Yasalar Türkiye’nin arkasından geliyor

YÜZDE 96 engelli raporu olan Turgut Bekar’ın aldığı cezadan dolayı hapse girişini geçenlerde manşetten vermiştik. Bugünkü manşetimiz de yine Bekar’a ait... Kucakta girdiği hapisten yine kucakta arkadaşlarının yardımıyla çıktı. Haberleri takip eden Adalet Bakanlığı devreye girince Adli Tıp’tan beklenen rapor gelinceye kadar, izinli sayılmasına karar verilmiş. Eminim, benzer birçok olay Türkiye’de oluyordur.
Baştan söylemem gerekir.
Bir suç işlendiyse ve ceza sabitse herkes yasalar karşısında eşittir ve cezasını çekmelidir.
Ama bazı istisnalar vardır... Turgut Bekar örneğinde olduğu gibi...
Yönetmelikler, tüzükler, yasalar arkadan geliyor.
Turgut Bekar 39 gün Foça Yarı Açık Cezaevi’nde kaldı.
Zaten cezaevine dönmüş hayatında bir de yarı açık olanı görmüş oldu.
Özetle...
Suç işleyen cezasını çeksin ama yasalar da biraz insanımızın önünden gitsin.
Örnekleri çok, mağdurlar da...

Şu yeni İzmir silueti

FOLKART’ın Yönetim Kurulu Başkanı Mesut Sancak, “4 milyon nüfuslu bir şehir için Folkart gibi 20-30 proje çok değil. Gelecek 20 yılda yeni kent merkezi olarak ilan edilen alanda ikiz kuleler büyüklüğünde 125 kule yapılabilir ki, bu da en az 16 milyar dolarlık yatırım ve 500 bin kişinin bu bölgede yaşaması, yani yeni bir şehir anlamına gelir” demiş. Sancak haklı, bu projelerle İzmir’in yeni bir kimliğe bürüneceği kesin...
Bu yeni İzmir’i kurgularken, herkes gibi beni de düşündüren bazı ayrıntılar var.
Üstyapı bu kadar hızlı gelişirken altyapıyı da ihmal etmemek gerekiyor örneğin... Bu yapılarla birlikte Altınyol ve çevre yolunun yükü artacak. Yeni alternatif yollar olmazsa bugün Alsancak’ta yaşadığımız yoğunluk Bayraklı’ya taşınmış olacak. Eminim; hem yerel yöneticilerimiz, hem de Ulaştırma Bakanlığı geleceğin İzmir’ini şekillendirmek için bir şeyler düşünüyorlardır.
Sancak’ın sözlerine gelince...
Bu yeni İzmir’in modern binaları dışında Türkiye’ye verebileceği daha güçlü mesajları da olacak.
Örneğin İstanbul’un o yoğunluğundan, trafiğinden, kaosundan kaçmak için fırsat kollayanlar için en doğru adres İzmir olacaktır.
Bu yeni ofisler ve yaşam alanları ulusal ve uluslararası büyük markaların yönetim kadrolarının İzmir’de kurgulanmasının önünü açacaktır.
Sizi bilmem ama ben İzmir’in yarınlarından çok umutluyum.
Ve gelişmeleri büyük bir heyecanla izliyorum.

Statla ilgili yanlış bilinen gerçekler

KAMUOYUNDA şöyle bir algı var:
“Göztepe, Gürsel Aksel’e stat yapılmasını istemiyor...”
Ya da...
“Karşıyakalılar, Yalı’da yapılması planlanan stada itiraz ediyorlar, karşı çıkıyorlar...”
İkisi de yanlış...
İmkanlar olsa, fiziki şartlar yeterli olsa, iki kulübün yönetiminin hayalindeki tesisler olsa neden istemesinler?
Kaldı ki, itiraz edenler sadece onlar değil... Bütün otoriteler de, futbolu bilenler de, “Daha iyi bir alternatif arayın” diyorlar.
Açık ve net yazalım.
Biz herhangi bir stat istemiyoruz ki...
Standartları olan, Avrupa’daki örnekleri gibi birer futbol mabedi istiyoruz.
Yoksa 5-10 bin kişilik bir stat, günü kurtarmaktan başka bir işe yaramaz, kulüplerimize de gelir bırakmaz.
Şöyle düşünebilirsiniz.
“Bugün maç yapacak saha bulamıyoruz. Yeter ki, bir stadımız olsun...”
Olsun...
Ama şu da ortaya konsun...
Atatürk Stadı’yla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Alsancak’ın akıbeti ne olacak?
İzmir’e UEFA standartlarında bir stat düşünülmüyor mu?
Örneğin uluslararası bir turnuva olsa İzmir’e maç verilmeyecek mi?
Bu sorulara cevap bulunursa herkesin içi daha rahat olacak.
Yoksa kimse, “Yapılmasın...” demiyor ki...
En doğru yere yapılsın deniyor.