Moody’s söylemese de kurumsal kapasite çok zayıfladı

MOODY’S’in not indirimi sonrası beklenen oldu; hükümetteki herkes bunun siyasi bir karar olduğunu, aslında Türkiye ekonomisinin ne kadar iyi durumda olduğunu söylemekte birbiriyle yarışmaya başladı.

Haberin Devamı

 

Bu argümanın etkisi belki vardır ama odağın bu olması, ileriye dönük umutları azaltıyor.Peki Moody’s not indirirken gerekçesi neydi derseniz; Türkiye’nin zaten yüksek dış finansman ihtiyacına ilişkin risklerde görülen artış ve büyüme ve kurumsal yapıda ortaya çıkan zayıflama olarak özetlenebilir. Açıklamada görünümün durağan kalmasının nedeni ekonominin büyük ve esnek olması ve mali disiplin olarak özetleniyor. Mali disiplin bozulursa, yabancı sermayede hızlı geri dönüş olursa, kurumsal yapı ve siyasi riskler daha da bozulursa not yine inecek.Bakanlar bu gerekçelere değinmeyip, “niye şimdi?” diye sorup, siyasi gerekçe olduğunu söylüyor. Çünkü gerekçelere bakarlarsa, kendileri de dış finansman ihtiyacında artan riskleri, büyüme oranlarındaki düşüşü ve kurumsal kapasitedeki zayıflamayı kabul etmek zorunda kalacaklar.Diğer konuları şimdilik bir yana bırakıp, bir süredir üzerinde durduğum bürokrasi yani kurumsal kapasite konusuna gelmek istiyorum. Şöyle özetleyeyim; AKP’nin göreve geldiğinden bu yana bürokrasinin niteliğinde gerileme başladı. Ancak daha önceki dönemlerde yetişmiş orta kademe yöneticiler üst düzey görevlere geldiği ve IMF programı yürürlükte olduğu için ilk yıllar başarılı geçti. IMF programı bittikten sonra, mevcut bürokratlar artık reform yapamasalar da, durumu idare ettiler, istikrarı korudular. Son 3-4 yıldır bu bürokratlar ya yurtdışı tayinler ya da emekli olarak görevlerini bırakınca nitelik iyice zayıfladı. FETÖ nedeniyle görevden alınan teknisyenlerin ardından niteliğin iyice bozulduğunu, neredeyse sıfıra doğru gittiğini söylemeliyiz.

 

Haberin Devamı

HAZİNE, BDDK, SPK’DA DURUM

 

Bankacıların BDDK ataması yapılıp Hazine Müsteşarı atanma aşamasında, “Yabancıları Ankara’ya getirip kiminle görüştüreceğiz, bilemiyoruz” diye yakındıklarını bu sütunlarda aktarmıştım. İşte bankacıların korktuğu oldu; BDDK yönetiminin çok zayıf olduğu zaman içinde iyice belirginleşti, Hazine’ nin yönetimi çok geriledi, SPK’da 15 Temmuz’dan buyana karar almak için yeterli yönetim kurulu üyesi bile kalmadı. Aynı konuyu AKP’ye çok yakın işadamları ve bürokratlarla konuştuğumda aldığım yanıt da, “Gerçekten ekonomi bürokrasisi çok zayıfladı” oluyor. Bir tek, bence hâlâ araştırma biriminin büyük katkısıyla, Merkez Bankası’nın teknik olarak durumu gördüğünü, piyasanın ne dediğini anladığı söyleniyor.Özetle; Mehmet Şimşek, Lütfü Elvan ve Merkez Bankası bürokrasisi ile kurumsal kapasitenizi yeterli göremezsiniz. Kaldı ki; Cumhurbaşkanı bile Merkez Bankası’nın hükümetin istediği kararları aldığını söylerken...Hükümete çok yakın bir bürokrata, bürokrasideki niteliksizlik ve bunun yarattığı kötü algıyla ilintili olarak “Neden hep faizsiz bankacılıktan kişilerin kamu bankalarına, Hazine’ye, BDDK’ya bile atandığını” sorduğumda, bu hususun Başbakan Binali Yıldırım’ın, hatta Cumhurbaşkanı’nın bile tepkisini çeker noktaya geldiğini duydum. Ancak bu atamalar devam ediyor...Özetle söylemek gerekirse; Moody’s’in not indirimindeki gerekçelerinden biri olan kurumsal kapasite gerçekten çok geriledi. Moody’s söyledi diye değil, bu ülkenin geleceği için, ekonominin istikrarı için, acil olarak liyakata dayalı atamalara ihtiyaç var.Bürokrasinin niteliksizliği, kurumsal kapasitedeki gerileme artık parti işi olmaktan çoktan çıktı, ekonomi için tehdit noktasına geldi.

Yazarın Tüm Yazıları