Lezzet avcısına butik alternatif

Ağır bir restorana girdiğinizde eğer mekanın müdavimi değilseniz, kendinizi gergin hissetmemeniz işten değil.

Haberin Devamı

Sofra adabının fiziksel temsilcileri olan çeşit çeşit çatal bıçak, tabağın üzerinde dizinize serilmeyi bekleyen kumaş peçete, ortama uygun bir ışıklandırma, her hamlesinde özür dileyerek sağ tarafınızdan yaklaşan garsonlar... Lezzetli bir yemek için tüm bu adabı bilmek ve uygulamak gerekiyor. Bunun yerine bir fast fooda gitmiş olsanız; self servis rahatlığı ve hızlı sunumu ile sağlıklı olmasa da nispeten lezzetli yemeklere kavuşabilirsiniz. Amacım klasik restoranlar ile fast foodlar arasında kıyas yapmak değil. Sadece lezzete götüren “ağır” ve “rahat” yöntemleri kısaca hatırlatmak. Lezzetiyle klasik haline gelmiş bir restoranın mutfağından çıkan ürünleri kendinizi daha rahat hissedebileceğiniz bir ortamda tatmak ister miydiniz? Zor bir kombinasyon olduğunun farkındayım. Fakat bu hafta ziyaret ettiğim mekanda, klasik restoran lezzeti ile fast food rahatlığının “birleştirilebilir” olduğunu gördüm.

Haberin Devamı

Lezzet avcısına butik alternatif

HİNT SOSU VE SÜTLÜ EKMEK

Çatkapı’nın konuk olduğu Cotta, Muhsin Yazıcıoğlu Caddesi üzerinde Taurus AVM’ye ait restoran sokağında yer alıyor. Sıra sıra dizilen mekanlar arasında en köşeye çekilip, sakinlik arayanların tercihi olmayı amaçlamış. Fakat mekanın mutfağı hiç de sakin değil. Onlarca ürünün buluşturulması ile ortaya çıkan salata sosları dahi ciddi bir emek gerektiriyor. Bu nedenle siz siparişinizi verdikten sonra butik üretim için mutfakta hummalı bir çalışma başlıyor. İtalyanca bir kelime olan Cotta, “pişmiş” ve “aşk” anlamlarında kullanılıyor. Mekanda yemek, bir Hint sosu olan Kasundi ve sütlü üçgen ekmeklerin masanıza ulaşması ile başlıyor. İçinde domates, zencefil, tane hardal, kişniş, kimyon tohumu ve Meksika biberi bulunan sos ile iştahınız tavan yapıyor. Çorba sevmiyor olsanız da Cotta’nın çorbalarının tadına bakmanızı öneririm. Porsiyon almak istemezseniz minik fincanlarda tek içimlik çorbaların tadına bakma şansınız var. Denediğim közlenmiş patlıcan çorbayı uzun süre unutmayacağım. Patlıcan önce közlenip, acısı alınıyor. Tavuk suyu ile haşlandıktan sonra muskat, tarçın, kimyon ve paprika ekleniyor. Krema kullanılmamasına karşın ortaya çıkan yoğun kıvam ise şaşırtıyor. Porçini ve kestane mantarını aynı kâsede buluşturan lezzet ise mantar çorbası. Krema ve parmesan peyniri ile yoğunlaştırılan çorba, üzerine maydanoz yağı eklenerek servis ediliyor.

Haberin Devamı

KARİDESLİ ILIK SALATA

Yemeği hızlı ilerletmek istiyorsanız, mekanın wraplarını deneyebilirsiniz. Somon pastırması, salatalık, roka, avokado ve ekşi kremayı lavaşın arasında buluşturan wrap seçeneği sushiyi andırıyor. Kağıda sarılıp, iple bağlanan wrap, parçalar halinde sunuluyor. Sırası gelen parçanın düğümünü çözüp, kağıdını çıkardığınızda lezzete ulaşmış oluyorsunuz. Kırmızı et sevenler için de menüde dana bacon wrap bulunuyor. Hafif bir şeyler yemek isteyenler karides salatayı deneyebilir. İçindeki ürün sayısı 20’yi aşan salata, trüf mantarlı ılık bir sos ile sunuluyor. Lolo rosso, roka, buğday, avokado, frenk soğan, turp, Meksika biberi turşusu, kapari karpuzu ve taze fesleğen gibi birçok lezzeti kâsede buluşturuyor. Farklı bir tat denemek isteyenlere ise tavuk salata öneriyorum. Lime, portakal suyu ve zencefil katkısı ile yağsız bir şekilde hazırlanan salata sosu farklı hisler yaşatıyor. Ya sever ya da tabağınızı olduğu gibi bırakırsınız. Bu konuda maalesef orta yol yok. Proteini balıktan almak isteyenler ızgara somon salatayı deneyebilir. Zencefil, limon ve soya ağırlıklı salata sosuna limon kabuğu rendesi, bezelye ve mantar parçaları eşlik ediyor. Küp halde ızgarada pişirilen Norveç somonu ile lezzetli bir salata ortaya çıkıyor.

