Bir yazarın direnç tarihi

Aziz Nesin’in doğumunun 100. yılında gerçekten, ona layık bir yayın kampanyası gerçekleştirildi.

Haberin Devamı

Ben de art arda bu yayınlardan söz ettim, gerek günlük yazılarımda gerek haftalık kitap yazılarımda. Zira gerekli gördüğüm bu çalışmalar, aynı zamanda övgüyü de hak ediyordu.


Yıl boyunca farklı zaman ve mekânlarda düzenlenen ‘Ömrüne Sığmayan Adam Aziz Nesin 1915-2015’ sergisi, fotoğraflı yaşamöyküsünün, onun zorlu yaşamını, çalışkanlığını yeterince yansıttığı kanaatindeyim. Şimdi o serginin kitabından söz etmek istiyorum: ‘Ömrüne Sığmayan Adam Aziz Nesin, 1915-2015, Yazılmamış Öz Yaşam Öyküsü’.
Aziz Nesin okurlarının çoğu, bölük pörçük de olsa onun yaşamını genel çizgileriyle bilir. Toplum içinde görünen, sendika başkanlığı yapan, her toplumsal, siyasal harekette adı geçen bir yazar olması bu bilinirliği sağlamıştır.
Yaşamındaki her dönem, bir kitapla, bir dergiyle, bir tutuklanmayla anılır. Sözünü ettiğim kitapta da ailesi ve hayatının önemli dönemeçleri yer alıyor.
Kitabın başındaki sunuş yazısı şöyle: “Yıl 1915. Çanakkale Savaşı’nın en kızgın, en civcivli zamanı. Nusret, ‘yardım, Tanrı yardımı, başarı, üstünlük’ anlamına geliyor. Tanrı yardım etsin de Çanakkale Savaşı’nı kazanalım diye, böyle bir dilekle adımı Nusret koyuyorlar. Mehmet de dedemin adı. Ben Mehmet Nusret.”

 

Haberin Devamı

İşte benim bitmemiş hikâyem

 

Kitap da şöyle bitiyor: “İşte benim henüz bitmemiş hikâyem... En çok merak ettiğim şey, hiçbir zaman öğrenemeyeceğim bu hikâyenin sonudur...”
Nesin’in nereye gömülü olduğunu bilenimiz yok değil mi... Bakın bunun gerekçesini daha önce nasıl ustalıkla izah ediyor: “Ölülerimize gömüt yaptırmak ve gömütlerini ziyaret etmekten yana olanlara bir sorum olacak: En yakın ölmüşlerinizden kalmış, küçük ve ayrıntılı, özdeksel değeri olmayıp tinsel değeri olan andaçları saklıyor musunuz? Ve zaman zaman onlarla yakınlık kuruyor musunuz? Örneğin neler? Onlardan kalan ve onlara gelmiş mektuplar, not defterleri, küçük hesap pusulaları, kullandıkları ve artık kimsenin kullanmayacağı gözlükler, değişik kalemler, fotoğraflar, kimi yerlerine notlar düştükleri okudukları kitaplar, gazeteler, hatta giysileri filan, kullanılmış eski para cüzdanları ve keseleri (...)? Sonra da zaman zaman bu andaçlarla ilişkiye girip sevgili ölmüşünüzü anıyor musunuz ve bundan başka o ölmüşlerinizi tanımayan ya da anımsayamayan ev insanlarına da onları anlatıyor musunuz, anılarıyla, gülütleriyle, yaşamlarıyla, öyküleriyle... Hayır, bunları yaptığınızı hiç sanmıyorum. Çünkü bunlar zor iş, bir gömüt yaptırıp zaman zaman da (esince) o gömüte çiçek bırakmak gibi kolay değil...”
Kitabın arabaşlıklarını sıraladığımda, okuma arzunuz pekişecektir: Annemin Anısına, Nesin Soyadını Alışı, Tan Gazetesi, Markopaşa, Azizname, Akbaba, 6 - 7 Eylül, Düşün Yayınevi, “Yazar Değil, O Bir Rotatif”, Üç Büyük Değişiklik.... Zor bir yaşamın öyküsü, bir yazarın direnç tarihi. Mutlaka okunması gereken, fotoğraflarla belgesel, görsel gücü yüksek bir çalışma...

Yazarın Tüm Yazıları