Halikarnas Balıkçısı’nın manevi oğlu olmak

Haberin Devamı

ŞADAN Gökovalı’yı tanımayan var mıdır, benim çevremde yok... Gökovalı önce hocam oldu, sonra meslektaşım, sonraları da dostumuz, akil insanımız... Tanıdığım günden bugüne düşünüyor, yazıyor, çiziyor, konuşuyor. Gökovalı dinlediğim en iyi konuşmacılardandır, yazarlığı da insanı çoğaltır, hayaller kurdurur. Halikarnas Balıkçısı’nın manevi oğlu olarak kabul edilir. Şadan hocayı da en iyi Halikarnas Balıkçısı’nın manevi torunu İhsan İnekci anlatır dedim ve ondan bir yazı istedim. Bu pazar köşem İzmir Özel Tevfik Fikret Anadolu Lisesi ve Fen Lisesi Müdürü olan İhsan İnekci’nin...


Tanıdığım Şadan Gökovalı

ŞADAN Gökovalı için Halikarnas Balıkçısı’na Azra Erhat’a, doğaya, sevgiye ve Anadolu’ya adanmış bir ömür diyebiliriz.
Halikarnas Balıkçısı da şöyle der...
“Şadan Gökovalı’ya arkadaşım, oğlum desem azdır. Çünkü, mevcut insanlar arasında düşüncelerimi devam ettirecek en uygun insan odur. Ölürsem ölüm beni yenememiş olacak. Çünkü Şadan var...”
Şadan Gökovalı’nın ismi Muğla’da Kültür Merkezi’ne, Gökova’da caddeye verildi, “Homeros Onur”, “Altın Homeros” ve daha nice ödüller aldı. Gazeteci yazar, mitolog, üniversite öğretim üyesi, Anadolu yücesi bir insan derler onun için...
Soyadından da anlaşılabileceği gibi Muğla’nın Gökova (Halikarnas Balıkçısı’nın dediği şekliyle eski adı “COVA” olan yöre) beldesinde dünyaya gelmiş. Ortaöğrenimini tamamladıktan sonra yüksek öğrenimi için İzmir’e bir gelmiş pir gelmiş. İzmir onu sevmiş, o da İzmir’i... O günden sonra kısa aralıklar dışında hep İzmir’de kalmış. Aradan geçen yıllarla birlikte yüreğine İzmir sevdası düşmüş. Yazdığı kitapların, incelemelerinin çok büyük bir bölümü de hep İzmir ve yakın çevresi üzerine olmuş.

***

Onu 90’lı yılların başında tıklım tıklım dolu kocaman bir amfide kürsüden yüzlerce öğrencisine Anadolu’yu anlatırken tanımıştım. Kürsüde anlattıkça devleşen bir Anadolu yücesi ve onu adeta büyülenmişçesine izleyen öğrencileri...
O tarihlerde Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın profesyonel turizm rehberliği seminerleri Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlük binası amfilerinde gerçekleştiriliyordu. Ben de bu seminerlere katılan bir arkadaşımın yanında misafir olarak amfiye girip onu dinlemiştim. Etkisini ömür boyunca taşıdığım bir seminerdi. Şadan Gökovalı diğer tüm üstün niteliklerinin yanında çok büyük bir söz ustasıdır; hani öyle böyle değil, sözcükleri dişiyle tırnağıyla adeta topraktan kazırcasına çıkartıp onların içine sevgi ve heyecanını katarak yerli yerine koyar ve öylece kullanır. Çünkü, o aynı zamanda Anadolu’nun Hümanist geleneğinden gelen bir sevgi eridir. Eh! Sevgi dediğimiz de başkaları ile paylaşılması değil mi ya? Paylaşmanın en güzel yollarından birisi de sevgimizin dile gelmesi, söze dökülmesidir. O, sözcüklere sanki çocuklarıymış gibi özel bir ilgi gösterir.

***

Bugüne değin Anadolu ve İzmir’in tarihini birçok kişiden dinledim ama onun anlatımı, sizi yerinizden kanatlandırıp kimi zaman Olimpos Dağı’nın tepesine çıkartır; kimi zaman Smyrna’nın can suyu Meles’in durgun sularının kenarına bırakıverir. Bir anda kendinizi mitolojik dünyanın orta yerinde bulursunuz. Artık o andan itibaren siz de o dünyanın bir kahramanına dönüşüverirsiniz.
Gökovalı’nın bir başka üstün niteliği ise doğaseverliğidir. Yıllar önce bir gün İzmir Özel Tevfik Fikret Lisesi’nde gençlerle söyleşiyordu. Öğrencilerin merak dolu sorularının ardı arkası kesilmiyordu. Söyleşi belirlenen süreyi çok aşmıştı. Birden saate baktı ve gözlerinde telaşlı bir ifadeyle, “Sevgili gençler, sizlerle burada söyleşmek çok güzel. Sorularınızın tümüne yanıt vermeyi çok isterdim. Ama süreyi çok aştım. Buradan çıktıktan sonra Gökova’ya gideceğim. Orada diktiğim ağaçlar beni bekliyor. Onların bakımlarını yapmam ve onları sulamam gerek” diyerek gençlerden izin istemişti. Bir başka görüşmemizde ise İzmir Kültürpark’taki ağaçların adlarını, türlerini tek tek sayması beni hayrete düşürmüştü.

***

O, aynı zamanda şiir düşkünü bir gönül adamıdır. Yüzlerce şiiri ezbere bilir. Biriyle karşılaştığında ona o anın özelliği ile ilişkili olarak ya bir şiir okur ya da güzel bir özlü tümceyi söyler.
Bugünlerde girdiği yeni yaşını kutlayan Şadan Gökovalı kendi deyimiyle “Orta Gençlik” dönemini sürmekte ve belki de en üretken dönemlerinden biri olan bu yaşlarda tüm enerjisini ve coşkusunu arka arkaya yazdığı ve yayımladığı kitaplarına vermiş durumda... Yılların imbiğinden geçmiş anı ile bilgisini sevgi ve coşkusuyla birleştirip birbirinden değerli kitaplarıyla okuyuculara armağan etmeye devam ediyor.
Balıkçı MERHABASI ile...

Yazarın Tüm Yazıları