Kötülük varsa Allah yok mudur?

Dünkü yazımızda dünyadaki kötülüğün sebebini sorgulamıştık.

Haberin Devamı

Bununla birlikte genellikle yapılan bir hata vardır ki, bu da kötülük varsa Allah yoktur şeklindeki yanlış anlayıştır. Bu itirazı şu şekilde özetlemek mümkündür:

Dünya, kötülüklerle doludur. Ancak bu dünyayı her şeye kadir ve sonsuz iyi bir varlığın yarattığı varsayılmaktadır.

Demek ki dünyadaki kötülük de bu varlığın sonucu oluşmuştur o zaman. İyi ve her şeye kadir bir Allah kötülük yaratmayacağından, Allah’ın var olmaması gerekir. 


ALLAH OLMADAN KÖTÜLĞK TANIMLANABİLİR Mİ?
En başta Allah yoksa zaten bir şeyin kötülük olarak tanımlanmasının mümkün olmadığının bilinmesi gerekir.

Çünkü Allah yoksa tüm tanımlamalar insanların anlayış ve kabulleri doğrultusunda şekillenen tanımlardan ibaret kalacaktır.

İnsanüstü bir kural koyucu ve yol göstericinin olmadığı bir ortamda, tanımlamaların insanlar üzerinde bağlayıcı olması söz konusu edilemez.

Zannedilenin aksine, şayet bir şey kötülük olarak tanımlanabiliyorsa ya da başka bir ifade ile objektif bir kötüden söz edilecekse tam da bunun için Allah’ın varlığına ihtiyaç vardır.

Yani bir şeyin kötü olarak tanımlanması ancak Allah varsa mümkündür.

Allah yoksa zaten her şey evrendeki madde yığınından ibarettir.


OBJEKTÄ°F KRÄ°TERÄ°MÄ°Z NEDÄ°R?
Her şeyden önce bir şeye kötü ya da iyi diyebilmek için, objektif birtakım kriterlerimizin olması gerekir. Objektif kriterler ise Allah’ın varlığını zorunlu kılmaktadır.

Bu ise kötülükten hareketle Allah’ın yokluğunun değil aksine varlığının ispatlanacağı bir önermeye dönüşür. Öncüller ile yazılacak olursa şu şekilde gösterilebilir:

1. EÄŸer Allah yoksa objektif ahlak da yoktur.
2. Kötülük vardır. 
3. Bundan dolayı objektif ahlak vardır. (Çünkü bazı şeyler gerçekten kötüdür).
Sonuç: Allah vardır.

İnsan, özgür irade sahibi bir varlıktır. Yaşadığı hayat ve seçimleri doğrudan buna yeterli bir delildir. İnsan ancak Allah varsa özgür iradeli olabilir.

Çünkü ancak özgür irade sahibi bilinçli bir varlık, var ettiğini özgür iradeli var edebilir. Şayet Allah yoksa, bilinç ve irade sahibi olmayan evrenin özgür iradeli varlıklar ortaya çıkarması mümkün değildir.

Demek ki Allah yoksa insan özgür iradeli değildir.

İyilik ve kötülük olarak tanımlanan ne varsa tamamı da evrendeki başıboşluklar sonucu ortaya çıkan şeylerdir. Dolayısıyla Allah yoksa kimse eylemlerinden sorumlu değildir. Allah yoksa, uyulması gereken mutlak bir ahlak yasası da yoktur.

De ki: ‘Ey insanlar, şüphesiz size Rabbinizden hak gelmiştir. Kim hidayet bulursa, o ancak kendi nefsi için hidayet bulmuştur. Kim saparsa, o da kendi aleyhine sapmıştır. Ben sizin üzerinizde bir vekil değilim.’ (Yunus suresi 108)

İnsanların yaptığı bazı kötülükler insanın kanını donduracak türden olabiliyor. Ancak özgür iradenin ve imtihan dünyasının kaçınılmaz bir sonucu olarak her türlü kötülüğün yapılabiliyor olması gerekmektedir.

Örneğin bir insan istese de bir kadına tecavüz edemiyor olsa, 6 yaşına gelene kadar hiçbir çocuk ölmüyor ya da öldürülemiyor olsa, belirli yaşın üzerindekilere kötü şeyler yapılamaması ve bu türden bazı kısıtlamalar söz konusu olsa, şu andaki mevcut durumdan daha normal ve anlaşılabilir bir sistem olmayacaktı.

