Dünyanın en meşhur çukuru

Haberin Devamı

VALLAHİ de billahi de biz yaptık, Basmane’yi yıllar içinde koca bir çukura çevirdik. Son gördüğümde içinde kocaman ağaçlar olmuştu. Hatta takıldık, “Dünya Ticaret Merkezi” değil, “Dünya Orman Çiftliği” diyelim diye...
Bu inşaat başladığında İstanbul’daki Akmerkez daha bitmemişti. Kalyon, İstinye Park filan daha akıllarda bile yoktu. İstanbul’da kaç tanesi bitti, sayamadım bile...
Ama İzmir’de Dünya Ticaret Merkezi yapılamadı.
En başta söylediğimi bugün de tekrarlayayım.
Şehir planlama uzmanı, mimar, belediye başkanı da değilim.
Bir İzmirli olarak, bir gazeteci olarak yorumladım.
Bu proje için şunları yazdım hep...
* Arsayı satan bir şahıs değil, belediyeydi. Belediye de burayı keyfine göre değil, ihaleye çıkarak sattı. Dolayısıyla bir yanlış varsa, bu yanlışı düzeltmek için 12 beklemek değil, anında müdahale etmek gerekirdi.
* Bu satış sonrasında plan hem ilçe, hem büyükşehir meclislerinde oy birliğiyle onaylanarak çıktı. O gün itiraz etmeyenler, sonradan itiraz ettiler. Oysa Türkiye’deki benzer davalarda “O gün itiraz etseydin” dendi. Bilirkişi raporları her seferinde farklı çıktı, her mahkeme kararı projenin uzamasına neden oldu.
* Bu proje bir inada dönüştü. “Ben ölmeden kimse burayı yapamaz” yorumlarını çok duyduk. İnatlaşma benim lugatımda hiç olmadı, inatlaşanları da hiç anlamadım.
* 12 yıl boyunca kimse “Yapamazsın...”, “Edemezsin...”, “Yanlışsın...” demedi. Aksine “Yapabilirsin, edebilirsin, doğrusun” dendi. Bir işin olup olmayacağı için 12 yıl beklettiler. Çok insan mağdur oldu, çok insan mahkemelere taşındı. Sonunda dünyanın en meşhur çukurunu İzmir’in göbeğine yapmayı başardık.
* Şimdi aslında merak ediyorum. “Ben ölmeden kimse burayı yapamaz” diyenler, TMSF’nin bu satışına ne diyecek, 9 Eylül günü ihaleyi alanları yine mahkeme yolu mu bekleyecek?

Haberin Devamı


Hatırlatayım başarı eşittir şampiyonluk değildir

İZMİR Ticaret Borsası’nın özel konuklarıyla yaptığı söyleşi toplantılarının konuğu Göztepe’nin yeni sahibi Mehmet Sepil’di. Sepil’i çok dikkatli dinledim. Spor konusunda ayrı düştüğümüz hiçbir ayrıntı olmadığını bir kez daha fark ettim. Spor artık önemli sektörlerden biri... Ve bunu kesinlikle duygularla değil, profesyonelce yönetmek gerekir. Sepil’de bu iradeyi gördüm. Aslında çok doğru bir başlangıç da yaptı. Göztepe’nin önde gelen isimlerini önce topladı, fikirlerini aldı ve camianın iyi tanıdığı kişilerden oluşan bir yönetim yapmaya başladı. Fatih Dalan’ın başarılı olacağını düşünüyorum. Sepil, iyi bir tercih yaptı. Bununla birlikte eski başkanlar Göztepe’de adeta başkanmış gibi çalışacak, bu da önemli bir kazanç... Ama en önemlisi, uzun vadeli bir strateji üzerine hareket edilmesi... Şunu söylemeliyim. Göztepe için iyi ve güzel günler çok yakında olacaktır. Ama kimse her yıl şampiyonluk beklemesin. Başarı güzel ama Sepil’in de dediği gibi istikrarlı başarılar çok daha anlamlı... Acele etmeden, ne yaptığını bilerek kulübü bir yerlere taşımak gerekir. O yüzden Göztepe yönetiminin en önemli ve ilk işi beklentiyi yönetmek olmalıdır. Eski ve geleneği olan ama başarıya aç camiaları iyi yönlendirmek, geleceğe inandırmak şart... Bu yapılırsa benim dinlediğim Mehmet Sepil, Göztepe camiasının önde gelen isimlerinden oluşan yeni yönetim takımı en kısa sürede başka yerlere taşır. Hatırlatayım, başarı eşittir şampiyonluk değildir.

Yazarın Tüm Yazıları