Maden kazalarında politikacı-bürokrat-işadamı üçgeni

YILLARDIR her yolsuzluk haberinde politikacı-bürokrat-işadamı üçgeninin geçerli olduğunu, haksız kazancın bu üçgen içinde paylaşılarak gerçekleştirildiğini, bir çok örnekte gördük.

Haberin Devamı

Bu yolla halkın parasını almaları yetmiyormuş gibi aynı üçgen giderek artan biçimde işçi ölümlerine de yol açmaya başladı. Belki de bu üçgenin son dönemde çok daha acımasız ve durmaksızın çalışmasının sonucudur, kim bilir?
Ermenek kazasında ocağın sahibi Saffet Uyar teslim olduğunda avukatının yaptığı açıklamaları görünce, yine aynı üçgen gözlerimin önünde beliriverdi.
Saffet Uyar’ın avukatı Şeref Han, “Tepenizde binlerce ton su olduğunu bilseniz bütün mal varlığınızı o suyun altına yatırır mısınız? Has Şekerler’in tüm çalışanları bu kazanın mağdurudur. Saffet Uyar mağdurdur” demiş. Hiç kimsenin biriken bu sudan haberdar olmadığını kaydeden avukatın söylediklerine bakınca, belli ki; savunmayı yandaki eski ocağın harita dışı üretim yapıp mevcut ocağa yaklaşması ve devlet tarafından uyarılmadıkları noktasında yoğunlaştıracaklar.
Gördüğüm kadarıyla avukatın haklı olduğu yanlar da var ama müvekkilinin sorumluluğunu örtecek kadar değil. Yandaki kapanan ocakta üretimin nasıl yapıldığı belli değil; yandaki ocağı işletenler planları çiğneyip sahanın dışında da üretim yapmış, yani devletin kömürünü çalmış olabilirler. Bunun yanında mevcut ocak sahibi planın dışına çıkıp eski ocağa doğru ilerlemiş, hakkı olmayan kömürü çıkartmış olabilir. Ya da her ikisi birden geçerlidir, iki ocakta da haksız kömür çıkarılmıştır.
Kaldı ki avukatın suçladığı ocak sahibi de, Cenne Madencilik adındaki çatı şirkette kendi müvekkilinin ortağı, benim bildiğim kadarıyla. Zaten herkes birbirini de biliyor...
Avukat aynı zamanda devleti de bu haritalara sahip olmadığı, ya da bu haritaları bildiği halde müvekkiline vermediği için suçluyor.
Benim bildiğim kadarıyla bu yıl hazirandaki Maden İşleri Genel Müdürlüğü (MİGEM) teftişinde bu risk görülmüş ve üretim yaparken artık her 25 metrede bir sondaj yapma şartı konulmuş. Teftiş raporunda “gaz ve su degajına dikkat etmeden üretim yapılması tehlikelidir” yazıyormuş. Ocak birara kapatılmış ama sonradan yeniden açılmış. Devletin bir yanlışı; haziran öncesinde bu konuda bir uyarı yapmamış olması, bir diğeri gerekli çok detaylı haritalar ve topolojik araştırmaların yetersizliği. Bir diğer yanlış da Çalışma Bakanı’nın ağzından kaçırdığı gibi, birilerinin söylemesiyle ocağın açılacağı vahşiliğe sahip olması.
Yani işadamı politikacıya yakın durup, bürokrasiyi görerek işi hallediyor...

Haberin Devamı


HERKESİN SORUMLULUĞU VAR

Haberin Devamı


Peki, bürokratlar bu işin neresinde derseniz; tam de içindeler… Her şeyden önce belli bir cemaatin yoğun kadrolaşması olduğunu, herkes biliyor. Ocağı görmemiş olsalar bile, “Semerkant” işaret verince üst düzey görevlere gelen bir ekip var. Tabi ki, bunun karşılığında her bir adımda yukarı doğru maddi-manevi destek veriliyor. Başka bir sakat yön bu bürokratlar, hem bakanlık elemanı hem de TKİ, KİAŞ gibi bakanlığın denetlemesi gereken kuruluşların yöneticileri....
Sırf, “Kolay iş bitirelim, engel olunmasın” diye bir genel müdürlükteki 18 şube müdürlüğü sayısını 2’ye indirildiğini biliyor musunuz? Gerçekten yeterli ve aynı zamanda namuslu eleman çok ama cemaat ve partili olmadıkları için kızaktalar.
Sanki buradan adım adım sağlanan menfaatlerin paylaşılarak gittiği, sonunda en kudretli vakfa kadar zincirin devam ettiğini gösteren ciddi işaretler var gibi...
Özetle; işadamı, bürokrat ve politikacı hep birlikte bu felaketi yaratıyorlar, bence hepsinin işledikleri suçta payları var. Olan 18 madenciye ve ailelerine oldu ama bu saadet zinciri kırılmadığı sürece,çok kişiye daha olacak....

Yazarın Tüm Yazıları