Haksız yere zulme uğrayan insanların bu zulme uğramakta bir günahları olmasa da Allah bu gibi durumlarda hiç bilmediğimiz bir sistemini devreye sokuyor ve o kullarının gerçekte acı çekmelerine engel oluyor olabilir.

Belki de sırf bu dünyada zulme uğradıkları için günahlarını affederek ahirette bu kullarını mükâfatlandıracaktır. Doğrusunu Allah bilir.m İşte o zaman sadece şu kısa dünya hayatını göz önünde bulundurarak yorum ve değerlendirmelerde bulunmakta ne kadar hatalı olduğumuz anlaşılır.

Bazen rüyamızda çok dehşet verici bir kâbus görür ama uyandıktan ve biraz süre geçtikten sonra gördüğümüz kâbusun etkisinden çıkar ve normal hayatımıza devam ederiz.

Bu dünyada çekilen acılar da biz öldükten ve ahirette tekrar diriltildikten sonra önemsizleÅŸecek ve Allah’ın rızası ile cennet nimetlerine kavuÅŸmuÅŸsak ÅŸayet önemini yitirecektir. Â

Şu kısacık dünya hayatı ile sonsuz ahireti kıyasladığımızda, bu dünyada zulmetmenin mi haksız yere zulme maruz kalmanın mı, haksızlık etmenin mi yoksa haksızlığa uğramanın mı daha hayırlı olduğunu anlamak zor değildir.

Allah yoksa, bir şeyi kötülük olarak tanımlamanın mümkün olmadığını ifade etmiştik.

Demek ki küçük bir çocuğun ölmesi, öldürülmesi ya da bir kadına tecavüz edilmesinin kötü bir eylem olabilmesi için Allah’ın varlığına ihtiyaç vardır. Bir ceylan yavrusu başka bir hayvan tarafından öldürülüp yenildiğinde hiçbir ateist bunu kötü bir eylem olarak algılamaz, aksine bu durumu doğanın sisteminin bir gereği olarak görür.

Allah yoksa küçük bir çocuğun küçük bir ceylandan farkı yoktur.

O da tıpkı ceylan gibi doğanın başıboşluğu içinde sistemin bir gereği olarak ölmüş ya da öldürülmüştür.

Allah, en güzel şekilde yaratan ve en hayırlı şekilde var edendir.

Bu yüzden Allah’ın sistemi, olabileceklerin en mükemmelidir.

Allah adildir ve hesap günü yarattıkları arasında adalet ile hükmedecektir.

Galip gelecek olanlar ise Allah’ın ayetlerini dikkate alarak hayra ve barışa yönelik eylemler sergileyen, zorluklara karşı sabreden, Allah’a güvenip dayanan ve Allah yolunda en güzel şekilde mücadele eden kullar olacaktır.

(Yemin olsun) Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirene. Ardından da ona bozukluğunu ve takvasını ilham edene ki, benliği temizleyip arındıran, gerçekten kurtulmuştur. Onu kirletip örtense kayba uğramıştır. (Şems suresi 7-10)


KENDİ DÖNEMİNDE DÜNYANIN EN BÜYÜK GÖZLEMEVİNİ KURAN BİLİM İNSANI: NASİRUDDİN TUSİ
Astronom, matematikçi ve fizikçi olan Tusi (1201-1274), kendi döneminde dünyanın en büyük gözlemevi olan Meraga Rasathanesi’ni kurmuştur.

Tusi burada yaptığı gözlemlerle kendi zamanının en iyi gezegen hareket çizelgeleri ve yıldız haritalarını oluşturmuş, Kepler’e kadar Güneş Sistemi’ni en iyi tarif eden modelin sahibidir.

Samanyolu’nun yıldızlardan oluştuğunu keşfetmiştir.

Dünya’nın durması gerektiği yönündeki Batlamyus’un argümanlarını eleştirmiştir.

Tusi’nin Batlamyus eleştirisi daha sonra Kopernik tarafından aynen kullanılmıştır.

Tusi, kütlenin korunumu kanununu Lavoisier’den beş asır önce keşfetmiştir.

Ay’da 60 km çapında bir kraterle, 10269 numaralı cüce gezegen ismini Tusi’den almaktadır.

Yazarın Tüm Yazıları