Ahmet Hakan’a itirazım var

BİR sabah kalktı ve “Başkanlık sistemini niye destekliyorum” diye yazdı...

Haberin Devamı

Yazılamaz mı...

Tabii ki yazılır...
Bir insanın fikri değişemez mi...
Tabii ki değişebilir...
Başkanlık sistemi olabilir mi...
Tabii ki olabilir.
Öyleyse itirazım ne Ahmet Hakan’a...
Aldığı yeni kararın gerekçesi...

 

* * *

 

Diyor ki:
Zaten ortada belirsiz bir sistem var...
Zaten parlamenter sistem diye bir şey kalmamış..
Zaten ülkeyi Erdoğan yönetiyor...
Öyleyse bunu hukuki hale getirelim...

 

* * *

 

İşte bu olmadı.
-BİR: Bu ülkenin halen bir anayasası var.
-İKİ, Üstelik bu anayasa 1982 yılında halkın yüzde 92’sinin oylarıyla kabul edilmiş.
-ÜÇ: Bu anayasa
Avrupa Birliği’ne uyum sürecinde defalarca değiştirilmiş ve bu değişiklikler Meclis’in geniş bir çoğunluğu ile kabul edilmiş.
-DÖRT: Mevcut parlamento, bugünkü Başbakan, bugünkü Cumhurbaşkanı, 1982 Anayasası’nın çizdiği düzende seçilmiş.

 

* * *

 

Haberin Devamı

Sevgili Ahmet Hakan, şu andaki sorunumuz sistem değil, sistemin iyi işletilmemesi.
Sormamız gereken asıl soru da şu:
Sistem, zorlanma karşısında neden bu kadar bağışıksız...

 

1 Mart 2003 gecesi, başkanlığı desteklemekten niye vazgeçtim

 


BİR zamanlar ben de “Acaba başkanlık sistemi iyi olur mu” diye düşünce egzersizi yaptım.
Özal’ı çok destekliyordum ve ondan çok iyi bir başkan olacağını düşünüyordum.

 

* * *

 

Bu düşünceden 1 Mart 2003 akşamı vazgeçtim.
O gün Türkiye Cumhuriyeti parlamentosu, tarihi bir karar aldı.
Türkiye topraklarının Körfez Savaşı’nda kullanılmasına izin vermedi.

 

* * *

 

Başkanlık koltuğunda, muhafazakâr kesimin efsane bir ismi oturuyordu.
Bülent Arınç’tı o...
Deniz Baykal ve CHP’liler yakalarında kırmızı karanfille Meclis’e girmişlerdi.

 

* * *

 

Haberin Devamı

Türkiye’nin seçilmiş Meclis’i o gün bütün dünyayı şaşırttı.
Bütün dünyanın gözünde saygınlığını arttırdı.

 

* * *

 

Ben, o gün, Türkiye’nin topraklarını açmasından yana bir düşünce içindeydim.
Ama Yüce Meclisimizin aldığı karar bana şu duyguyu verdi.
Türkiye’de demokrasi var ve en yüce kurumuyla çalışıyor.
Bugün aynı şeyi düşünüyorum.
Keşke güçlü bir meclisimiz olsaydı, keşke yakalarına karanfil takan milletvekillerimiz, gerektiğinde iktidar partisi ile işbirliği yapabilen bir muhalefetimiz olsaydı.
Keşke bugün dış politikamız da o günkü demokratik mekanizma ile belirlenseydi.
Söyleyin bugün içimiz çok daha rahat olmaz mıydı...

 

* * *

 

Evet başkanlık sistemini de tartışabiliriz.
Ama önce demokrasiyi, özgürlükleri hangi sistemin daha iyi koruyabileceğine bakalım.

 

Haberin Devamı

60 yaşında bir kadın hangi yaşında görünmek ister


SONIA Rykiel modaevinin başkan yardımcısı Nathalie Rykiel 4 Aralık günü 60 yaşına girdi.
Bu yaşını anlatmak için “4 December” adlı bir kitap yazdı.
Kitabın başında şöyle ilginç bir şey yazıyor:
60 yaşında bir kadın olmak ne demektir?
Cevabı şu:
“60 yaşında olmak, kesinlikle bir genç kıza benzemeye çalışmak değildir. Genç bir kızın, 60 yaşında olmak istediği kadına benzemektir.”
Çok güzel bir cevap ama 60 yaşında bir kadın olmak ne demektir sorusuna tam da cevap vermiyor.

 

 

-Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de yaşayan Musevi vatandaşların Hanuka Bayramı’nı kutladı. Cumhurbaşkanlığı makamını yücelten bir davranış. Vatandaş olarak sevindim.

 

Haberin Devamı

WhatsApp’ta yazmak mutlaka birine yazılmak mıdır

 

ELİMDE istatistik yok ama ilişkilerde yaşanan en büyük kazalardan birinin cep telefonları olduğuna eminim.
Mesela Whats- App kazaları...
Sevgilisinin numarasının altında yazan “son görüşme” dakikası, hele hele gece
yarısı bir görüntüleme, acayip sorunlar yaratıyor.
Bir de “Çevrimiçi” ve özellikle “Yazıyor” ifadesi var.
Birçok insan WhatsApp’ı hâlâ “çok özel” yazışma kanalı gibi görüyor.
Dolayısıyla kafalardaki imaj şu:
O “Yazıyor” işaretinden sonraki yazı size yazılmamışsa, mutlakta bir başka kişiye “yazılıyordur”...
Böyle düşünen arkadaşlar bırakın bu şüpheciliği...
WhatsApp, Snapchat, artık en alelade ve ucuz yazışma biçimimiz. E-mail bitmek üzere.
Yani burada yazmak, ille de yazılmak anlamına gelmiyor.
Sıkmayın boşu boşuna canınızı...

 

Haberin Devamı

İçerken en çok damak tadı aldığım beş içecek

 


-BİR: Spordan sonra içtiğim hafif tuzlu, sodalı ayran.
-İKİ: Yaz günleri öğle saatlerinde içtiğim sevdiğim bira.
-ÜÇ: Susuzken içtiğim cidre (elma şırası).
- DÖRT: Aç karnına isli bir malt viski.
-BEŞ: Damak tadıma uygun bir şarap.

 

AMAN DİKKAT

 

-“SALAK ve Avanak” filmini hatırlıyor musunuz? Amerikan Recep İvedik’ini. Daha dün gibi değil mi... Arkadaşlar tam 20 yıl geçti çıkalı. “Oyuncak Hikâyesi” de bu kasımda 20’nci yılını doldurdu. Aman dikkat
hayat rüzgâr gibi geçiyor.

 


Yarın


-Alışverişte moda trend, yılbaşı ağacınızı nereden alabilirsiniz.
-Keyifli bir yılbaşı için 5 harika şarkı.
-Hürriyet neden en önemli gazete.

 

Yazarın Tüm Yazıları