Sanat tarihçisinin romancı olarak kimliği

SANAT tarihçisi Gül İrepoğlu aynı zamanda iyi bir romancıdır.

Haberin Devamı

Yeni kitabı İstanbul Yıldızı* üzerine konuşurken ikisi arasındaki gelgitlere değindik. Benim ilgimi çeken bir açıklamada bulundu: “Sanat tarihi çalışmalarını yaparken bir konuya, bir kişiye rastladığımda bunun romanı yazılmalı derim ve arkasından da hemen roman taslağını çıkarmaya çalışırım.
Bu kitap da sanırım öyle oldu.”
İrepoğlu, Osmanlı Saray Mücevheri
kitabını yazarken onların serüveni ile de ilgilenmiş.
Elması mavi yaptım diyor. Romancı müdahalesi!
Osmanlı Saray Mücevheri kitabında mücevherin iktidarla, görkemle nasıl bağlantıları olabileceğini düşündürtmüştü bize İrepoğlu. Tabii bilimsel kitapta bu tür yorumlar yer alamaz ama romanda söz konusu serbestliği bulduğu için, özgür biçimde mücevherin insan hayatındaki yerini aktarıyor.
Kitabın kapağında şu yazılı; “Sıra dışı bir elmas sıra dışı yaşamlara dokunduğunda...”
Mücevherin saray ortamında, yüksek kişiler arasında bir övünme aracı olduğunu söylemeye gerek yok.
Romanda İrepoğlu bu geçeğin altını çiziyor.
Romanı bir tek cümlede özetle derseniz, bir elmasın romanı diyebiliriz! Kitabın başkahramanı elmas.
Selim İleri arka kapak yazısında kitabı şöyle tanıtıyor:
Değerli Gül İrepoğlu yeni eseri İstanbul Yıldızı’nda görkemli bir elmasın peşine düşerek, adeta elmaslı bir Osmanlı tarihi kaleme getirmiş. Öyle bir elmas ki, dört bir yanı daima mavi ışığa boğuyor.

* * *

Haberin Devamı

ROMANIN kahramanının elmas olduğunu belirtmiştim. Gerçekten de herkes bu elmasa sahip olmak istiyor; her iktidara geçen, zenginleşen bu elmasın peşinde.
Elden ele geçiyor, elmasın uğursuz olduğu söylentisine rağmen kimse onu elde etmekten kendini alıkoyamıyor.
İrepoğlu, elmasa sahip olan nice sadrazamın, boynunun gittiğini yazıyor. Elmaslı bir saat insanların teşhirciliğini de tahrik ediyor. Çünkü buna sahip olan birçok kişi meclislerde cebinden elmaslı saatini çıkarıp gösteriyor.
Osmanlı saray entrikalarının tarihinde böyle bir elmasın yerinin olmadığı düşünülemez sanırım.
Aslında, bir elmas ekseninde, insanların paraya, iktidara, gösterişe olan hırsları sergileniyor.
Gerçek tarihle romanın sarmaş dolaş olduğu böyle kitapları severim. Çünkü belgeler romana gerçeklik tadını verir, roman da bu gerçeği edebiyata dönüştürür. Değerli taşlara olan düşkünlük, dünya tarihindeki efsanelerin esas konuları arasında yer alır. Cellada boynunu kaptıranın malları da cellat pazarında satılır, açık artırmayla mallar el değiştirir. İnsanoğlunun açgözlülüğü, kana bulanmış mala bile yaklaşımı ilgi çekici bölümlerden biri.

* * *

Haberin Devamı

OSMANLI’ya dair her şey tarihi öğrenmemizde yardımcı olur, onun için okumalıyız.

(*) İstanbul Yıldızı, Gül İrepoğlu, Doğan Kitap

Yazarın Tüm Yazıları