Gazino kültürü ve Muzaffer Akgün

Haberin Devamı

GAZİNO kültürünün yaygın olduğu yılların yakın tanığıyım. Özellikle Türk müziği solistlerinin altın dönemiydi. Genelde gazino programları şöyle düzenlenirdi:
Bir Türk müziği assolisti en son çıkardı, daha aşağısındaki kadroda da uvertürlere yer verilirdi. Assolistin saz heyeti de farklıydı. Büyük gazinolarda Türk müziği assolistinden önce bir başka türün solisti de sahneye çıkardı.
O da genellikle halk türküleri sanatçısı olurdu. İşte bu solistlerden en tanınmışı Muzaffer Akgün ondan sonra geleni de Zehra Bilir’di. İkisini de sahnede seyrettim, dinledim. Hangi gazinolar vardı İstanbul’da; Tepebaşı, Küçük Çiftlik Parkı, Borsa, Kristal.
Hepsinde, halk türküleri söyleyen assolistle Türk müziği söyleyen assolist birbirini izlerdi.
Akgün’ü udi besteci Şerif İçli keşfetmişti, radyoya alınmasını sağlayan da oydu. Sevgili dostum Oray Tuğlan’la birlikte TRT 2’de düzenlediğimiz kitap programında, Melih Cevdet Anday’ın Raziye kitabının tanıtımında, konu Antalya’da geçtiği için, Muzaffer Akgün’ün sesinden “Antalya’nın Mor Üzümü” türküsünü çalmıştım. Anday bana biraz şaşırdığını ama beğendiğini söylemişti. O türküyü yeniden dinlerken bütün bu anılar da yeniden canlandı.
Assolistlerin adıyla anılan eserler vardır, Muzaffer Akgün’ün de adı Kışlalar Doldu Bugün’le özdeşleşmişti. Akgün, uzun havaların da sanatçısıydı çünkü. Dinlediğim konserlerinde mutlaka bunu ya da başka bir uzun havayı okurdu.
Gazino kültürünün sona ermesi iyi türkü icracılarının da azalmasına sebep oldu diyebilirim. Aynı şekilde dinleyici de değişti tabii.
Peki o türküleri bu sanatçılardan, icracılardan dinlemek mümkün değil mi?


* * *

Haberin Devamı


BEN pazar günü bu konuda bir sınava soktum kendimi. Gerçi ben çıkan türkü CD’lerinin büyük çoğunluğunu dinlerim, yine de tam bir ölçü sayılabilir miyim? Şüphedeyim. Dün Muzaffer Akgün’ü yazarken fark ettim; böyle iyi icrayı özlemişim doğrusu, yalın bir söyleyiş bana farklı bir zevk verdi, yıllar önceki icralar hafızamda yeniden canlandı. Türküler, şarkılar, bir hatırayla veya günün anlamıyla örtüştüğünde bizi daha çok etkiler.
“Kışlalar Doldu Bugün”ü, yaşanan ölümlerin acısıyla dinledim. Televizyondaki görüntülere eşlik eden hüzünlü bir müzikti.
“Fırat Kenarında”yı eskiden dinlerken duygularım bugünden çok uzak ve çok farklıydı. “Şu Uzun Gecenin Gecesi Olsam”ı da dinledim.
Önceki yıllarda, açıklamalı türkü programları yapılırdı, anımsadığım Mesut Cemil’le Neriman Altındağ Tüfekçi’nin yaptıklarıydı.
Muzaffer Akgün’ün sesinden yirmiye yakın türkü dinledim.
O türkülere baktığınızda, gerek radyoda gerek gazinolarda hangi türkülerin severek dinlenildiğini öğrenebilirsiniz. Bu toplumun zevk ortalamasının da belgesidir. Türkü denilince neyin anlaşıldığı ortaya çıkar az çok. Dinlediğim türküleri hâlâ sevdiğimi, hâlâ onun sesinden dinlemek istediğimi fark ettim. Yine başa alıp, üst üste dinlediklerimin bazılarının adını verebilirim:
“Kara Tren Gelmez Mola”, “Harman Yeri Sürseler”, “Dolana Ay Dolana”, “Çakmağı Çak”.
Seçtiği seslendirdiği türküler Erzurum’dan Şanlıurfa’ya, Malatya’dan Kars’a uzayan bir Anadolu coğrafyasının ses belleği...


* * *

Haberin Devamı


TÜRKÜLERİ derleme CD’lerden dinledim. Oysa Muzaffer Akgün gibi bir sesin kendi CD’lerinin olmasını beklerdim.

Türküleri dinlediğim CD’ler: “Yüreğimde Türküler” (3CD), “1000 Yılın Türküleri” (3CD). Bütün CD’ler Özmüzik tarafından çıkarıldı.

Yazarın Tüm Yazıları