Allah aşkına Che benden yakışıklı mı

Haberin Devamı

KÜBA GÜNCESİ

TSİ 11.15


İkinci tartışmamız, KLM uçağı Havana’ya hareket etmek üzere havalandığında patladı.
Tartışmayı Tansu’nun şu cümlesi başlattı: “Che Guevara çok yakışıklı bir adam...”
Arkasından şu cümle gelmeseydi benim açımdan hiç bir mahzuru yoktu:
“Yaşı senden büyük ama senden daha genç ve yakışıklı duruyor...”
“Tansu adam 39 yaşındayken öldü ve hep öyle kaldı. Ben büyüdüm” diye itiraz edecek oldum ama mantıklı bir açıklaması vardı.
“Ben zaten adamın ölüsünden bahsediyorum. Ölüsü bile senden yakışıklı” dedi. Küba ateşi ile kavrulan bir kadına bunu anlatmanın mümkün olmadığını hemen anladım.



Allah aşkına Che benden yakışıklı mı

Haberin Devamı


TSİ 11.30

Küba’ya ne demeliyim Küba mı yoksa Kuba mı

İSTANBUL’dan ayrıldığımız andan itibaren bir şey dikkatimi çekti. Ben “Küba” dedikçe, Tansu ısrarla “Kuba” diyor.. Devrimcilerin dilinde Kuba’ymış...
Zaten bütün yoculuk boyunca “Cuba si” diye slogan attı.
Bu sloganı onun ağzından son defa 1973 yılında Fransız Komünist Partisi’nin Humanite bayramında, partiye gelir sağlamak için köfte satarken duymuştum.Yıllar ne çabuk geçiyor...
Bu arada binlerce pardon... Che Guevara karşısında incinen erkek gururum yüzünden ilk tartışmayı anlatmadan direkt ikinciye geçtiğimi fark ettim.
Şimdi birinciyi anlatayım.

TSİ 09.32


Hümanist değerler açısından Atatürk ve Schiphol Havaalanı

İLK tartışma, TSİ (Türkiye saatiyle) tam 09.32’de Amsterdam Schiphol Havaalanı’nda başladı. Tansu yine durup dururken, “Burası bizimkinden daha insani bir havaalanı” dedi.
O sırada anormal bir kalabalığı yarıp business class bekleme salonuna ulaşmaya çalıştığım için, yaptığı karşılaştırmanın kantitatif bir değerlerlendirme olduğunu sandım.
Tam bir erkek salaklığı ile “Haklısın burası daha kalabalık” dedim.
Yanılmışım... Meğer o “hümanist değerler” açısından bir karşılaştırma yapmış.
İşte buna dayanamadım ve patladım ve “Hayır, Atatürk Havaalanı Birleşmiş Milletler’in bütün insani ölçüleri açısından daha iyi bir havaalanı” diye bağırmaya başladım.
Herkes bana bakarken Tansu Instagram’dan gelen mesajlara bakıyordu.
Küba, pardon Kuba savaşını hiçbir zaman kazanamayacağımı işte o an anladım.

Haberin Devamı


TSİ 13.10

Ama bu uçakta neden benden başka kadın yok


TANSU müthiş bir sosyologdur.
Uçağımız havalandıktan tam 1 saat 40 dakika sonra şu tespitini söyledi:
“Business class’ta benden başka kadın yok...”
“Tansu, bu Küba uçağı, niye kadın olsun” gibi ancak espri fukarası aptal bir alfa erkeğinin aptalca bir lafı olduğunu anında fark ettiğim için bu cümle ağzımdan çıkmadı.
Tansu uçakta ondan başka bir kadın olmamasını tuhaf karşılamıştı, arkadaşlarım ise benim yanımda bir kadın olmasını...
Biraz sonra kalkıp geriye baktım.
Gerçekten business class’ta Tansu’dan başka kadın yoktu.
Ama ekonomi class’ta çok kadın vardı.
Bu da bende ekonomik sınıfta uçan çalışan sınıf kadınlarının sosyalist ideallerine business’ta uçan kadınlardan daha sadık kaldığı gibi sosyal politik bir düşünceye yol açtı.
O an, Tansu’nun neden beni ekonomik sınıfta uçmaya zorladığını anladım.
Gençliğinden beri ihanet etmediği sınıfında kalmak istiyordu.

Haberin Devamı


TSİ 13.20


Satılmış medya Rena’yı da yazsana


BÜTÜN bunların ne anlama geldiğini çıkarmaya çalışırken birden omzuma bir şeyin dokunduğunu fark ettim. Yirmi yıl genel yayın yönetmenliği yapmak insanda bazı melekeler doğuruyor. Omzuma dokunan şeyin bir gazete kâğıdı olduğunu hemen anladım.
Yanılmamışım, New York Times’ın o günkü baskısıymış.
“Al bak kadının hikâyesini oku da biraz akıllan” dedi.
O sırada kafam, içmek için Avustralya Şiraz’ı ile Fransız Pinot Noir’ı arasında tercih yapmaya uğraştığı için hangi kadından bahsettiğini anlayamadım. Gazete suratımda bir kere daha patlayınca anladım.
Atina Valiliği seçimini kazanan Rena Dourou ile ilgili bir haberdi.
Aşırı sol Syriza Partisi’nin adayı olarak girdiği seçimde tek başına Erdoğan’ın aldığı oranda oy elde etmiş. “Bak solcular da seçimlerde Erdoğan kadar oy alıyorlar” dedi.
Pencereye doğru dönüp uyumaya hazırlanırken altın vuruşunu yaptı: “Satılmış medya Rena’yı da yazsana...”
Döneğim ama asla satılmış değilim. Bunu ispat etmek için bu harika Yunan kadını da yarın veya zaman bulduğumda yazacağım.

Haberin Devamı

TSİ 21.10


Solcu kadınla eski Havana’ya girerken


OTELİMİZE gitmek üzere Havana’nın eski şehrinin ana caddesinden geçiyoruz. İçimdeki dönek, “Hadi bana eyvallah” deyip gidiyor ve 40 yıl önceki halime dönüyorum. Geçmişten gelen genç sesim “İyi ki geldin” diyor. Tansu haklıymış... İyi ki gelmişiz... İyi ki o hep böyle kaldı..
Bense bir zamanlar iyi ki öyleymişim. Bizim kadar Türkçe konuşan harika bir rehber ve organizatörle, Gezi’nin “duran adam”ı gibi bir “duran ülke”yi yaşayacağız.
Benim gibi herkesin her şeyin döndüğü dünyada, değişmeyen, direnen insanlara ihtiyacımız var.
Hiç olmazsa değişmemesi gereken bazı şeylerin de olduğunu görmek için.

YARIN

Hürriyet Pazar’da neler okuyacaksınız

Haberin Devamı


- Havana için alçalmaya başladığımızda pilotun söylediği hangi söz beni şaşırttı?
-Küba’da Masonlarla ilgili öğrendiğim çok ilginç şey neydi?
-Küba’da sokaklarda yürürken insanların hangi özelliği beni şaşırttı?
-Katolik mezarlığında çiçek konulan tek mezarda dinlediğim hikâye neydi?
-Katoliklik yasaklanınca ortaya ne çıktı? Voodo ayininde neler gördüm? Neden kaçtım?
-Türkiye’de Fidel isimli kaç kişi var? Bu insanlara hangi mesaj gönderildi?
-Dokuz gün içinde 49 ayrı yerde karşıma çıkan şey neydi?
-Tansu en çok hangi binanın önünde fotoğraf çektirmek istedi?

Yazarın Tüm Yazıları