Bu kışın modası: Boza eşliğinde Orhan Pamuk okumak...

Daha yeni Ben Bir Ağacım’ı okumuş ve Orhan Pamuk’un kalemine, kurgusuna bir kez daha hayran olmuştum ki, hafta sonu yeni kitabı Kafamda Bir Tuhaflık’ı aldım elime...
Daha 20-30’uncu sayfada canım fena halde boza çekti...
Kış geceleri Cihangir sokaklarında hala gezen bir boza satıcısı var...
Keşke şimdi geçse de alsam dedim.
Hem de Orhan Pamuk’un kitapta anlattığı şekilde bir sepet bulup pencereden aşağı sarkıtarak...
Geçmeyince hiç üşenmedim, kalktım Vefa’ya gidip bir şişe boza aldım...
Ekşisisinden...

Romanda geçtiği gibi iyi boza ekşi mi olur, tatlı mı olur tartışmasına girmeden...
İçinde ne kadar alkol var mevzusunu kurcalamadan...
Eve döndüm, tarçınını, leblebisini koydum üzerine bozamı içip, kitabımı okumaya devam ettim.
Ben Orhan Pamuk edebiyatının en çok kurgu yanını seviyorum.
Bize anlattığı hikayeyi garip bir kafayla kurgulayıp sunuyor.
Ben Bir Ağacım’da da öyle oldu, görünen o ki Kafamda Bir Tuhaflık Var’da da öyle olacak...
Göreceksiniz bu kışın içeceği boza olacak...
Ve hep birlikte gözümüz kulağımız, sokaktan geçecek bir bozacıyı arayacak...
Orhan Pamuk’un yeni kitabı Kafamda Bir Tuhaflık sayesinde...

Kim izlesin Süper Lig’i

Saran Medya’nın Spor Grup Başkanı Selim Usta, Türk futbolunun gelişmesi için Süper Lig’in Türk dizileri gibi yurt dışına pazarlanmasını önermiş, bizim Ceyhan Kuburlu’ya...
Ne kadar iyi niyetli bir öneri...
Bizim bile izlemediğimiz...
Seyircinin stada gitmediği...
Lig TV’nin sürekli abone kaybettiği...
Futbol kalitesinin yerlerde süründüğü Süper Lig’I Allah’ınızı severseniz kim neden izlesin dünyada?
Bir kaç tane müptela bahis oyuncusu dışında dünyada kim açar bakar Süper Lig’deki maçlara...
Türk dizilerinin dünyada izlenmesi için onlarca neden sayabilirim, Türk futbolunun dünyada izlenmesi için tek bir neden söyleyebilecek biri çıkar mı acaba?
Türkiye Kupası maçlarının bugün 120 ülkede canlı yayınlandığını söylüyor Selim Usta...
Yayınlanıyor da izleyen var mı acaba?
Binlerce kanal arasında uydudaki bir sinyal olarak kaldıktan sonra yayınlansa ne olur ne yayınlanmasa ne olur...

Bizim talebeler Osmanlıca öğrenmez!

Vallahi bunu ben demiyorum, İlber Ortaylı Hoca diyor...
Tıpkı o reklamlarda gençlerin cehaletiyle dalga geçen haliyle, caps’lere konu olan babacan tavrıyla şöyle diyor İlber Hoca:
“Bizim talebeler bu harfleri öğrenmezler. Öğrenemezler demedim öğrenmezler! Çünkü merak ve sabır yoktur. Haftalarca ellerinden düşürmedikleri iPhone’a harcadıkları enerjiyi Arap harflerine, İngilizce gramerine veya müzik derslerindeki notalara ayırsalar ve harcasalar başarılı olabilirlerdi...”
Okullarımızda Osmanlıca öğrenilemeyeceğini ve öğretilemeyeceğini söyleyen İlber Hoca’nın sadece bir gerekçesi bu...
Diğer gerekçeler için dün Milliyet Pazar’daki yazısını bulup okuyun...

Firmalar ne duruyor?

Madem sadece Fettah Tamince’nin bir çıkışıyla Antalya yılbaşı için ışıklandırılıyor...
Rixos ve diğer oteleller sponsor olup Antalya’yı ışıl ışıl hale getirebiliyorlar...
Diğer şehirlerde, diğer büyük firmalar ne güne duruyor...
Turkcell, eskiden olduğu gibi yine İstiklal Caddesi’nde...
Avea, genel müdürlüğünün hemen yanıbaşındaki Abdi İpekçi caddesi’ne sponsor olup neden ışıklandırmıyorlar...
Madem lalelerle etrafı süslemeye, yol kenarlarına çiçeklerden şekiller yapmaya bütçe ayıran belediyemiz ve yerel yönetimler yılbaşı ışıklandırmasına bütçe ayıramıyor...
Büyük firmalarımız neden kolları sıvamıyor...