Daima barışı esas almayı öğütleyen din: İslam

“Ey iman sahipleri! Hepiniz toptan barış içine girin. Şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o, sizin için apaçık bir düşmandır.” (Bakara suresi 208)

Haberin Devamı

*

 

İslam kelimesi, selam kökünden gelmekte, bu kelime de barış ve esenlik gibi anlamlar içermektedir.

 

- Yani İslam dini tam anlamıyla barış dinidir.

 

- Daima barışın esas alınmasını söyleyen ve barışta hayır olduğunu vurgulayan bir dindir.

 

Pek çok ayette, hayra ve barışa yönelik işler yapılması emredilmekte ve “Barış hep hayırdır. Nefisler, cimrilik ve doymazlığa hazır hale getirilmiştir. Güzel davranır, sakınıp korunursanız Allah, yapmakta olduklarınızdan haberdar olacaktır.” (Nisa suresi 128) buyrularak, barışı esas almanın kişi için hayırlı olacağı ifade edilmektedir.

 

*

 

Haberin Devamı

Arada husumet olan bir kişi ya da topluluk barışa eğilim gösterirse buna yanaşılması tavsiye edilmekte, “Bir kötülüğün cezası, tıpkısı bir kötülüktür. Fakat affedip barışmayı esas alanın ücretini bizzat Allah verir. O, zalimleri hiç sevmez.” (Şura suresi 40) ayetiyle de, kendisine yapılan bir kötülüğe karşılık vermeyip affeden ve barışı esas alan kişilerin de Allah tarafından ayrıca ödüllendirilecekleri müjdelenmektedir.

 

*

 

Yine bununla birlikte, “Güzellikle çirkinlik/iyilikle kötülük bir olmaz! Kötülüğü, en güzel tavırla sav! O zaman görürsün ki, seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sımsıcak bir dost gibi oluvermiştir.” (Fussilet suresi 34) ayetiyle de, düşmanlıklara sevgi ve barış ile yanaşmanın kişiler üzerindeki olumlu etkisine dikkat çekilmektedir.

 

- Kısacası barış her zaman ve herkes için hem bu dünyada hem de ahirette bir yüz aydınlığı, bir hayırdır.

 

 

 

Haberin Devamı

2050’DEN SONRA HIRİSTİYAN’DAN ÇOK MÜSLÜMAN OLACAK

 

 

Tüm dünyada Müslüman nüfusunun çoğalması ile övünüyoruz.

 

Dünya genelinde birçok konu üzerinde en ciddi araştırmaları yapan ünlü PEW araştırma şirketinin verilerine göre, 2050 yılında Müslümanların

 

Hıristiyanlarla aynı sayıya ulaşacağı ve sonrasında geçeceğine dikkat çekiliyor.

 

- Özellikle Vatikan da bunun farkında ve Hıristiyan nüfusun artması için kıyasıya bir mücadele veriyor.

 

*

 

Aslında sayısal çoğunluk zannedildiği kadar önemli değil.

 

- Bir düşünsenize, samimi, kaliteli, iyi eğitimli, her anlamda donanımlı ve Kuran’a uygun yaşayan Müslüman sayısını arttırmadıkça, sayısal çokluk ne kadar önemli olabilir?

 

Haberin Devamı

Bugün ahlaklı insana örnek olarak bir Müslüman değil de bir Japon gösteriliyorsa, herkesin Müslümanlığı’nı sorgulaması gerekir.

 

- Bugün İslam denilince akıllara barış, huzur, güven, güzel ahlâk ve adalet gelmiyorsa, sayısal çoğunluğumuz ile övünmemiz gereksizdir.

 

*

 

Aliya İzzetbegoviç’in bu konudaki yaklaşımı durumu güzel özetliyor:

 

“Müslümanların hızla artan büyük nüfusuyla övünmemiz, bana şişmanlığıyla övünen ve aldığı yeni kilolardan haz duyan bir adamı hatırlatıyor. Ruhumuza, aklımıza ve başarılarımıza vurgu yapmaya ne zaman başlayacağız? Küçük ve kırılgan bir insanda bile insanlığa katkıda bulunabilecek büyük bir ruh bulunabilir. Gücümüz, bilimimiz, edebiyatımız nerede? Nerede buluşlarımız, küllî iyiliğe katkılarımız?”

