Fidel ve Diego

Bunca şahane film, bunca dev yönetmen, bunca büyük oyuncu arasında, benim şu hayatta en sevdiğim film Kızarmış Yeşil Domatesler’dir.

Haberin Devamı

Kızartılmış Yeşil Domatesler olarak mı çevrilmeliydi acaba tam emin değilim. Çünkü “yeşil domates kızartması” söz konusu olan. Güneşte kendi kendilerine kızarmıyorlar yani, yemek için kızartılıyorlar. Yeşil Domates Kızartması da olabilir bakın. Uzattım tamam.

               

Muazzam bir dostluk hikâyesidir. Idgie ve Ruth adlı iki genç kadının 1920’lerde yaşadıkları eşsiz dostluğu anlatır.

 

Birbirlerini zenginleştiren, birbirlerinin hayatlarını değiştiren ve hatta kurtaran bir arkadaşlık. Tamamen zıt karakterlerdeki iki kadının birbirlerini sadece severek kurdukları bir dünya. Başka sevgilere ilham veren, sevdikçe daha çok sevmeyi, paylaştıkça daha çok paylaşmayı öğrendikleri bir dostluk. Çok güzel filmdir.

 

Haberin Devamı

          Castro ve Maradona’nın dostluğu gibi

 

Yolları ilk kez, Maradona’nın aklımızı fikrimizi aldığı, gönlümüzden asla inmeyeceği o tahta oturduğu 1986 Dünya Kupası’ndan sonra kesişir. Maradona, Arjantin’den atlar Küba’ya gider. Sanıyorum kalbinde Che’yi de götürür. Castro’yla tanışırlar. Maradona, kalbinde taşıdığı dostunun dostundan çok etkilenir. 

Fidel ve Diego

Daha sonraki yıllarda sık sık bir araya gelirler. Maradona ona forma hediye eder, Castro ona üniforma. Ama dostluklarının en kuvvetli virajını Maradona’nın yaşadığı karanlık, sıkıntılı, dumanlı günlerde dönerler. Maradona’nın uyuşturucuyla savaşmaya çalıştığı uzun, zor, acılı günlerde. Dostlukların sınandığı en kuvvetli eşikler zor zamanlar zaten. Benim de Ayça’m var mesela, dostluğumuzu hep zor günlerin eşiklerinde sınadık. 

Fidel ve Diego

DOSTLUĞUN ZAFERİ

 

Haberin Devamı

O günlerde Castro, Maradona’nın uyuşturucuyla savaşına omuz verir, dostuna kol kanat gerer, dünyanın en önemli doktorlarını yetiştiren ülkesinde dostunu tedaviye başlatır. Maradona, Küba’daki La Pedrera kliniğine yatar. Bu başlangıç, Maradona’nın uzun sürecek ama zaferle çıkacağı uyuşturucu mücadelesinin ilk büyük adımı olur.

 

İki kadının dostluk hikâyesinin, Idgie’nin, Ruth’u sürekli döven, ırkçı, berbat, pislik kocasının evinden kurtarmaya geldiğinde başlaması gibi, onların dostluk hikâyesi de işte böyle, Castro’nun Maradona’yı uyuşturucu illetinden kurtarma çabasıyla başlar. Zaferle biter. Dostluğun zaferidir. Sonsuza kadar da sürecektir.

           

Haberin Devamı

O muazzam cümledeki gibi: Zafere kadar daima. 

Yazarın Tüm Yazıları