Süreyya Berfe’nin şiiri

BU yıl İzmir Kitap Fuarı’nın Onur Konuğu, iyi şair Süreyya Berfe idi.

Haberin Devamı

Enver Ercan’ın onun hakkında hazırladığı kitabın adı, “Gün Ola”dan “Seferis”e.
Kitabın başında şairin özgeçmişi, bu yazıyı Altay Ömer Erdoğan-Duygu Kankaytsın’ın söyleşisi izliyor.
Süreyya Berfe şöyle diyor: “Hem hayatın hem de şiirin acemisiyiz.”
Söyleşi, Berfe’nin şu cümlesi ile bitiyor: “Bir şair, bir fuarı onurlandırıyorsa, ne mutlu ona ve fuara.”
Ahmet Çınar’ın “Bulutlar geçiyor, martılar uçuyor, foklar söylüyor, o yazıyor” başlıklı yazısı, Süreyya Berfe’yi, şair kişiliğini, şiirlerini tanıtıcı bir yazı.
İlk bölümünde kitaplarına girmeyen, 1965-1980 arasındaki şiirler yer alıyor.
Şiirlerinden Seçmeler bölümünden sonra gelen:
Şiir Yazmasam Mazbut Kalamam / Gonca Özmen.
“İnsan Yalnız Olduğunu Sanıyor” / Mehmet Kâzım.
“Keşke bütün ödüller, 2015 Büyük Ödülü Altında Birleşse”
söyleşilerini muhakkak okuyun. Daha sonra gelen yazılarda ise 22 şair ve yazarın farklı zaman ve yerlerde Berfe’nin şiiri üzerine yazdıkları yazılar bir araya getirilmiş. Kitabı daha da önemli kılan bir bölüm bu. Çünkü Berfe ve şiiri üzerine birçok nitelikli ve kaynak yazıyı bir arada buluyorsunuz.
Berfe’nin şiiri geniş açılı bir şiirdir, bazen bir zamana iliştirirsiniz, bazen bütün zamanların şiiri olarak okursunuz. Şairin yaşadığı mekânı yazması zor iştir, çünkü güncelliğin, sığlığın tuzağına düşebilir. Berfe, bu tehlikelerin üstesinden gelir. Bütün bir dünyayı kuşatır.
Şiirle düşünme hissetme kavramları arasında nasıl bir bağlantı kurulabilir. İkisinin de hakkını vererek. Her şiir kitabı hem bağımsızdır hem de bir bütünün parçası. Kalabalığın şiiri değildir onunki, köşesine çekilmiş ama oradan dünya halini tarassut eden bir çekiliş. Böyle ödüllerin, böyle kitapların yararını hepimiz savunmalıyız. Çünkü iyi şairleri yeniden anımsıyoruz, yeniden değerlendiriyoruz, kuşaklar arasındaki iyi şiir zincirini daha yakından görüyoruz. Dilerim yeni kitaplarda, yeni ödüllerde buluşuruz.
Yazımı çok sevdiğim bir şiiriyle noktalıyorum:

Haberin Devamı


Hayat ile Şiir


Nedir bildiğin
bildiğin nedir?
Hayat ile şiir arasındaki bakır teli...
Gördün mü bakır teli?
Çıldır’da oturuyorduk.
Seferberlikte dağıldık.
Ben, Karaköse’ye 16 yaşımda gelin gittim.
4 yaşımdayken, babam Kâmil, Ardahan çayında atlarıyla boğuldu.
Kapıda beklerler kanlı bezi.
İpekböceği gökgürültüsünden ölür.
Önce erik ağacı çiçek açar.
Katır doğurmaz fabrikalar doğurur.
Aldandın işte.
Bulamadın bakır teli dokunamadın.

Yazarın Tüm Yazıları