Mersin'de AMATEM

İnsan bu binanın içinde gezerken hepsini bir arada görünce daha çok dua ediyor... Allah kimseyi bu maddelerle tanıştırmasın, yaşatmasın…Çok güzel bir merkez yapmışlar. Mis gibi! Sosyal alanları kocaman... İçerisinde yok yok! Spordan, sanat atölyelerine kadar içerisinde bir sürü yapılacak şey var.

Haberin Devamı

 Mersinde AMATEMFotoğraf: Mustafa ERCAN (DHA)

 

Mersin’de AMATEM…

 

Bu haftaki röportaj konuğum Psikiyatrist Oğuzhan Doğan… Konumuz Madde bağımlılığı… Mekânımız da Mersin’in Yenişehir İlçesi’nde yeni açılan Alkol ve Madde Bağımlılığı Merkezi (AMATEM)

 

İnsan bu binanın içinde gezerken hepsini bir arada görünce daha çok dua ediyor... Allah kimseyi bu maddelerle tanıştırmasın, yaşatmasın…

 

Çok güzel bir merkez yapmışlar. Mis gibi! Sosyal alanları kocaman... İçerisinde yok yok! Spordan, sanat atölyelerine kadar içerisinde bir sürü yapılacak şey var.

 

Haberin Devamı

Evet, bu gibi yerlere çok ihtiyaç var ama asıl önemli olan bu merkezlere ihtiyaç bırakmadan sosyal hayatta daha temkinli, dikkatli, duyarı olmak… Çocuklarınızı, eşinizi, dostunuzu, komşunuzu koruyun kollayın… Bana değmeyen yılan bin yaşasın denmez… Önce ona, sonra şuna derken olan olur… Sahip çıkarak, farkında olarak, kimseyi dışlamadan güzellikleri göstererek kim bilir belki de bu illetten herkesi kurtarabiliriz…

 

Böyle bir yerde olmanın size verdiği his nasıl bir şey?

Her şeyden önemlisi hastaların insanı bir ortamda bulunması çok önemli… Hastalar genelde fiziksel şartları, sosyal şartları kötü yerlerde bu hizmeti alıyorlar. Buradaki hizmet gördüğünüz gibi çok konforlu, belki de otel konforu diyebilirsiniz… Bu da herkesin motivasyonunun yükselmesine sebep.

Yeniden doğuş yeri olarak adlandırılabilir mi?

Yeniden doğuş çok iddialı bir kavram olabilir ama bana göre buna yakın bir şey. Eski yaşamın farklılaşması, yenilenme yeri… Eski alışkanlıkların kırılması, yaşamı yapılandırma, geleceği yapılandırma yeri.

Düşünün iki hastanız var. Tedaviler bitmiş aradan 2 yıl geçmiş. Yolda karşılaşıyorsunuz. Biri yeniden başa dönmüş. Diğeri sıfırlanmış, yeni hayat kurmuş… Ne hissettirir size?

Haberin Devamı

Tıbbı bir konu bu… Bağımlılık hayat boyu duran bir hastalık. Hayat boyu gidişler gelişler olacak. Bir sene boyunca ilgilendiğimiz, her şeyden arındırdığımız bir hastanın bir yıl sonra yeniden maddeye başlaması bizim için çok şaşırtıcı ya da umut kırıcı olmaz. Biz tekrar deneyeceğiz, tekrar deneyeceğiz. Hedefimiz bu. Grip nasıl her sene yeniliyor, şeker hastalarının şekeri yükseliyor. Bağımlılık da işte böyle... 2 sene 3 sene arınmış bir hasta tabii ki umut verir bize.

Peki başarısız olarak nitelendirilen bir kimse var mı?

Madde bağımlılığı çok karmaşık etiyolojik bir olay, yani sadece bir kişinin başarısızlığı olarak değerlendirmek zor... Siz hekimliği çok iyi yapmış olabilirsiniz, hasta buradan çok iyi ayrılmış olabilir. Ama sosyal şartları yetersiz, iş sahibi olmayan, yaşam koşulları kendisine güvenli duvar örmeyen bir hasta tekrar maddeye başlayabilir.

Haberin Devamı

Bu madde bağımlılığının da sanıyorum ortası yok. Ya maddi olarak en dipte ya da maddi olarak en üst seviyede bir durum?

Tabii. Yaşamdaki zorluklar madde kullanımını arttırıyor, yeni haz arayışı da madde kullanımını arttırıyor. Genelde bu ikinci örneklendirmenizde Kokain maddesiyle karşılaşırız. Pahalıdır ve çok çabuk tüketilir, çokça tüketilir. Daha alt gelir seviyesinde de eroin kullanımı yaygın.

