Mete Akyol'un ardından

BU fotoğrafa bir resim altı koymanın gereği var mı?

Haberin Devamı

Seksen yaşında bir gazeteci, içerideki arkadaşlarına dayanışma örneği sunuyor. Silivri Cezaevi’nin önüne iskemlesini atmış, bekliyor.

Nasıl olsa bir gün adalet gelir de içeriden çıkanları kutlar, o da onlarla birlikte evine döner diye.

Bazı adlar, mesleklerinin simgesi olma özelliğini taşırlar. İşte bunlardan biri de kısa süre önce aramızdan ayrılan Mete Akyol’du.

Mete Akyolun ardından

Türkiye coğrafyasında en ücra köyleri röportajlarıyla tanıtan, onların görüntüsünü ve öyküsünü belleklerimize kazıyan bir gazeteci. Öğreten, aydınlatan, anımsatan sorumlu bir gazetecilik anlayışı.

Hakarete yüz vermeyen, polemiğin yapaylığına sığınmayan, gerçekleri olduğu gibi, süslemeden ve sansürlemeden aktaran bir yazar. Yıllardır yönettiği Bütün Dünya(1) dergisi onun için Özel Sayı yayımladı.

Özel bölümde hayatı, çalışmaları, kitapları üzerine yazılar, anılar yer alıyor. Yıllardır Bütün Dünya okuruyum, düzenli takip ederim. Gerçekten her ay belli bir düşüncenin, Atatürkçü, laik Türkiye’nin inancını sezerdiniz sayfalarında. Bu sayıda yer alan Necef Uğurlu’nun Fark Yaratmak yazısı, onu eksiksiz tanıtan bir portre yazısı. Tasvirlerini okuyun: “Cebinde hep verecek bir şeyleri vardı, hem de herkes için, ukala, zeki, aptal, kafasız, inanan, inanmayan, bilgili, bilgisiz, maksatlı, maksatsız hiçbir ayrım yapmadan.”

Kitaplarını okuduğunuzda, bir toplumun dürüstlükle yazılmış güncesini bulursunuz. Çünkü tanıklığı sahihtir.

USTALAR, Mete Akyol için neler yazmışlar?

Yaşar Kemal, “Yazamadıklarım” kitabının kapağına, gazeteciliği ve onun gazeteciliğini şöyle değerlendiriyor: “Mete Akyol da, gazeteciliği canı pahasına sürdüren dayanıklı kişilerden biridir. Mete büyük bir dil ustasıdır.”

Çetin Altan, “Hem Yaşadım Hem de Yazdım” kitabı için şunları yazmış:

“Meslek yaşamındaki en büyük özelliği nedir, bilir misiniz?

Kalemini ne bir balyoz, ne bir süngü, ne bir borazan gibi değil, sadece kalem gibi kullanması...” Dergide, yarım asrı geride bırakan Mete Akyol’un mesleği üzerine görüşleri de yer alıyor. Hepsi birer ders gibi.

O halkın içine de girdi, işçiyle köylüyle de yakından ilgilendi, devlet büyükleriyle de konuştu, dost oldu. Türkiye’nin insan unsurunun bu karma anlayışın içinde anlatılabileceğini gösterdi.

“Zeki Müren Körler Okulu’nda” yazısı, hep aklımdadır. Onun gazetecilikteki insan unsurunun önemini vurgular.

Hıncal Uluç, “Milliyet’in Metesi!.. Benim can kardeşim!..” yazısında birlikte çalıştıkları günleri, anıların penceresinden yazıyor.

Ozan Sağdıç, Mete Akyol için yazısına şu başlığı koymuş: “Salonlardan sahalara unutulmaz bir gazeteci”(2).

Basın tarihimizin son elli yılının önde gelen gazetecilerinden Mete Akyol, fotoğraf, haber ve röportajlarıyla Türk basınında silinmez izler bıraktı.

BUGÜNKÜ kuşaklar, sanırım onu okurken, anarken kalemi kalem gibi kullanmanın erdemini fark edecekler.

Haberin Devamı

(1) Bütün Dünya, 1 Aralık 2016
(2) #tarih, Aralık 2016

Yazarın Tüm Yazıları