Kötü sinyaller giderek artıyor

HEM küresel hem ülke bazında ekonomide kritik günlere gireceğimiz zaten biliniyordu.

Haberin Devamı

Bu kritik süreç yaklaşırken Türkiye ekonomisine ilişkin verilerin bozulduğu, kötü sinyallerin her geçen gün artmaya başladığına şehit oluyoruz. Uluslararası rating kuruluşları Türkiye’ye ilişkin risk algısının artığını çarpıcı bir dille söylemeye başladılar. Bunun ardından Fitch’in Ekim, Moody’s’in ise Aralık ayında Türkiye’nin rating puanını düşüreceğine ilişkin beklentiler artmaya başladı. Piyasaları etkilemeye başlayan bu tedirginliğin asıl etkisini önümüzdeki dönem çok daha sert biçimde yaşayabiliriz. Ekonomi yönetimindeki bazı bakanların rating kuruluşlarının uyarıları üzerine ‘onları tanımıyoruz’ gibi klasik politikacı söylemine sarıldıkları görülüyor. Bu da ekonomide geçmiş kırılma dönemleri öncesi politikacıların verdiği demeçleri anımsatmaya başladı. Bu puanları yok saymak, hep başımıza iş açmıştı.
Geçen hafta sonunda açıklanan Merkez Bankası beklenti anketinde enflasyon, dolar kuru ve cari açık konusunda kötüleşmeler beklentileri zaten gösteriyor. Sadece geçen hafta açıklanan veriler bile kötü işaretlerin arttığının bir kanıtı. İşsizlik rakamları mevsimsel etkilerden arındırıldığında bariz kötüleşmeyi gösteriyor. Bununla birlikte yine geçen hafta cari açık rakamlarında yeniden bozulma başladığı da ortaya çıktı. Yılın ilk yarısındaki cari açıktaki olumlu seyrin tersine döndüğü, açığın yeniden artacağı artık kesin.
Yine geçen hafta ‘vergi tahsilatına ilişkin bozulmanın başladığı” haberleri gazetelerde yer aldı. Aynı vergi tahsilatı gibi SGK prim tahsilatında da son aylarda ciddi gerileme yaşanıyor. Bunun en büyük nedeni TBMM’de görüşülmesine ara verilen torba yasada yer alan vergi ve SGK aflarına ilişkin düzenlemeler. Bu maddelerin yasalaşmasının en erken Eylül ayı sonunu bulacağını göz önüne alırsak, birkaç ay daha tahsilatların düşük seyredeceği açık. Dolayasıyla bütçede bozulmanın ikinci yarıda hız kazanması, bunun mali disiplin adına ciddi tehlike işaretleri sayılıp, algıyı bozma tehlikesi var.

Haberin Devamı

MALİ DİSİPLİN BOZULUR MU?

Haberin Devamı

Vergi ve SGK prim tahsilatlarındaki düşüşün önemli bir nedeni de büyümenin ve üretimin yavaşlaması. Daralmaya bağlı ÖTV ve KDV tahsilatları zaten azalıyordu. Son gelen veriler büyümedeki daralmanın belirginleştiğini gösteriyor. İç talebe bağlı gerilemenin yanında, artık ihracatın da gerileme beklentisi, bu yıla ilişkin iç talep ile dış talebin dengeleneceği ve dış talebe bağlı büyüme umutlarını da suya düşürmüş görünüyor. Bölgemizdeki savaş hali, buna bağlı ihracat pazarlarının tıkanmasına ek olarak Avrupa’dan gelen son verilerin ekonomide daralma göstermesi, kıpırdanmaya başlayan Avrupa’ya ihracatın olumsuz etkileneceğinin kanıtı gibi.
Türkiye’nin “sıkıntılara rağmen yüzde 4 civarında büyüme” yönünde oluşan algısı bozulacak görünüyor. Bu algının bozulmasının bir sonucu da Türkiye’ye fon akışını da olumsuz etkilemesi olacak. Bankacılar küresel finans hareketlerinde keskin kırılmalar olmasa bile, bozulan verilere ek olarak düşük büyüme beklentisinin fon akışını olumsuz etkileyeceğini söylüyorlar.
Bence tüm bunlar normal ve rasyonel bir yönetimle götürülebilecek riskler. Yüzde 4 civarında büyüme oranları, mali disiplin ve hata yapmayacak bir ekonomi yönetimiyle sürdürülebilir. Ancak siyasi tablo, özellikle kötü yönetim nedeniyle, sürdürülebilir gözükmekten giderek uzaklaşıyor. Yeni Hükümet, rejim tartışmaları, Haziran’da yapılacak genel seçim, Türkiye’nin dış tercihleri, zaten zor olacağını bildiğimiz bu süreci çok daha kırılgan hale getiriyor.

Yazarın Tüm Yazıları