Şuanda bakınca sigara en masum bağımlılık gibi görünüyor ama sigara da en kötü madde bağımlılığı arasında değil mi?

Sigara bütün toplumu etkileyen, ciddi hastalıklar oluşturan bir şey. Kısa etkili maddeler kısa sürede kişinin yaşamını zorlaştırıyor mesela eroin, bir iki yıl içerisinde kişide ailesel ve maddi anlamda kalıcı hasarlar yaratabiliyor. Fakat sigara daha fazla bir popülasyonu etkiliyor. Sigaraya bağlı kronik Akciğer hastalığı, harcanan para, kalp krizi, hasta sayısı, kanserler… Değerlendirdiğimizde belki diğer madde bağımlılığı yapan maddeler daha küçük marjinal grubu oluşturabilir. Sigaranın etki alanı büyük, grip hastalığı gibi düşünün.

Haberin Devamı

Mersinde AMATEM

Bir maddenin etkisi ne kadar sürüyor?

6 saat kadar.

Nasıl bir süreç peki?

Bu biraz subjektif bir şey, kişiden kişiye göre değişebiliyor. Aşırı iyilik, farklılık, güven, ağrıların acıların kesilmesi gibi, rahatlık hali.

Bu her dozda değildir ama değil mi?

Aynen öyle! Asıl ayrıntı bu… Az önce saydıklarım birkaç dozda olur ondan sonra o etki kaybolur. Sonrasında krizi geçirmek için madde almaya başlarlar. Vücut alışır, artık o maddeye tepki vermez. Kas krampları, krizler… Zor bir süreç olduğu için kişi tekrar madde alır, kendini iyileştirdiğini düşünür.

Kişi geldi, ilk olarak hangi odaya alınıyor?

Kişinin nasıl olduğuna, maddeyi nasıl kullandığına bakıyoruz. Eski yoksunlukları nasıl geçmiş, yaşamı tehdit eden boyutları var mı? Buna göre bir projeksiyon yapıyoruz. Eğer süreci zor geçirecekse onu arındırma odasında tutarız. Ama yok ayakta normal bir şekilde atlatabilecekse tek kişilik odalara alırız.

Haberin Devamı

Kaç yataklı merkez?

Birbirlerini etkiliyorlar mı peki? Mesela biri o an krize girdi, o duygu hali diğerlerini nasıl etkiliyor. Olumsuz ya da olumlu mu?

Hastalardan aldığım geri bildirimde olumlu etkileşim oluyor. Bu zor bir durum ve zor durumu gözlemleyip, üzülüyorlar kendilerine ders çıkarıyorlar.

Yaş grupları ne? Mesela merkezi gezerken yaşı epeyce fazla olan birini gördüm?

Alkol bağımlısı o. Alkol genelde 40-60 yaş arası, madde bağımlıları da 15-25 yaş arası. 25 yaş üstü çok nadir.

Geldiklerinde 3 hafta bu merkezde kalabiliyorlar. Peki gelip birkaç gün sonra yarıda bırakmak isteyen oluyor mu?

Nasıl ikna etmeye çalışıyorsunuz?

Tabii öncelikle çıkma sebebini anlamaya çalışıyoruz. Hastalığın verdiği etki mi, ilaçlarla takviye yaparsak bunu düzeltebilir miyiz, yoksa sosyal bir sorun mu var yoksa fiziksel bir sorun mu var diye anlamaya çalışıyoruz. Bizim hedefimiz daha uzun süre burada tutmak. Bu süreç zor, ağrılı, krizli ve hastanın ikilemde kaldığı bir süreç... Bıraksam mı devam etsem mi gibi… Biz de bırakması için motive edici teknikler kullanırız.

Zorla da tutulur mu?

Hayır, kendi rızasında olması en önemli şey... O zaman deriz ki “Başka zamanda yardım alacak, şuanda çok uygun değil”

O halde kişilerin kendi talebiyle bu merkeze gelmesi en önemli ayrıntı mı? Yani kişinin ailesi getirdiğinde o kadar da önem arz etmiyor mu?

Bağımlılıkta herkes şunu bekliyor “Yatsın, tedavi olsun ve bir daha da kullanmasın.”

Bu 3 haftalık süreç içerisinde mi?

