Bitki deyip de geçmeyin...

TELEVİZYONLARDA her gün çeşitli bitkilerin yararı üzerine konuşmalar yapılıyor.

Haberin Devamı

Bitkisel beslenmenin yararları üzerine dil dökülüyor.
Peki bu bitkilerin hangisi yararlı, ne kadar ve nasıl kullanılması gerekir. Bunun ne kadarını biliyoruz? Tavsiyeleri bilimsel bir süzgeçten geçirmeden, şifa niyetine tükettiğimizde başımıza neler geleceğini bilmiyoruz.
Ancak doğru biçimde öğrendiğimiz takdirde, kendimizi, bilimsel deyişiyle, “biyokorsan”lardan koruyabiliriz.
“Zeytinburnu Tıbbi Bitkiler Bahçesi” kitabı* bu konuda bizi bilgilendiriyor, bilinçli bir tüketici olmamızı sağlıyor.
Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın, kitabın başındaki Sunuş’ta modern tıbbın önemine değindikten sonra, eski şifa anlayışının hangi örnek bitkilerle sürdüğünü ve 2005 yılında Merkez Efendi’nin ismini taşıyan Zeytinburnu Tıbbi Bitkiler Bahçesi’nin kuruluşunu anlatıyor.
Murat D. Çekin, Zeytinburnu Tıbbi Bitkiler Bahçesi ve Bitkilerle Tedavi yazısında, bizdeki botanik bahçesinin tarihini hem de bu bahçenin özelliğini inceliyor: “Türkiye’de ilk botanik bahçesi 1839 yılında Galata Sarayı’nda kuruldu. 1935 yılında İstanbul Üniversitesi Botanik Bahçesi faaliyete geçti. 1959 yılında Sarıyer Atatürk Arboretumu açıldı. 20. yüzyılda botanik bahçelerinin yeryüzüne yayıldığını görüyoruz. Bugün dünyada 1800 kadar botanik bahçesi var ve yıllık ziyaretçi sayısı 150 milyon civarında.”
Peki botanik bahçelerinin amacı nedir?
“Botanik bahçelerinin amacı, bitkileri araştırmak, üretmek, eğitim programları için çalışma alanı ve materyal sağlamak, bitkilerin yeni bölgelerine alışmalarına fırsat vermek, tehdit altındaki bitkileri korumak, biyoçeşitliliği geliştirmek, bitkileri halka tanıtarak tarıma kazandırmak, rekreasyon alanı oluşturmak.”
Ziyaretçiler, bazı bitkileri buradan temin edebiliyorlar.
* * *
BİTKİ adlarının başında önemli bir uyarı var: “Kitapta yer alan ifadeler sadece bilgilendirme amaçlı olup tavsiye niteliği taşımaz. Hastalıkta teşhis ve tedavinin hekim kontrolünde yapılması gerektiği unutulmamalıdır.”
Her sayfanın solunda bitkinin fotoğrafı, özgün ve Türkçe adı yer alıyor ve diğer dillerdeki adları aktarılıyor. Bu bilgiyi; yayılış, doğal yetişme ortamı, yetiştirme koşulları, kullanılan kısım, içerik, hasat zamanı, tıbbi etki, kullanım şekli ve dozu izliyor. Sayfanın aşağısında da kaynaklar yer alıyor.
Sofralarımızda da tükettiğimiz bitkiler hakkında söyledikleri ise oldukça önemli. Örneğin kitaba göre, Kuşkonmaz’ı anne adayları ve emzirenler, böbrek hastalarının fazla yememesi gerekiyor. Yine, somonun yanında güzel giden Kapari’yi de anne adayları, emzirenlerin kullanmaması gerekiyor.
Çok sevdiğim Hindiba’yı da yersek (100 gramı geçtiği takdirde) retina sorunlarına yol açabilirmiş.
Her zaman şifasından sözü edilen Enginar’ın da bazı kısıtlamalara tabi tutulması gerektiğine dair maddeyi görünce neredeyse kitabı kütüphanemin en ulaşılmaz yerine koyacaktım. Zira safrakesesi sorunu olanlarla emzirenler doktora danışarak tüketmelilermiş... Roka da mide tahrişine sebep olabilirmiş. Yerelması ise bütün yasaklamalardan kendini kurtarıyor. Dahası şeker hastaları bile rahatlıkla yiyebilirmiş. Zeytin de aklanmış bitkilerden.
Nar suyunu lıkır lıkır içtikten sonra başınız dönebilir, etrafı görmeyebilirmişsiniz. Anne adayları ve emzirenlerin yine kullanmaması gerekenler arasında!
* * *
YEMEK masanızın üzerinde, mutfağın en yakın yerinde bulundurun bu kitabı. Sağlıklı bir yaşam için nitelikli bir başvuru kitabı.

Haberin Devamı

-----------------------------------

Haberin Devamı

(*) Zeytinburnu Tıbbi Bitkiler Bahçesi, Metin: Prof. Dr. Kerim Alpınar, Fotoğraf: İsmail Küçük, Editör: Murat Dinçer Çekin, Zeytinburnu Belediyesi Kültür Yayınları.

Yazarın Tüm Yazıları