Akdeniz buluşması

Haberin Devamı

DERYA TÜRKAN, iyi bir kemençe virtüözü olduğu kadar yaratıcı projelerde de yer almasıyla müzik dünyamızda seçkin bir yerde konumlanır.
Ses akrabalıklarını, coğrafyalar arası esinlenmeleri onun CD’lerinde buluruz.
Renaud Garcia Fons ile yaptığı “Silk Moon”* ile de tanıdığımız seslere yeni tınılar katıyor.
2006 yılında iki sanatçının CD’sinde ünlü Türk neyzeni Kudsi Erguner de çalmıştı. Yıllar sonra iki sanatçı yeni bir CD’de buluştu.
Dinleyeceğiniz besteler; Doğu, Akdeniz ve Latin etkisinin başarılı bir bileşimi.
Hatta takipçileri zaman zaman Radio Tarifa ile ses akrabalığı kurabilecekler inancındayım. Ama burada Türkan’ın kemençesi ve özgün icrası kendini gösteriyor... Kemençe ve double bass çalındığında, onlardan yükselen sesler bir orkestradan geliyormuş duygusunu uyandırır.
Bu tür çalışmalarda beni en çok etkileyen unsur, bildiğim, kulağımın alışık olduğu seslere, yeni seslerin katılarak yeni bir bütünlük oluşturmasıdır. Ses belleği, belki de en güçlü bölümdür, yenilikleri kabulü de bu açıdan zordur. Ustalıkla, gelenekle, bugünü birleştirebilmek, eskiyi yıkmadan mümkün olursa, dinlenme oranı o ölçüde artar.
Doğu-Batı-Akdeniz nasıl buluşabilir sorusunun yanıtını da bu parçalarda bulabilirsiniz.
Yeni müzisyenlerin çalışmalarında benim desteklediğim tavır, geleneğin yaşayan yanını almak, onları bugün yaşayanla birleştirmektir.
Elbette bu sadece bir müzik anlayışının yansıması değildir. Doğu’nun makamsal müziği ile Batı müziğinin bir araya gelmesi gerçekten başkalarının da denemesi gereken bir yöntem özelliği kazandırır icracıya...
Tanburi Cemil Bey’in andelib diye tanımladığı kemençenin bu anlayıştaki çalışmalarda belirleyici bir enstrüman olduğu kanısındayım.
Doğu-Batı kavramlarını kullanırken sanırım Akdeniz’i unutuyoruz. Başka ülkeler için geçerli ve yeterli olan Doğu-Batı, bizim ülkemiz için eksik kalır. Çünkü bize Doğu kadar Batı da sesini duyurmuştur. Burada çoğunluğun dinlediği müzikle sarayda çalınan, oradan yayılan müziğin seslerinin birbirine karışmadığı söylenemez.
“Silk Moon” bende bu düşünceleri çağrıştırdı, dinlerken hem zevk aldım hem de birçok şeyi düşündüm.
Çalınan bestelerin adları bile, söylediklerimizin, saptamalarımızın ispatını gerçekleştirir.
14 parça şöyle sıralanıyor: Silk Moon, A girl from İstanbul, İstanbul’da bir İspanyol, Kaman Tche, Bahar Zamanı, Prayer Song, Konstantinoupoli Reflections, Dokuz Sekiz, Camino de Sed (dedicated to Paco de Lucia), Bosphorus Nostalgia, Nishapur, Beautiful House in Bad Homburg, Lamentos, Taksim Louds.

Haberin Devamı

SÂZ-I DİL, ENSTRÜMANTAL İLÂHİLER**

Haberin Devamı


CD’nin kabında Ahmet Hakkı Turabî’nin müziğin önemi üzerine bir yazısı yer alıyor: “Mûsiki, Allah âşıkları ruhun gıdasıdır diyen Hz. Mevlânâ’nın bu veciz kelâmı çerçevesinde ruhlar lâyık oldukları veya doydukları musikiyi dinlemektedirler. Uzun süren asırlar boyunca ‘eşref’ül ulûm’ olarak zikredilen musiki ilmi, son yıllarda belki de lâyık olduğu değeri, İlahiyat Fakülteleri Türk Din Musikisi kürsülerinde bulmaktadır.”
Turabi, yazının daha sonraki satırlarında icranın özelliği konusunda bilgi veriyor: “Albümde kanun ve ney sazları yanı sıra saz ve elektronik enstrümanlar da kullanılmıştır.” Hiç kuşkusuz enstrümantal olması, daha çok dinlenmesini, çalınmasanı mümkün kılmaktadır.
Albüme emek verenler: Doç. Dr. Ahmet Hakkı Turabi (kanun), Fatih Koca (ney), Dr. Serbülend Arpa (klavye), Mustafa Bayram (bendirzen).
Ramazan ayına denk düşen bir ses çeşitliliği...

Haberin Devamı

(*) Silk Moon, Renaud Garcia Fons-Derya Türkan, M&MT Records.
(**) Sâz-ı Dil, Enstrümantal İlâhiler, M.Ü. İlâhiyat Fakültesi Vakfı.

Yazarın Tüm Yazıları