Hem albüm hem de tarih

Bugün tarih yazımında fotoğrafların tartışmasız önemini vurgulamak gerekir. Görsel malzemenin belirgin özelliğidir; inanılır, güvenilir belge özelliği taşıması. Örneğin Anadolu’nun herhangi bir yerine dair fotoğraflar, Türkiye tarihinin daha detaylı yazılmasını mümkün kılar. Üstelik bu fotoğraflar insan unsuruyla birlikte, siyasal değişimleri de ortaya koyarsa birinci derecede kaynak tanımını hak eder.

Haberin Devamı

‘Anadolu’dan Bir Tanık: Bengüboz’un Objektifinden Mudurnu’da Erken Cumhuriyet Dönemi’ kitabı bu yönüyle önemli bir belge-kitap.

 

Yerlerin, bölgelerin, yörelerin tarihi bu kitap bağlamında hazırlanmalı. İncelemelerle, değerlendirmelerle, okura çok şey öğretiyor.

 

Sunuş’ta; Prof. Dr. Filiz Yenişehirlioğlu, bu tür çalışmalar ve koleksiyon üzerine bilgi vermektedir:

 

“Türkiye’de hızla gelişmekte olan kültürel miras korumacılığı, önceleri kentsel korumacılık ve mimari miras üzerinden yorumlanırken somut olmayan kültürel miras alanlarının da önem kazanmaya başlaması konuyu daha yaygın bir paylaşıma açmaktadır. Önceleri sadece konunun uzmanları tarafından incelenen ve korumacılık kapsamında öncü yasa ve uygulamaların çıkmasına neden olan bu çalışmalar giderek toplum içerisinde daha fazla kabul görmektedir.

 

Haberin Devamı

Bengüboz fotoğraf koleksiyonu bu bakımdan bir Anadolu kasabasının

 

1922 - 1939 yılları arasındaki sosyal ve hatta bireysel yaşamını bizlere belgeleyen, günümüze kadar korunabilmiş önemli bir koleksiyondur.”
Hiç kuşkusuz bu koleksiyonların önemi; oranın günlük yaşamını, eğlenceleri, törenleri ve sosyal hayatı bu fotoğraflar aracılığıyla izleyebilme imkânı sunması.

 

Ahmet İzzet Bengüboz, 1896 yılında o dönemde Kastamonu Vilayeti’ne bağlı Bolu Sancağı’nın bir kasabası olan Mudurnu’nun Kaygana Mahallesi’nde doğmuş. Ahmet İzzet Bey, ilk eğitimini Mudurnu’da aldıktan sonra devamı için Bolu’ya gitmiş. Bolu Sultanisi’nde öğrenci iken Birinci Dünya Savaşı’nın başlaması üzerine okulunu yarıda bırakmak zorunda kalmış. Osmanlı devletinin savaşa girmesi üzerine, kısa bir askerî eğitimden sonra Kafkas Cephesi’ne gönderilmiş, sonra Sina Cephesi’ne sevk edilmiş ve Üçüncü Gazze Muharebesi’nde Osmanlı devleti yenilgiye uğrayınca Seydibeşir Kampı’nda 30 ay esir olarak kalmış.

 

Haberin Devamı

Bengüboz, bu dönemde fotoğrafçılığa ilgi duymuş, cam tekniğini öğrenmiş. Esaretten kurtulup ülkesine dönünce Kuva-yı Milliye’ye katılmış. Kurtuluş Savaşı bittikten sonra, Mudurnu’ya dönmüş ve memurluğun yanı sıra fotoğrafçılığını sürdürmüş. 30 Mart 1969’da Mudurnu’da ölmüş.

 

Tarihsel olarak İpek Yolu ve diğer önemli yolların kavşağında bir ticaret merkezi ve askeri menzil olarak gelişen Mudurnu, erken Osmanlı döneminin önemli bir Ahilik-esnaf kenti ve kültür merkezi olarak yükselmiş ve 20. yüzyılın yurtsever bir Cumhuriyet şehri olmuştur. Haliyle bu fotoğraflar bir erken Cumhuriyet dönemi Anadolu kasabasındaki sosyal ve ekonomik yaşantısını bütün yönleriyle gözler önüne seren belgeler toplamı. Diğer taraftan, kasabanın özel yaşamını, ailelerin ve bireylerin serüvenini de ortaya koyması açısından önemli. Fotoğrafın belgesel gücünü ortaya koyan, bir bölgenin foto monografisi bu kitap, sadece uzmanların değil, herkesin kitaplığında olmalı.

Yazarın Tüm Yazıları