Evet. Bütün dünyada bu süreç içerisinde “Zararı azaltma” diye bir şey var. İnsanlar bir zaman sonra tekrar başlayabiliyor. Daha gerçekçi olalım deniliyor. O zaman ne yapalım? Kişinin madde kullanmadığı süreyi ne kadar arttırırsak o kadar iyi. Yani maddeyi hayatı boyunca hiç almayacak gibi daha gerçekleşmesi güç amaç yerine daha gerçekleştirilebilir bir amaca yönelmeli. Kişinin 10 yıllık bir süreçte 5 yılı maddeden uzak olması çok çok iyi bir şey. Hem maddi hem fiziksel olarak çok önemli bir katkı... Buraya gelen ailelere de bu mesajı veriyoruz. “Merak etmeyin bu bir hastalık, tedavi edeceğiz ama şunu da iyi bilin tekrar maddeye dönmesi bir başarısızlık değil. Tekrar madde kullanması her şeyin sonu demek değil. Telaş etmeyin, umutsuzluğa kapılmayın. Tekrar bize getirin.”

Yani ailenin de çok önemli görevi var değil mi?

Aynen! Çok iş düşüyor aileye.

Peki kaç defa buraya gelme şansı var?

Kısıtlama yok, birçok kez gelebilir.

Kişinin hayata dair hedefi amacı varsa bırakması daha mı kolay oluyor?

Evet. Sohbetin başında da konuştuğumuz gibi sosyal yaşamı, ortamı… Gelecekle ilgili planları olan birisi “Kullansam ne olacak kullanmasam ne olacak” diye bir olgunlaşması gerekiyor.

Burada sadece tıbbı tedavi mi var?

Hayır, iki türlü eğitim var. Hem tıbbı hem de psiko eğitim sürecimiz var. Bağımlılık süresini hastayla tartışıyoruz.

Samba eğitimi mi?

Aynen…

Yalnız bu samba bildiğimiz dans olan samba değilmiş?

Evet evet… İstanbul Üniversitesinden Prof. Dr. Kültegin Ögel hocamızın bağımlılık konusundaki geliştirdiği bir sistem. Bilgilendirici, eğitsel ve oyunsal yönü olan farklı oturumlarla gerçekleştirilen psiko eğitim sistemi.

Grup şeklinde mi? Drama vs vs…

Aynen grup şeklinde…

Herkes kendi hikâyesini mi anlatıyor?

Farklı oturumlar var. Önce bağımlılık konusunda temel bilgiler, maddelerin etkilerini konuşuyoruz. Çoğu hastamız kullandığı maddenin içinde ne olduğunu bilmiyor, fiziksel etkilerini bilmiyor. Sigara ile Akciğerin ilişkisi olduğunu bilmeyen lise talebeleri var. O nedenle önce bilgilendirme yapıyoruz, ondan sonra kişisel öykülere geliyor. Ne zamandır kullanıyor, hangi durumlarda kullanıyorlar gibi dramaya doğru gidiyor. Riskli durumlar nelerdir, ileriye yönelik neler yapılır böyle aşama aşama eğitim bilgilendirmeden değişime yönelik devam süreç.

Peki kriz anları bekleniliyor mu yoksa saatleri mi takip ediliyor?

Hastalara zaten kriz önleyici ya da yatıştırıcı ilaçlar verdiğimiz için ağır krizleri genelde görmüyoruz yani hastalar genellikle tedavi süresince öyle çok ağır eksitasyonlar göstermiyorlar.

Şuana kadar kaç hasta geldi?

Yaklaşık 300 hasta yatarak tedavi oldu, 2400 hastada ayakta tedavi oldu.

Son olarak eklemek istedikleriniz neler?

Madde bağımlılığı tıbbı bir hastalıktır, kişinin iradesiyle, kişinin kendi çabasıyla yenebileceği bir durum değil. En basiti, şekerinizi insülin olmadan düşüremezsiniz o nedenle madde bağımlılığı da bir fikir ortamında bir tıbbi ortamda düzelebilecek bir şey. Madde bağımlılara dışlayıcı, suçlayıcı davranılmamalı. Bizim burada en fazla gördüğümüz şey madde bağımlıları değer verildiği zaman, güven duyulduğu zaman, kendileriyle ilgilenildiklerini hissettikleri zaman değişime dönüşüme açıklar. Fakat sürekli toplumda da ailesinde de eleştirilip, dışlanıldığı, madde kullanan kişi olarak görüldüğü zaman bu değişim için kendilerinde güç göremiyorlar. Ama biraz iyi bir terapi, onlara güven vermek, inandığınızı belirtmek bile değişimin başlangıcı olabilir. Bu 20 günlük değil hayat boyu aklında kalabilecek bir süreç. Madde bağımlılığının hastalık olduğunu, hayat boyu tekrarlayabileceğini herkes bilmeli, tekrarlandığında umutsuzluğa kapılmamalı. İşverenler iş, sosyal çevredeki insanlar değer vererek onları dışlamadan yaşamlarına yardımcı olarak hayatlarına yardımcı olmalılar.

Yazarın Tüm Yazıları