Merkez Bankası’nın yeni Başbakan’la da işi zor

TAYYİP Erdoğan’ın Başbakanlığı döneminde, kendisini Hükümete anlatmakta zorluk çeken Merkez Bankası yönetiminin işi, yeni Başbakan Ahmet Davutoğlu ile de zor olacak gibi görünüyor.

Haberin Devamı

Başbakan Davutoğlu’nun parasal politikalar ve Merkez Bankası’na bakışına ilişkin ilk ipuçlarını, dün bu sayfalarda yayımlanan, Ankara Temsilcimiz Deniz Zeyrek’in yazısından öğrendik. Her şeyden önce aynen Erdoğan’ın yaptığı gibi Davutoğlu’nun Para Politikası Kurulu (PPK) öncesi Merkez Bankası yönetimine “faizleri indirin” dediğini öğrendik. Bu sözlerin hemen ardından Başbakanın bu isteğin Merkez Bankası’na müdahale anlamı taşımayacağını, bunu Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’ya söylediğini öğreniyoruz. Başbakan Davutoğlu, Başçı’yı çok eskiden tanıdığını belirterek “Eski dostuma baskı yapmam” diyor.
Zorlarsanız bu sözleri, “Aslında Merkez’e faiz indirim baskısı yapılabilir ama eski dost olduğu için yapsa bile baskı sayılmaz” anlayışı, diye okuyabilirsiniz. Neresinden baksanız, çağdaş yönetim anlayışına ters bir anlayış olduğu kesin...
Hükümetler ile Merkez Bankası yönetimleri arasındaki ilişkinin kurumsal olması gerekir ki; Merkez Bankası asıl görevi olan fiyat istikrarını sağlayabilsin. Hükümetle birlikte belirlediği enflasyon hedefini gerçekleştirmek için Hükümetle zaman zaman ters düşmesi doğal olan Merkez Bankası, çağdaş ekonomilerde siyasi etkilerden uzak, halkın uzun vadeli çıkarlarını öne çıkarır. Çünkü bizatihi ulusal paranın değerini korumak halkın yararınadır...
Merkez Bankası aynı zamanda Hükümete danışmanlık görevi yürütür. Bunun anlamı da şudur; eğer enflasyonu tehlikeye atacak gelişmeler yaşanırsa, ya da hükümetin atacağı adımların, orta ve uzun vadeli ekonomik çıkarlara, ulusal ve uluslararası piyasalardaki gelişmelere etkisini açık bir dille anlatmak zorundadır. Merkez Bankalarının Hükümetleri uyarması ölçüsünde bağımsız olduğu algısı da buradan gelir.
Mevcut Merkez Bankası yönetimi, maalesef siyasi etkiden kendini kurtaramadı bağımsızlık algısını güçlü kılamadı ama yine de piyasaların güvenini korudu. Belki de Başbakanlar ve bazı bakanların sürekli piyasayı bozacak açıklamalarına rağmen, “gerektiğine yakın bir yerde durabildi” demek lazım. Tabi ki Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve mali disiplini korumanın önemini bilen bazı bakan ve bürokratların varlığı da Merkez’in başarısına epey katkı sağladı.

Haberin Devamı

FAİZE FARKLI BAKIŞ

Haberin Devamı

Erdoğan ile Davutoğlu’nun Başbakanlıklarında, benzer bir anlayışı da uluslararası rating kuruluşlarına ilişkin bakışta görüyoruz. Davutoğlu kendi açıklamasına göre, aynen Erdoğan gibi, sadece içeride değil dışarıdaki tüm kuruluşların da kendilerine yardımcı olmaları gerektiğini düşünüyor olsa gerek. Ratingciler sanki “tek risk siyasi risktir” demişler gibi, seçimi AKP kazanıp, emtia fiyatları da düşünce puanımızın artırılması gerektiğini söylemiş.
Açıklamasına okuyunca iki Başbakan arasındaki en büyük farkı ise faize bakışlarında gördük. Bilindiği gibi; Tayyip Erdoğan’dan Başbakanlığı döneminde “enflasyon faizi belirlemez, faiz enflasyonu belirler” sözünü sıkça duymuştuk. Davutoğlu ise ekonomi politikasının bir bütün olduğunu belirtip, tarım fiyatlarından örnek vererek, “demek ki tarım politikaları enflasyonu, enflasyon da faizi etkiliyor” demiş.
Bunun ardından söyledikleri yine politik ağırlıklı sözler ama en azından faiz konusunda ideolojik bakış açısını görmemek bile, bizi biraz sevindirdi.

Yazarın Tüm Yazıları