DEİK’te işadamlarını memur yapmak isteyen zihniyet

26 yıllık Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) geçen hafta torba yasaya eklenen bir madde ile tarih oldu.

Haberin Devamı

Kim ne derse desin; kararın ardındaki gerçek “işadamlarını bile kendi memuru görmek isteyen zihniyet” tir.
İktidarın işadamları arasında ayrım yapıp, kendilerine bağlı bir işalemi yaratmak istediğini biliyoruz. İşadamlarının tümüyle biat etmesinin istendiği de açık.
DEİK’in kapatılma yöntemi; yani kimseye bir şey sormadan bir gece yarısı torbaya madde eklenip, birkaç gün içinde resmi gazetede yayımlanmasıyla kadük hale gelmesi, başlı başına bu buyurucu zihniyeti açıkça gösteriyor. Üstüne üstlük akıllı ve planlı bir buyuruculuk da değil; resmi gazetede yayımlanınca otomatik olarak kurum kapatıldı. Kurumsal olarak yurt dışı ve içindeki yürüyen ilişkiler bıçak gibi kesildi, Türkiye’nin uluslararası itibarına zarar verildi. Ankara’da büyükelçiliklerde şaşkınlık var; elçiler ya Türkiye’ye heyet getirmek, ya da buradan ülkelerine heyet götürmek için planlar yapmışlar, randevular almışlar, şimdi ne yapacaklarını bilemiyorlar.
Koca koca işadamları, ilgili oldukları ülke ile Türkiye ilişkilerini geliştirsin, daha fazla yatırım çekelim daha fazla ihracat gerçekleştirelim diye uğraşırlarken, sabah kalkıyorlar gönüllü, ceplerinden para koyup yaptıkları uğraşılarının, bırakın sorulmasını haber bile verilmeden yok olduğunu görüyorlar...
Neymiş; DEİK kendisine sormadan yurt dışıyla ilişkilerde bulunuyormuş. DEİK yetkilileriyle konuşuyoruz; tüm toplantılar ve organizasyonlardan Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın haberi olduğunu, Genel Sekreterin eski müsteşarlık çalışanı olduğunu, sadece birkaç toplantının bu bakanlık değil Dışişleri Bakanlığı’nın isteğiyle yapıldığını söylüyorlar. Zaten otomatik bir ilişki sözkonusu imiş, “Belki bakan bunu bahane ediyor belki de bürokratları bilgi vermiyor” diyorlar.
Bunca yıldır ekonomiyi izlerim; TOBB ile TÜSİAD’ın arasının en bozuk olduğu dönemlerde bile, DEİK’in başına üzerinde uzlaşılan kişi atandı, TOBB’un hakimiyeti gözükse de konseylerin başına getirilenlere hangi kuruluştan diye bakılmadı... Ülke işi olduğu için orada rekabet ikinci plana atıldı. Başbakan imdi düşman olduğu TUSKON’u DEİK’e rakip çıkardı, kurum yine işini yaptı...
Zaten yurt dışında benzer kuruluşlar ya TÜSİAD ya TOBB benzeri kuruluşlar tarafından kurulup yürütülür, çünkü muhatapları da aynı kökenlidir. 42 özel sektör sivil toplum kuruluşunun kurduğu 118 iş konseyine sahip kuruluş, sözde sivil değilmiş de şimdi sivilleşecekmiş. Akıllarla dalga geçen bu zihniyet, acaba bazı ülkelerin resmi dış ticaret temsilcilerini de TOBB ve TÜSİAD gibi sivil kuruluşlar tarafından atandığını, bunun verimi nasıl artırdığını biliyor mu?

Haberin Devamı


EKONOMİK SOSYAL KONSEY’İ HATIRLADINIZ MI?

Haberin Devamı


Bence bahane çok ama zihniyet açık. Bakanlar, bazı kuruluş başkanlarının alıştırdığı gibi, kendilerini havaalanında işadamlarının beklemesini, istedikleri her şeyi yapmalarını bekliyorlar. Şimdi beklenti; yakınların partilerinin niteliğine bakılmaksızın, yüksek maaşlarla Kurum’da işe alınmaları. Sonunda bu tür kuruluşlarının ne olduğu belli; bir kamu çiftliği daha...
Hatırlar mısınız; meşhur referandumda “sos maddeler”den biri Ekonomik ve Sosyal Konsey idi. 5 yılı geçti, 1 yıl içinde çıkması gereken konseyle ilgili yasa çıkmadı. Daha önce en azından yılda 1 toplanan Konsey referandumdan sonra hiç toplanmadı. Sözde işalemi ile “ortak akıl”la ekonominin geleceği çizilecekti.
Anladınız mı şimdi; iktidarın piyasa ekonomisine, işalemine, demokrasiye, ortak akıla bakışını... İşçilere bakışını zaten son yaşanan olaylarda görmüştük...

Yazarın Tüm Yazıları