Her gün teşvik açıklansa da etkisi yok

BAŞBAKAN Davutoğlu göreve geldiğinden bu yana sürekli teşvik ve ekonomi paketi açıklıyor.

Haberin Devamı

Sonuncusu geçen haftaki popülist yanı ağırlıklı bir paketti. İş dünyası son teşvikler için cılız bir destek açıklaması yaptılar, emekliler CHP’nin 2 maaş ikramiye taahhüdünün ardından 100 TL zam haberine pek sevinmediler.
Özetle; hükümet haftada bir paket açıklasa bile, artık etkisi olmuyor. Paketlerin içeriğinden açıklanma şekline, teknik yetersizliğinden genel havanın bozulmasına kadar, başarısızlığın bir çok nedeni var. Ayrıca şimdiye kadar seçim ekonomisi uygulamadığı için piyasaların güvenini kazanan iktidar, son açıklamalarıyla bu algısını da bozmaya başladı. Açıklanan paketlerin ve teşviklerin içeriğinde iyi önlemler var ama yetersiz ve her şeyden önce vizyon eksikliği açıkça seziliyor. Teknik yönü çok zayıflayan bürokrasi, tüm talepleri karıştırınca ortaya zaten karışık bir metin çıkıyor.
Başbakanın her paketi bakanları yanında bizzat açıklaması, gereksiz detaylara girip işin özünü kaydırması, siyasi konuşmalarındaki gibi, “kararlıyız”, “hiç tereddüt etmeyiz” “kimsenin şüphesi olmasın” sözlerini sürekli tekrarlaması metinlerin de etkisini azaltıyor. Belki Ali Babacan aynı şeyleri açıklasa, bundan çok daha etkili olabilirdi...
Ancak teşvik ve açıklanan paketlerin etkili olamayışının asıl nedeni güvensizlik. İşaleminde ve toplumda öyle genel bir güvensizlik havası oluştu ki; radikal partililerin dışındaki herkes bu kötüleşen havayı görüyor ve hissediyor. Siyaseten yaratılan kutuplaşmanın artık bıkkınlık noktasına geldiği gözlenirken, hükümet ekonomik açıdan da ileriye dönük umut veremiyor. Güçlü AKP iktidarı çıktığı takdirde; Başkanlıkta ısrar edilerek huzursuzluğun artırılacağı ekonomide mesnetsiz, maceracı yollara sapılacağı konusunda ciddi kuşku var. Özetle; içerik zayıf ama güvensizlik varken, hükümet ne açıklasa etkili olamaz.

Haberin Devamı


GÜVEN GEREKİYOR…


Mevcut iktidarın 7 Haziran’dan sonra da kalması, yeniden güven oluşturulması açısından sanıldığından daha zor olabilir. Dün Hürriyet’te Cansu Çamlıbel’e konuşan, Kemal Derviş gelinen noktayı çok iyi özetlemiş. Popülizme kaymadan, uluslararası konjonktürün olumlu etkisiyle 2007’ye kadar yüzde 7 büyüme yaşandığını, 2012-14 döneminde yüzde 3’ün zor yakalandığını, yönetimin çelişkileri nedeniyle bu yıl yüzde 2 büyümenin bile çok zor olduğunu söylüyor.
Bunun en önemli nedenini “güvenin çok azalması” olarak özetleyen Derviş, “Yatırım her şeyden önce bir güven meselesidir. Bütün ekonomiyi düzenleyen kurumların herkese eşit mesafede durması güven için çok önemli. Merkez Bankası’nın, BDDK gibi kuruluşların özerkliği çok önemli. Hedefleri belirlemek tabi ki hükümetin, Meclis’in görevi ama hangi araçlarla hedefe ulaşılacağı konusunda ileri piyasa ekonomilerinde politika günlük kararlara karışmaz. Bence Türkiye’deki bugünkü tasarruf ve yatırım eksikliğinin en temel nedeni güven eksikliği” diyor. “Ben olsam 2001 krizini yendikten sonra 2013’de sanayide dönüşümü hızlandıracak, yeni teknolojilerin Türkiye’ye gelmesini sağlayacak daha aktif, tüm oyunculara eşit fırsat tanıyan, bir sanayi eğitim ve teknoloji politikası benimserdim” şeklinde konuşuyor.
Güven verilmeden, ekonomide kurumsallaşma sağlanmadan, ekonomi ve siyasette kayırmacılığı bırakmadan, Batı ile ilişkiler onarılmadan, yeni fırsatlar sunan bölgede mezhepçiliği bırakıp tarafsız ve barış yanlısı politikalara dönülmeden, çağdaş küresel vizyona sahip kadrolar işbaşına getirilmeden, Türkiye’nin ve çocuklarımızın geleceği için güven duyabilir misiniz?

Yazarın Tüm Yazıları