Senna’nın sevdiği gibi yağmurlu bi havada

Formula 1’in, bi takım arabaların, bi takım pistlerde deli deli dönmesi olmadığını Ayrton Senna’dan öğrenmiştim ben.

Haberin Devamı

Ayrton Senna’yı seyrederek.

Bir kuşakla birlikte, ben de onun sayesinde sevmiştim. Bana sorarsanız gelmiş geçmiş en büyük Formula1 pilotudur. Hala. Hep.

Üç kere dünya şampiyonu olmuştu, katıldığı her iki yarıştan birinde podyuma çıkmıştı, çok hızlı, çok hırslı, çok başarılıydı. Alçakgönüllüydü. Ülkesi Brezilya’da çocuklarının eğitimi ve spor yapması için çok çabalıyordu.
1994 yılında, San Marino Grand Prix’sinde, gözümüzün önünde öldü. Ardından São Paulo sokaklarında 500 bin kişi yürüdü. Tabutun üstünde kaskı vardı. Hiç silinmedi hafızamdan. Gözümün önünden hiç gitmedi. Yarış da kaza da cenaze de.

2014 Ekim’inde geçirdiği kazada ağır yaralanan Fransız pilot Jules Bianchi’yi geçen ay kaybettik. Yirmi beş yaşında. Yolun başında.

Şimdi de Justin Wilson. Duvara çarpan başka bi araçtan fırlayan parçanın kokpite girmesiyle komaya giren İngiliz pilot. O da gitmiş.

Ölümün vakitlisi olmuyor elbet. Hep erken. Ama sporcunun ölümü hepten vakitsiz. Çünkü sporcunun ölümü hep genç ölüm.

Hele sporcunun spor yaparken ölümü. Sahnede ölen oyuncu gibi. Ama onda bi ustalık fikri var, bi yaşlılık fikri, bi tamamlanmışlık fikri var. Sporcu ölümü öyle olmuyor.

Şimdi bu gece, Senna’nın sevdiği gibi yağmurlu bi havada, şuramda böyle mıh gibi duran bi hikâye var, onu anlatır, genç yaşta kaybettiğimiz bütün sporcuları anar giderim.

Beş yaşında buz patenine başlayan, 1981 yılında on dört yaşındayken, on yaşındaki Ekaterina Gordeeva ile çiftler dalında çalışmaya başlayan Sergei Grinkov’un hikâyesini.

Ekaterina Gordeeva-Sergei Grinkov çifti birlikte büyürken; iki Olimpiyat, dört Dünya, üç Avrupa Şampiyonluğu kazanmışlardı. Tamam, buz pateninde çiftler kategorisi çiftlerin uyumu üzerine kurulmuştur fakat onlardaki büyülü bir şeydi. Uyumdan filan ötede bi şey. Bir çift gibi değil, tek bir ruhmuş gibi kaymalarını aşktan başka bir şeyle açıklamak mümkün değildi.

1991 yılında evlendiler. Sergei Grinkov, 1995 yılında, buz üstündeyken birden yere yığıldı. Kalp krizi. Kurtarılamadı.

Ekaterina Gordeeva, yirmi sekiz yaşında kaybettiği kocasının ardından “Sergei’m: Bir Aşk Hikâyesi” adlı bir kitap yazdı. Yüreği kaldıranlar açtı okudu. Ben okumadım.

Ölümün vakitlisi olmuyor elbet. Hep erken. Ama sporcunun ölümü hepten vakitsiz. Çünkü sporcunun ölümü hep genç ölüm.

Yazarın Tüm Yazıları