin pijama mıydı eşofman mı


BİRİNİZ diyor ki, “Aydın Doğan, Başbakan’ı pijamayla karşıladı...”
Sonra Ethem Bey’in gazetesinin yazarı çıkıyor, “Pijamayla karşıladığı doğru değil” diyerek bu 15 yıllık yalanı, kendi ağzından itiraf ediyor.
Ama o ne...
Başbakan, kendi medyası itiraf ettiği halde, aynı yalana devam ediyor.
Ama bu defa, Aydın Bey kılık değiştirmiş olmalı ki, “eşofmanla karşıladığını” söylüyor...
Pijama yalanı tutmadı, şimdi sıra eşofman yalanında...
Kardeşim yalan söyleyecek, iftira atacaksanız, hiç olmazsa kendi aranızda ağız birliği yapın.
Biriniz pijama diyorsunuz, ötekiniz eşofman diyor.
Bir başkanız yalanmış, üzerindeki pantolonla tişörtmüş diyor...

Haberin Devamı

Bakın tek parti propaganda ordusu bize niye saldırıyor



-Bir gazeteci...

Uçakta mürettebat olmayı kabul eder, soru sormaz, aralarından seçtikleri bir zabıt kâtibinin resmi zabıtlarını olduğu gibi basmayı içine sindirebilirse...
-Bir genel yayın yönetmeni...
Tek parti propaganda merkezinden gelen emirle, 10 gazetede birden aynı manşeti atmayı kabul ederse...
-Bir medya patronu...
Kamyonla para döktüğü gazetelerinin neden nal topladığını, satışlarının neden üç-beş bini geçmediğini sorgulamıyorsa...
-Saraydaki tek adam...
Havuzlar dolusu para desteği verdiği, kamuya ait kuruluşların bütün reklamlarını emrine amade ettiği halde, kendisini destekleyen gazetelerin patronlarına, “Kardeşim ne istiyorsan verdik. Niye hâlâ doğru dürüst satan bir gazete yapmayı beceremiyorsun” demiyorsa...
Tabii ki hepsinin gözü başarılı bir medya grubunun üzerine çevrilir. Bize karşı yürütülen linç kampanyasının gerçek nedeni budur...
Topunu bir araya getirsen, bir tek Hürriyet, bir tek Posta edemiyorlar...
İşte bu biçareliğin kıskançlığa dönüşmüş halidir bu linç kampanyası.

Haberin Devamı

Ankara’da âşık olmak gerçekten zor m


SON 3 gündür Bodrum’da denize giriyorum...
Önce biraz soğuk gibi geliyor ama hemen normale dönüyorsunuz. Son 3 gündür Zuhal Olcay’ın harika şarkısı “Ankara’da âşık olmak”a yeniden sardım.
Olağanüstü bir şarkı...
Ankara’da âşık olmak zor iki gözüm” diyor.
Oysa eskiden ne kolaydı...



7 Haziran’dan sonrası için bir harekât planı



-Londra’daki Alexander McQueen sergisine gideceğim.
-Temmuz başında Montreux Caz Festivali’nde War on Drugs ve Tony Bennett-Lady Gaga konserlerini izleyeceğim.
-Yazmayı planladığım “İştahlı bir erkeğin sabah kahvesi” kitabının havasına gireceğim.
-Mavi Yolculuk yapanlar için Spotify listeleri hazırlayacağım.
“Ertuğrul Özkök’ün İnanç Atlası” adlı
kitabımın son 2 bölümü için Kudüs ve Machu Picchu’ya gideceğim.

Yazarın Tüm Yazıları