Şapkamı çıkararak selam veririm

ŞAPKA giyerim, özellikle fötr şapkalarım vardır.

Haberin Devamı

Şapkanın şık görünmek, güneşten veya soğuktan korumak özellikleri haricinde bir güzelliği vardır ki, insanlara şapkanızla selam verebilirsiniz. Şapkayı çıkararak uzaktan verilen selam gibi estetiğini hatırlamıyorum...

Gelin görün ki, eski vestiyerlerde paltonuzu, pardösünüzü ayrı yerlere koyar şapkanızı da ayrı özel askılara asarlardı... Şimdi vestiyerdeki görevliler, ellerine geçirdikleri şapkayı, büküp buruşturup, paltonuzun ya da montunuzun cebine sıkıştırmaya çalışıyor.
Ne var ki bir İtalyan firması katlanır, kalıbı bozulmayan fötr şapka yaparak bu sorunun üstesinden geliyor... Tarifnamesine göre katlayıp cebinize koyabiliyorsunuz...
Yılbaşı kutlamalarında şapka çıkarma katsayım artacak hiç kuşkusuz.
Ama bir hayvanı selamlayacak mıyım? Onu da Tanrı yarattı diye yeni yılını kutlayacak mıyım? Başıma gelmediği için bilemiyorum.
Eşekler, dünya edebiyatında epeyce yazarın kitaplarının kahramanı oldu. Ünlü, Nobel’li İspanyol yazar Jimenez’in Platero ve Ben’i buna örnek olarak gösterilebilir. Yazar eşekle birlikte nasıl yaşadığının kitabını yazıyordu... Bizim edebiyatımızda da Şeyhî’nin Harname’sini meraklısına hatırlatırım.
Yeni yıla nasıl gireceğinizi bilmiyorum.
Yazıyı okuyan arkadaşım dedi ki, Karagöz’lerin girişi gibi yazıyı uzatmışsın. Ben yılbaşlarında evimden çıkmadığım için harici âleme dair bir bilgim yok. Ama bana nakledilen bilgiler doğruysa, gece yarısından sonra sermestler ortadan çekilip bedmestler, her yeri işgal ediyormuş.
Bir geceyi kutlamak için verilen emekler, alışveriş merkezlerinde, yollarda ömür tüketenler, ertesi gün acaba ne düşünüyorlar? Geride kalan yılın muhasebesini nasıl yapıyorlar?


* * *

Haberin Devamı


BİLGİLİ, birikimli, şiiri bilen bir dostum bana aşağıdaki yazıyı gönderdi.
Büyük şair Charles Baudelaire’in şiirini usta bir yazar/çevirmen Tahsin Yücel aktarmış:
“Şakacının Biri
Yeni yılın patırtısı sarmış her yanı: içinden binlerce araba geçen, oyuncaklarla, şekerlemelerle kıvılcımlar saçan, hırslarla, umutsuzluklarla dolup taşan çamur ve kar kargaşası, bir büyük kentin en güçlü yalnızın bile kafasını allak bullak edecek kadar zorlu taşkınlığı.
Bu kargaşa, bu gürültü patırtı ortasında bir eşek var hızıyla koşuyordu, eline bir kırbaç almış bir kaba herif canına okumaktaydı.
Eşek tam kaldırımın köşesinden dönecekken, eldivenli, cilalı, acımasızca kravatlı, yepyeni giysiler içinde tutuklu bir yakışıklı bey zavallı hayvanın önünde saygıyla eğildi, şapkasını çıkardı: ‘Mutlu yıllar dilerim’ dedi, sonra da kendini beğenmişlikle kim bilir hangi arkadaşlara doğru döndü, gönencinin yerinde olduğunu söylesinler istiyordu sanki.
Eşek bu yakışıklı şakacıyı görmedi, görevinin kendisini çağırdığı yere doğru, var gücüyle koşmasını sürdürdü.
Bense bu görkemli budalaya sonsuz bir öfke duydum birden, Fransa’nın tüm ruhunu kendinde yoğunlaştırıyormuş gibi geldi bana.”
Bütün bir yıl insanların çektiklerini, acılarını, yaşadığı zorlukları umursamadan onlara mutlu seneler dileyenlerden olmayın... Yaşanan iyi ve kötü olayları unutmadan onlardan ders çıkarmayı ihmal etmeyin.

 

* * *


YENİ yılınızı kutluyorum.

Haberin Devamı

Şiirin yer aldığı kitap: ‘Paris Sıkıntısı (Spleen de Paris), Charles Baudelaire, Çeviren: Tahsin Yücel, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.

Yazarın Tüm Yazıları