Haberin Devamı

ORTA PİŞMİŞ BONFİLELER

“Kırmızı et olmadan asla” diyenlerin tadına bakması gereken lezzet ise Cafe de Paris soslu bonfile oluyor. Yaklaşık 26 çeşit ürünün bir araya gelmesiyle oluşturulan sos, orta pişmiş bonfilelerin üzerine dökülüyor. Aşırı gövdeli olamayan sos, etin önüne geçmiyor. Yemeğe; kıyılmış maydanoz, trüf mantarı ve parmesan peyniri ile sotelenmiş enfes patates kızartmaları eşlik ediyor. Bonfile ile birlikte menüden denemenizi önereceğim lezzet, pancar salatası olacak. Üç gün marine edilen pancarların üzerini soslu rokalar süslüyor. Salatada keçi ve tulum peyniri ile kaplanmış küçük ekmek dilimleri bulunuyor. Sonradan eklenen dolmalık fıstıklar da pancar salataya ayrı bir tat katıyor.

Haberin Devamı

TROPİK TATLIYA SAKSILI SUNUM

Cotta’da tatlı kapanış için özgün bir menü bulunuyor. İçinde barındırdığı tropik meyve nedeniyle adı “passion fruit pudingi” olan fakat görüntüsü nedeniyle “saksı” şeklinde anılan tatlıyı mutlaka denemek gerekiyor. Haşhaşlı muz, ayranlı pandispanya, karamel sos, Türkiye’de “çarkıfelek” adıyla bilinen passion fruit pudingi gibi katmanlar beyaz bir saksıda alt alta sıralanıyor. En üste ise kakaolu büskivi kırıntısına benzer bir malzeme ile toprak dekoru yapılıyor. Topraktan çıkan taze nane ve beyaz çikolata yaprakları saksı görselini tamamlıyor. Karamel sosla servis edilen hurmalı cheesecakein tek rakibi yine aynı sosla sunulan lime ve damlasakızlı cheesecake oluyor. Karamelize patlamış mısırlı frigo yaz helvasını anımsatıyor. Az un bol bitter çikolata ile hazırlanan bir kekin üzerine konumlanan çikolata ganajı ile brownie de iddialı bir tatlı kapanış seçeneği oluyor. Brownieye sunumda beyaz çikolata ganajı eşlik ediyor.

MENÜDE NE VAR

Haberin Devamı

- Közlenmiş patlıcan çorbası 7,50 TL
- Karides salata 27 TL
- Passion fruit pudingi “Saksı” 14 TL
- Brownie 10 TL

Kahvaltının rengi yeşil ve mavi

Ankaralılar, yeşil ve mavi renklerinin buluştuğu mekanlarda yemek yiyebilmek için yüzlerce kilometre uzaktaki sahil bölgelerine gitmek zorunda kalıyor. Üç bir yanı denizle çevrili Türkiye’nin birbirinden keyifli mekanlarla dolu olduğu bir gerçek. Ancak kısıtlı zamanda, kentten çok uzaklaşmadan bir şeyler yapmak mecburiyetinde olanları da düşünmek gerekiyor. Hal böyle olunca denizsiz Başkent’e; yaz aylarında yeşil ve mavi manzarası sunan, şehre nefes aldıran Mogan Gölü’nü hatırlıyoruz. Başkent’te hafta sonu keyfi yapmak isteyenler için Vali Galip Demirel Vilayetler Evi’nin açık büfe kahvaltısını denedim. Göle uzanan bir yarım adaya konumlanan Vilayetler Evi’nin yaz bahçesi kahvaltı için eşsiz bir manzara sunuyor. Keyif veren görünüme, Şef Cengizhan Sertkaya’nın yönettiği mutfak ekibi tarafından hazırlanan lezzetli açık büfe seçenekleri de eklendiğinde bir an için Ankara’da olduğunuzu unutuyorsunuz.

Lezzet avcısına butik alternatif

MEYVE HEYKELLERİ BÜFEDE

Meyvelerden hazırlanan heykellerle süslenen büfede onlarca seçenek bulunuyor. Tabağınızı hazırlarken çeşitler arasından seçim yapmanın zor olduğunu hatırlatmak isterim. Karpuzdan hazırlanan heykellerin arasında kalan peynir kulesinden birçok çeşit denemeye çalıştım. Kule, peynir severleri hayli mutlu edebilecek seçenekler sunuyor. Tabaktaki ana unsur olan peyniri aldıktan sonra yanına taze sebzeleri eklemek gerekiyor. Ağır kahvaltı sevenler için çok sayıda börek, zeytinyağlı, meze, reçel ve sıcak çeşidi de büfede konukları bekliyor. Bunlar arasından kaşarlı omlet ve ıspanaklı gözlemeyi kaçırmamanızı tavsiye ediyorum. Tabağınızı oluşturup, göl manzaralı alandaki yerinizi aldıktan sonra kahvaltıyı bitirmek için sakın acele etmeyin. Yeşillikler arasındaki hafta sonu keyfini, Mogan manzarası eşliğinde olabildiğince uzatmanızı öneriyorum. Vilayetler Evi’nde açık büfe kahvaltıya kişi başı ödeyeceğiniz ücret ise 25 TL.

Yazarın Tüm Yazıları