 

Haberin Devamı

HER DAİM BİZİM İÇİN AÇIK TUTULAN KAPI: TÖVBE

 

“Ey inananlar, Allah’a topluca tövbe edin ki kurtuluşa erebilesiniz!” (Nur suresi 31)

 

*

 

Yapılan hatalar sonucu Allah’tan af dilemek mümkün olduğu gibi, girilen günah ve haramlar sonucu bir daha bu suçlara bulaşmamak üzere tövbe etmek de mümkündür.

 

Kuran ayetlerinde çirkin işlerden uzak durulması, bilgisizlikle işlenen çirkinlik ve kötülükler halinde tövbe ederek bu halin düzeltilmesi emredilir:

 

- “İçinizden her kim bilgisizlikle bir kötülük işler de ardından tövbe edip halini düzeltirse, hiç kuşkusuz, Allah çok affedici, çok merhametlidir.” (En’am suresi 54)

 

*

 

Nefsine yenik düşerek hatalarında ısrar eden kul için, tövbe kapısı ölünceye kadar açıktır.

 

Haberin Devamı

- Allah dilerse kulun tövbesini kabul eder.

 

- Çünkü Allah, Tevvâb isminin kuşatıcılığı altında tövbeleri çokça kabul edendir.

 

Ancak kul, Allah’ın kabul edeceği tövbenin, yapılan hatada ısrar edilmeden yapılan tövbe olacağını bilmelidir:

 

- “Allah’ın, kabulünü üstlendiği tövbe, bilgisizlikle kötülük işleyip de çok geçmeden tövbe edenler içindir. Allah, işte böylelerinin tövbesini kabul eder. Allah en iyi şekilde bilendir (âlîmdir), bilgeliğin kaynağıdır (hakîmdir)” (Nisa suresi 17).

 

*

 

Tövbe etme, yapılan günahlardan uzak durmak adına Allah’a söz vermektir.

 

- Kul hatalarından uzak durmak için ettiği tövbenin Rabbi tarafından kabul edileceğini ummalı ama, “Nasıl olsa Allah’a tövbe ederim ve O da tövbemi kabul eder” diyerek bile bile günaha girmemelidir.

 

Yine hayatı boyunca hatalarında ısrar eden ya da inkâra saplanmış bir şekilde yaşayan birinin de ölüm anındaki tövbesinin kabul olunmayacağı bilinmelidir:

 

- “Yoksa kötülükleri yapıp yapıp da her birine ölüm geldiğinde, “İşte şimdi tövbe ettim” diyenler için tövbe yoktur. İnkâra batmış olarak ölenlere de tövbe yoktur. Böylelerine biz korkunç bir azap hazırladık.” (Nisa suresi 18)

 

ALLAH’IN İSİMLERİ

 

Afüvv

 

Affeden. Hataları ve günahları bağışlayan. 

 

Cebbâr

 

TARİHTEKİ İLK PEDİATRİ KİTABININ YAZARI: EL RAZİ (865-925)

 

Müslüman simyacı, kimyacı ve hekim Muhammed İbn Zekeriya El Razi ya da Batı’da bilinen ismi ile Rhazes, göz hastalıkları ve cerrahisi ile ilgilenen bir tıp bilim dalı olan oftalmolojinin öncülerindendir ve tarihteki ilk pediatri kitabını yazmıştır.

 

- Tıbbi alkol ve sülfürik asidi üretmiş ve bunları tıpta kullanmış ilk kişidir. (Alkol İngilizce ‘Alcohol’ kelimesi, Arapça Al-Kuhl kelimesinden Batı dillerine geçmiştir.)

 

- Çiçek hastalığının, kızamıktan farklı bir hastalık olduğunu ortaya koymuş, iki hastalığın da tanı yollarını belirlemiştir.

 

- Halen kullanımda olan çeşitli kimya gereçleri geliştirmiş, kimyayı tıbbın hizmetine sunmuştur.

 

- Ünlü eseri El-Mansuri uzun süre Batı üniversitelerinde ders kitabı olarak okutulmuştur.

 

- Tedavi edilebilir ve tedavi edilemez hastalıklar ayrımını ilk yapan hekimdir.

 

- Şarlatan hekimlere savaş açması, hekimlerin uzmanlık alanı dışındaki hastalıkları tedavi etmeye çalışmamasına yaptığı vurgulardan dolayı tıp etiğinin de öncüleri arasında gösterilir.

Yazarın Tüm Yazıları