Türkiye’deki ahlak boşluğu

Haberin Devamı

SERDAR Turgut geçen gün köşesinde bir yazı yazdı.
Başlığı ise, “Türkiye’deki ahlak boşluğu”ydu.
Yazıyı çok beğendim, çünkü hem Turgut gibi düşünüyorum, hem de geçmişte de benzer yazılar yazdım.
Türkiye siyasete boğulmuş, hatta siyasetten başka bir şey konuşmayan bir Türkiye...
Ben siyasetten sıkılıyorum.
Bizdeki siyaseti kuru, renksiz, halkımızın ve dünyanın beklentilerinden uzak buluyorum.
Haklı gerekçelerim var, yaşanmış deneyimler var.
Aslında bunları hep birlikte yaşıyoruz.
Değerlerin ayaklarda olduğu, birbirine karıştığı bir süreç yaşıyoruz.
Ve bu beni rahatsız ediyor.
Bunları söylediğinizde de şöyle bir cevap alıyorsunuz:
“Seçim dönemlerinde bunlar olur...”
Niye olsun...
Her şey seçim mi, her şey sandık mı?
Her şey en tepede olmak mı, her şey iktidar olmak mı?
Ben siyaseti imkanlar sanatı olarak bilirim.
Gelin görün ki, bizde sandık bir yana dünya bir yana...
Belki de o yüzden siyasete uzağım.
Hayatın başka anlamları da renkleri de var.
Siyasetin gri bakışını sevmiyorum.

Haberin Devamı


Serdar Turgut ne yazmıştı

ÖZETLİYORUM...
Yazının tamamını BURADAN da okuyabilirsiniz.


***


“Yıllardan beri bir hikâye anlatılır. Muhafazakârlığın ve dini değerlerin güçlü olduğu Türkiye’nin en büyük gücünün, aile değerlerinin sağlamlığında yattığı söylenir. Ben de buna inanır, muhafazakâr ve dini değerlerim güçlü olmadığından, “Acaba bendeki eksiklik, aile terbiyesi olabilir mi?” diye endişelenirdim. Çünkü aile terbiyesi, insanın temeldeki çıpasıdır.
Onu karaya atıp bağlarsanız, denizler ne kadar çalkantılı olursa olsun kayık uzaklara açılamaz, batmaz da. Aile terbiyesi, insana hayattaki sınırlarını koyar, ona denge ve izan verir.
Ben hayatta hiçbir zaman ahlak söylemleriyle yaşayan, başkalarına ahlak dersleri veren bir insan olmadım. Yan terbiyeli olmadım. Ama hep sınırlarım oldu.
Ben ahlak söylemleriyle yaşamayan bir insan olarak son yıllarda Türkiye’nin gittikçe muhafazakârlaşmasının ve aile değerlerinden konuşulmasının artmasını izliyorum.
Aynı zamanda görüyorum ki, bu söylemler yaygınlaştıkça ahlaksızlık, ilkesizlik ve terbiyesizlik de artıyor. Eğer kendisine muhafazakâr diyen bir gazeteci, başkalarına böylesine ilkesiz ve ahlaksızca saldırabiliyorsa veya bir kadının namusuna yönelik bu kadar haysiyetsizce konuşabiliyorsa, başka zamanlarda ne kadar ahlaktan, dini değerlerden bahsetse de o kesinlikle aile terbiyesinden yoksundur. Seküler ahlak, yıllardır saldırı altındaydı, yerine hakim kılınmaya çalışılan muhafazakâr ahlak da aile terbiyesi yoksunluğundan dolayı çöktü. Sonunda Türkiye’de şu anda bir ahlak boşluğu yaşanıyor.”

Haberin Devamı


Hayatta siyasetten da başka şeylar var

HADİ öyle diyelim, siyasetçiler gibi diyelim...
“Seçim dönemlerinde bunlar olur...”
7 Haziran akşamı artık Türkiye rahatlasın.
Siyasetin dili uzlaşma dili olsun, barışın dili olsun, diyaloğun dili olsun.
Çünkü, hayatta siyasetten başka şeyler var.
Ve ne yazık ki, bizim siyasetçiler siyasetten başka bir şey konuşmuyorlar...
“Sanat...” diyorsun, “Seçim var” diyorlar.
“Spor...” var diyorsun, “Seçim var” diyorlar.
“Edebiyat” var diyorsun, “Seçim var” diyorlar.
Ama seçimden sonra da ne sanatı, ne edebiyatı, ne sporu konuşuyorlar.
Ve bu bana çok sıkıcı geliyor.

Yazarın Tüm Yazıları