Hala nerede yapacağımızı konuşuyoruz

Normalde belediyelere verilmesi gereken bu taşınmazlar; nedense tahsis edilmiyor sonra da mahkemeler yoluyla geri dönüyor.

İzmir’deki durumu özetliyorum kısaca...
Geçen hafta yapılan tartışmalardan birinde “Ege Medeniyetleri Müzesi Sümerbank arazilerinde de olabilir” gibi bir yorum vardı.
Galiba bu konuyu 10 yıldır konuşuyoruz.
O günlerde yer seçimi yapılmış olsaydı, çoktan inşaatı biter ve belki de bu coğrafyanın en zengin müzesine turist akını başlamış olurdu.
Ne yazık ki; hep aynı şeyleri tartışıyoruz.
Bu satırları okuyunca inanın üzüldüm.
Hem kentim, hem de Türkiye adına…
Öylesine kısır tartışmaların içindeyiz ki, asıl konuşmamız gerekenleri hep erteliyoruz.
Kaybeden hepimiz oluyoruz, söyleyeyim.
İzmir’in bir müzeye ihtiyacı var.
Gidin Selçuk Efes Müzesi’ne o birbirinden değerli eserler depolarda istiflenmiş.
Ege’nin her yerinde benzer manzaralar var.
Atina müzesini öyle bir anlatıyor, öyle bir satıyor ki; Anadolu’daki düşündükçe inanın insan ne yapacağını, ne söyleyeceğini bilemiyor.
“Ege medeniyetleri müzesi nerede yapılsın?”
Maalesef biz hala yeri konuşuyoruz.

Toplantılara neden ilgisiziz

Son dönemde gittiğim toplantılarda salonların boş olduğunu görüyorum.
Bunun İzmir’e özgü olduğunu zannetmiyorum.
Bu gerçekten büyük bir sorun...
Bir organizasyon yapmak emek istiyor. Günler öncesinden program yapılıyor, konuşmacılar ayarlanıyor.
Tarihleri denk getirmek, salonları kiralamak, doğru bir şekilde duyurmak epeyce uğraş gerektiriyor.
Konuşmacılar için de bazen günler öncesinden başlayan bir hazırlık süreci...
Neresinden bakarsanız bakın, büyük emek...
Ama salonlar dolmuyor.
Bunda toplumun ilgisizliği kadar, organizasyonu yapanların seçimlerinin de büyük etkisi oluyor.
Aslında bugün toplantı formatları da çok değişti.
İçinde görsellik olmayan, interaktif yapılmayan hiçbir konuşma ilgi çekmiyor.
Ve bir de süre meselesi...
Uzun konuşmaları kimse takip edemiyor.
Sivil toplum örgütleri bu ayrıntılara bence dikkat etmeliler.
Yoksa o kadar emek boşuna gidiyor.

Bu Göztepe iş yapar
Bu KSK üste çıkar

İkisi de iyi gidiyor. Göztepe’nin bu sene Süper Lig’e çıkacağından eminim. Geçen yılın hatalarından ders alınmışa benziyor. İstikrar korunur, takımdaki ahenk devam eder, sezon arasında da boşluklara bir, iki takviye yapılırsa bu iş olur gibime geliyor.
Karşıyaka da öyle...
Transfer yasağı var, kulübün sorunları ortada, tarihinin en kritik döneminden geçiliyor ama takım gençleriyle umut veriyor.
Özüne dönünce işler değişiyor.
Haydi Göztepe, haydi Karşıyaka...

Passolig gerçeği

Passolig iyidir, kötüdür; faydalıdır, faydasızdır, bilemem...
Ama benim gördüklerim var.
O da kafamda soru işaretlerine neden oluyor.
Karşıyaka geçen yıl toplam 8 bin kişiye oynadı.
Bir sezon boyunca Karşıyaka’nın maçlarına gelen seyirci sayısının toplamı 8 bin...
Bu yıl takım ikinci ligde, doğru düzgün stat yok ama neredeyse bir maçta gelen seyirci sayısı 8 bin...
Hep aynı yorumu dinliyorum.
“İkinci ligde passolig yok...”
Passolig dediğin de bir kart; internete girip kayıt oluyorsun, o kartla da maça gidiyorsun. Hepsi bu...
Ama insanlar bunu yapmak istemiyor.
Karşıyaka örneği ortada...
Yorumu siz yapın...

Turizmde önemli uyarı

TÜROFED Başkan Yardımcısı ve Ege Turistik İşletmeler ve Konaklamalar Birliği (ETİK) Başkanı Mehmet İşler diyor ki...
“Bu rakamlar turizm sektörünün 2016 yılında resmen bir afet yaşadığını ortaya koyuyor. 2017 parlak görünmüyor...”
Ve şunları öneriyor.
“Turizm sektörünün yasası yok, yasamız çıkarılmalı. İhracattan sonra ülkeye en çok döviz kazandıran sektörüz. İhracatçı sayılmamıza rağmen KDV istisnası ve iadesinden yararlanamayan sektörümüze KDV muafiyeti getirilmeli. Uygun koşullarda finansman arayışındaki sektör Eximbank’tan orta ve uzun vadeli kredi kullanabilmeli, yüzde 50 teminatla yüzde 100 kredi alabilmeli. Yatırım belgeli tesislerin süreleri uzatılmalı. İstihdamın artması, yetişmiş personelin sektör dışına çıkmaması ve hizmette kalitenin düşmemesi için vergi muafiyetleri ile SGK primlerinin kışın alınmamasını gibi yeni teşvikler getirilmeli…”
İşler’in önerileri dikkate alınmalı.