İyi ki İzmir var

Haberin Devamı

CUMA günü “İyi ki İzmir’de yaşıyorum” dediğim bir olayın daha keyfini çıkardım.
Alsancak’taki Santa Maria Kilisesi’nde özel bir konser vardı.
Kilise yakın bir geçmişte restore edildi.
Bu çalışmalar sırasında orgun çalışmadığı fark edildi.
Veronalı bir ustanın yaptığı bu org hala müzik bilimciler tarafından o dönemin en iyileri arasında gösteriliyor.
O gece öğrendim.
Bu orgun restorasyonu için Türkiye’de çalınmamış kapı bırakılmamış, ama tamiri yapacak bir usta bulunamamış.
Çare Almanya’da bulunmuş.
Alman usta sayesinde org yeniden sesine kavuşmuş.
Ve o ilk gecede de Arkas Trio sahne aldı.
Santa Maria Kilisesi’ndeki konserde orgu, ünlü organist Prof. Johannes Geffert çaldı.
Geffert’e Tuncay Yılmaz kemanıyla, Emre Elivar piyanosuyla, Alman Gustav Rivinius çellosuyla eşlik etti.
Ben bir Bach hayranıyım.
Konser de bir Bach eseriyle başladı ve cuma gecesi keşfettiğim Astor Pantaleón Piazzolla’nın bir eseriyle bitti.
Uzunca bir süre Piazzolla’nın peşinden gideceğim kesin...
Bu gecede önemli bir ayrıntı vardı.
Tabii, bu bilgiyi değerli dostum ve Türkiye’nin en iyi keman sanatçılarından Tuncay Yılmaz verdi.
Santa Maria Kilisesi’nin bu çok özel orgunu 1890’da Veronalı bir sanatçı yapmıştı. Gaetano Franzetta firması orgu yapıp teslim etmişti.
İtalyan Mascioni şirketi de son restorasyonu gerçekleştirmişti. Restoratörün ismi de Antonio Bianchin’di.
Gustav Rivinius’un çellosunu ise 1690 yılında Milanolu Grantino, Tuncay Yılmaz’ın kemanını ise 1731 yılında Venedikli Devitor yapmıştı.
İzmir’deki bu konser, müzik dünyasını etkileyen üç önemli ustanın orgu, çellosu ve kemanıyla daha da anlam kazandı.
Ve İzmir...
Kentin tam ortasında kilisesi, sinagogu, camileriyle hoşgörünün başkenti İzmir...
İyi ki İzmir var.

Haberin Devamı


Balkan şarkılarını seviyorsanız

CENK Bosnalı, Balkan müziğini en iyi yorumlayan sanatçıdır.
İlk iki albümünde müthiş sevdalinkalar söyledi.
Kulağımıza tanıdık gelen bu melodiler Türkiye’de de çok tutuldu.
Cenk bazı şarkıları uyarladı, bazılarını da kendine göre yorumladı.
Ben iki albümü de keyifle dinliyorum.

Haberin Devamı

İyi ki İzmir var

Şimdi üçüncüsü geldi, albümün ismi “Balkan Şarkıları” oldu.
Ama bu sefer Türkçe okuyor Cenk...
Albümde dördü Cenk Bosnalı’nın sözlerini yazdığı Balkan halk şarkısı, üçü Rumeli Türküsü ve biri Makedonca, biri Boşnakça olmak üzere toplam 9 eser var.
Cenk bu sefer bir sürpriz de yaptı.
Kayıtları Bulgaristan’da çekti ve Dimitrovgrad’da ona kendi alanlarında en yetenekli ve en tanınmış müzisyenler eşlik etti.
Balkan müziğini, esintisini sevenlere tavsiye ederim.


Saint Joseph buluşması

SOSYAL medyayı eleştirenler de var, yere göğe koyamayanlar da... Benim fikrim şu... Eğer iyi kullanılırsa müthiş bir şey... Sosyali de geleneksel medyası da... Medyadan vazgeçmek mümkün değil, söyleyeyim. Bizim okulun geleneksel bir balosu, bir de pilav günü vardır. Aslında birçok okulun olduğu gibi... İzmir Saint Joseph, 1880’de kurulmuş, eski bir okul... Bazıları “Okul demek yeterli değil, başına hayat eklemen gerekir” der. Yani “hayat okulu...”
Neden böyle söylerler?
Çünkü, Saint Joseph gibi geleneği olan okullar, öğrencisini mezun olup bırakmaz.
Peki ne yapar?
İzler, takip eder, haberdar eder, bir araya getirir, aidiyet duygusunu hep öne çıkarır, bu ruhu hiç unutturmaz, geleneklerin kaybolmasına izin vermez.
Tutucu bir gelenekten bahsetmiyorum.
Aksine ilkelerini güncelleyen, günün koşullarına göre geliştiren, ama bir kurumu kurum yapan değerleri de unutturmayan bir gelenek anlayışından bahsediyorum.
134 yıllık bir yaşanmışlık ve deneyim...
Sosyal medyaya gelince...
Saint Josephlilerin bu yıl ki balo tarihi 29 Kasım yani önümüzdeki cumartesi akşamı, Swiss Otel’de...
İzmir’de oturanları, İstanbul’a taşınanları, Ankara’da olup da İzmir’e dönmenin hayalini kuranları anlıyorum da birkaç yıldır yazışmalar New York’tan, Melbourne’dan, Avrupa’nın her yerinden...
“Birkaç saatliğine de olsa dünyanın öbür ucundan uçağa atlayıp gelmeye değer” diyorlar.
Haklılar...
Çünkü, bu buluşmalar dostluğu hatırlatır, geçmişi, hayat okulunu hatırlatır.

Yazarın Tüm Yazıları