‘Keçi benim velinimetimdir’

Haberin Devamı

FİKRET OTYAM’ın ünlü keçili resimlerinden birinin önündeydim, yanıma geldi ve keçinin resimlerindeki ve hayatındaki yerini bir cümleyle özetledi:
“Keçi benim velinimetimdir.”
Gerçekten de, ıssız bir doğada, karların insanı ürperten yalnızlığında, keçiler bana başka türlü göründü.
Resimleri, fotoğrafları, röportajları, yazıları dışında nasıl biriydi Fikret Otyam?
Onu biraz da anılar eşliğinde tanıtacağım bu yazıda.
Semih Balcıoğlu, Fikret Otyam’ın bir şakasını yazmıştı.
Zeki Müren’in akademiye kaydolacağını öğrenince bakın ne yapmış?
Okulun açılışında, bahçenin bir-iki yerine onunla ilgili alaycı ifadeler içeren afişler asıyor.
Zeki Müren bunları görünce, “O öyle yazılmaz böyle yazılır” diyerek daha ağır hale getiriyor.
Ahmet Say, onun her alandaki başarısını şöyle özetliyor:
“Üç ayrı sanat dalında başarı kazanabilmek dünyada kaç sanatçıya nasip olmuştur bilemem ama, Fikret Otyam, yazın, fotoğraf ve resim alanlarında yeri geldikçe kozunu oynamıştır.”
Fikret Otyam’ın yaşamından bugün bizi gülümseten ayrıntılardan bir örnek.
Otyam’ların çocuğu oluyor. Ana-baba çalıştığı için, Otyam çocuğunu alıp Dünya gazetesine getiriyor. Kütüphanedeki koca ciltlerin arasına yer açıyorlar, çocuk orada uyusun diye.
Fakat patron Falih Rıfkı Atay da öğrenmesin istiyorlar bu durumu.
Bir gün yüksek sesle konuşanları Atay uyarıyor:
“Yavaş konuşun, çocuğu uyandıracaksınız.”
Otyam’ın 80’inci yaşını Tepebaşı’ndaki bir otelde kutlamıştık.
Salonda yemek yapanlar, türkü söyleyenler, geceyi renklendiriyordu. Katılanların adını sıraladığımda geceyi yeterince anlatmış olurum:
Çetin Altan, V. Nedim Otyam, İlhan Selçuk, Aydın Boysan, Demirtaş Ceyhun, Sedat Ergin, Behruz Çinici, Tarık Akan, Ataol Behramoğlu, Nebil Özgentürk, İbrahim Yıldız, Işık Öğütçü...
Nebil Özgentürk, açış konuşmasını benim yapmamı istemişti. Kısa bir konuşmanın ardından, Nebil Özgentürk’ün hazırladığı belgeselde Otyam’ın yaşamından/yaşantısından görüntüleri izledik.
Dostları anılarını aktardılar.

***

Haberin Devamı

ÖLÜMÜNÜN ardından, ona sevgi ve saygı göstermek, kitaplarını okumakla, resimlerini görmekle gerçekleştirilebilir.
Eski ustaların mektuplaşmaları, onların içtenliğini, birbirlerine sevgisini göstermesi bakımından önemlidir.
Fikret Otyam’ın Arkadaşım Orhan Kemal ve Mektuplar kitabına yeniden göz gezdirdim.
Mektuplardan bir Orhan Kemal biyografisi çıkarabilirsiniz.
Mektupların en sevdiğim özellikleri, Orhan Kemal’in bütün romanları, yazdıkları konusunda Fikret Otyam’a bilgi vermesi, eleştirmenler hakkındaki düşünceleri, roman kişilerini nereden aldığını açıklaması.
Elbette yazarın soluk soluğa çalışması ve bunun karşılığında da yakasını bırakmayan mali sorunları.
Oyunlarının nasıl sahnelendiği, kimlerin oynadığı konusunda bilgiler de bu mektupları önemli kılıyor.
Türkiye’de bir sanatçının yaratma özgürlüğünü kısıtlayan bir rejimde, bir adalet düzeninde yaşaması, ezeli bir derdi gündeme getiriyor.
Yazdıkları yüzünden hapse düşmesini.
Kitabın ithafı şöyle:
“Ustam, arkadaşım Orhan Kemal’in ölmez yüceliğine, anısına ve sevenlerine saygıyla...”
Mektuplar, o yılların gerçek tarihini yansıtıyor.
İki dostun mektuplaşmaları, onların dünyasını açıklayan satırlar içeriyor.


***

Haberin Devamı


FİKRET OTYAM, anılarımızda, resimlerinde, fotoğraflarında, kitaplarında yaşayacak.
Huzur içinde uyusun.

Yazarın Tüm Yazıları