Dr. Turhan Bozkurt anılacak

Haberin Devamı

MESLEK kuruluşlarının, o alana emek veren kişileri anması, yapıtlarını anımsatması güzel bir davranış.
Türkiye Yayıncılar Birliği de
30’uncu kuruluş yıldönümünde,
“İz Bırakan Yayıncılar” başlığı altında anma programları düzenliyor.
İlk anma etkinliği salı günü (28 Nisan 2015) SALT Galata’da yapılacak toplantıda, çeşitli kişiler Dr. Turhan Bozkurt’u anlatacaklar.
Yayıncılar arasında, “Babıâli’nin Doktoru”, “Yayıncılığın Doktoru”, kısaca “Doktor” diye anılırdı Dr. Turhan Bozkurt.
Belli aralıklarla düzenlenecek bu etkinliklerde yayıncılık dünyasında yaptıkları, deneyimleri genç kuşaklara aktarılacak. Yalnız normal günlerde değil, darbeler döneminde çektikleri çile elbette dile getirilecek.
Doktor’u yakından tanıyanlar, zarafetini, hoşgörüsünü unutmamışlardır.
Yayıncılık dünyasında doktorluğunu da kullanırdı, çeşitli hastalıklardan mustarip olanlar ona başvurur, o da tıptan arkadaşlarına aracılık ederdi.
Bu çare bulma yalnız İstanbul’da yaşayanlar için geçerli değildi, Anadolu’nun çeşit kentlerinde yayıncılık yapanlara da
o doktor bulurdu.
Yazarlarla, çevirmenlerle bir ticari ilişkiden çok, dostluk kurardı.
Cumartesileri, o, Hilmi Yavuz ve ben Divan Pastanesi’nde buluşurduk.
Yeni Edebiyat Dergisi’ni yayınladığımızda Behçet Necatigil, Tahir Alangu da Altın Kitaplar Yayınevi’ne uğrarlardı.
Derginin yazı kurulu da üç kişiden oluşuyordu: Konur Ertop, Hilmi Yavuz, ben.


* * *

Haberin Devamı


HERKESİN
yaşamında belirleyici rolleri olan kişiler vardır.
Kişisel hayatımda böyle adların başında yer alır Dr. Turhan Bozkurt. Hatta ayrı bir önem taşır.
İsmail Cem ile Ercan Arıklı’nın yönettiği haftalık ABC gazetesinde kültür-
edebiyat sayfasını yönettiğim yıllardı. Altın Kitaplar Yayınevi’nin bir kitabını yazmıştım, beni ziyarete geldi.
ABC’nin idarehanesi de İstanbul Erkek Lisesi’nin karşısındaki binadaydı, tanıştık konuştuk, bana Bernard Malamud’un bir kitabının redaksiyonunu yapıp yapamayacağımı sordu, yapabileceğimi söyledim. Epey bir emek harcadıktan sonra redaksiyonu tamamlayıp teslim ettim. Sözü hiç dolaştırmadan, bizimle çalışır mısınız, dedi. Ben de evet yanıtını verdim ve hikâyemiz böyle başladı.
Ondan hiçbir zaman “ben” sözünü duymadım. Birlikte gerçekten yayıncılık açısından güzel şeyler yaptık, bana hep olanaklar verdi. Klasikler dizisini, Nobel Dizisi’ni Altın Kitaplar’ın yayın listesine koyduk. Kapağından içine kadar her şeyiyle uğraşırdık, önsözleri de ben yazardım.
Bir de benim için bir dizi kurmuştu. Dizinin başlığında şöyle yazardı:
Bu dizi Doğan Hızlan başkanlığında bir kurul tarafından hazırlanmaktadır.”
Daha sonra Nezih Demirkent, Yeni gazete için sanat/edebiyat sayfasını hazırlayacak bir ad sormuş Doktor’a, o da benim adımı vermiş.
Hürriyet’le başlayan meslek ilişkimi de o kurmuştu. Bunlar biyografik notlar.
Darbe günlerinde, 12 Mart telaşında nice çevirmenimize sorgu sual ettiler, bazı kitaplarımız hakkında soruşturma açtılar.
O günlerde birçok yayıncı, 1. Ordu’nun mahkemesine birlikte giderdik...


* * *

Haberin Devamı


“İZ BIRAKANLAR”
listesinde hakkında konuşulacak diğer isimler ise şunlar: Garbis Fikri (İnkılap Yayınları), Ramazan Gökalp Arkın (Arkın Yayınları), Remzi Bengi (Remzi Yayınları), Yaşar Nabi Nayır (Varlık Yayınları), Baki Kurtuluş (Kurtuluş Yayınları), Mehmet Ali Yalçın (MAY Yayınları), Mehmet Ali Ermiş (Gün Yayınları), Oğuz Akkan (Cem Yayınları), Erdal Öz (Can Yayınları). Gerçekten de bu adlar Türk yayıncılığına emek vermiş, nice güzel yapıtı dilimize kazandırmışlardır.

Yazarın Tüm Yazıları