Bodrum’um en çirkin binası

Bodrum’da bir anket yapılsa ve “Yarımadanın en çirkin binası hangisidir?” diye yüzlerce, binlerce insana sorulsa sonuç değişmez: Tartışmasız Güvercinlik Koyu’ndaki iki korkunç yapı uzak ara ipi göğüsler...

Haberin Devamı

Havaalanından Bodrum’a giderken Güvercinlik’e geldiğinizde, kafanızı sağa yani deniz tarafına doğru çevirin, suratınıza tokat gibi çarpacak sözünü ettiğim yapılar...
Güvercinlik Koyu’nda burna yapılan iki korkunç binanın yerinde 8 yıl öncesine kadar yemyeşil bir arazi vardı...
Tesadüfe bakın ki, bir gün üç ayrı yerinden aynı anda yangın çıktı ve bugün iki otelin yükseldiği arazi çırılçıplak kaldı...
8 yıl önce yetkililerin yaptığı açıklamalarda arazinin yeniden yeşillendirileceği ve kesinlikle imara açılmayacağı söylenmişti...
Külahıma anlat...
İmara açıldığı yetmezmiş gibi, Bodrum’un mimarisina hiç yakışmayan, yüksek katlı, 490 odalı iki otelin yapımına izin verildi...
Ben geçen yıl Mandarin Otel’i eleştirmiştim ya vallahi haksızlık yapmışım, hiç değilse Mandarin Otel, Cennet Koyu’nun dokusuna uyan yatay şekilde yapılanmış, yeşillerin içine konumlandırılmış bir tesis...
Güvercinlik Koyu’nda yapılan iki bina ise Bodrum’un en yüksek katlı binaları...
Ne yeşili var, ne bulunduğu koya yakışan bir estetiği...
Lök diye oturtulmuş burnun en güzel yerine...
Bıçak gibi saplanmış Bodrum’un kalbine...
Kültür Bakanlığı, otel izninin Maliye Bakanlığı tarafından verildiğini söylemiş, herkes topu birbirine atmış, çevrecilerin bütün itirazlarına rağmen otel inşaatları devam etmişti...
Geçen yıl bitirilen binada La Blanch Island adlı otel açıldı...
Ne gittim, ne gördüm...
Doğaya, Bodrum’a, çevreye bu kadar haksızlık yapan bir mekana gitmem de, görmem de...
Güvercinlik’ten geçerken uzaktan görmek ve içinizin cız etmesi yeter de artar bile bu kararı vermek için...
Bodrum’un en çirkin bu binası, Türkiye’nin çarpık, arsız, edepsiz betonlaşmasının 2000’lerdeki en acı örneği olacaktır...

Haberin Devamı

Çin restoranına gitmeyecek miyiz?

1998’de Abdullah Öcalan İtalya’ya geçince, Türkiye’deki protestolarda İtalyan marka buzdolaplarının üzerinde tepinilmiş, sokaklarda İtalyan ürünleri ateşe verilmişti.
İtalya’ya tepkisini böyle göstermişti insanlar...
Çin’in Şincan Uygur Özerk Bölgesi’ne yönelik baskıcı politikası haklı olarak protesto ediliyor şimdi de...
Ama bazı aklı evveller de Tophane’deki Çin restoranını taşlıyorlar protesto için...
Zavallı dükkan sahibi de “Bana ne kardeşim Çin’den, ben Türk’üm” diyerek durumunu izah etmeye çalışıyor.
Çin’i protesto etmek için Çin restoranını taşlamak tam bizlik bir protesto şeklidir...
Ben de bu protestoya katılıyor ve bir süre acılı ekşili çorba içmeyeceğimi beyan ediyorum!..
Çin çayı içenleri de kınıyorum!

Haberin Devamı

Tükenmek bu değildir

Gupse Özay, devamının çekileceği açıklanan Deliha 2 filmini bu yıl yapmayacak...
Gupse’nin tükenmişlik sendromu olarak özetlendi bu durum...
Biraz yurt dışında eğitim almak, biraz kendini geliştirmek istediği için bu kararı almış oysa ki...
Pek çokları gibi ilk film 1.600.000 bin gişe yaptı, para orada duruyor, hemen ikinci filmi çekip kapayım demiyor...
Deliha yerine başka bir film yapmak isiyor...
Bir sene sonra Deliha’ya döneriz diyor...
Bu arada kendini beslemek istiyor...
Tabii biz bunlara pek alışık olmadığımız için hemen tükenmişlik sendromu yaftasını yapıştırıyoruz...

Mahsun Kırmızıgül neden müziği bıraktı?

Mahsun Kırmızıgül’e yurt dışında bir düğünde şarkı söylemesi için 1 milyon lira teklif edilmiş.
O da “Ben müziği bıraktım” diyerek kabul etmemiş bu teklifi...
Kariyerine sinemada devam edeceğini, artık müzik yapmayacağını söylemiş.
Yanlış... Hem de ne büyük yanlış...
Mahsun Kırmızıgül’ün müzikten bu kadar uzaklaşmasının tek bir nedeni var; yıllarca türkücü yönetmen diye laf çakıldığı, eski klipleriyle dalga geçildiği için artık sadece sinemayla anılmak istiyor...
Türkücü Mahsun’u gömerek... Sadece yönetmen Mahsun’u yaşatmak istiyor...
Ne bir yerde sahneye çıkıyor ne albüm yapıyor.
Müzik yaptığı yer sadece kendi evi, eşine dostuyla bir araya geldiğinde...
Ve kendi filmlerinde...
Oysa yönetmenlerin, oyuncuların yetenekleri sadece setlerle sınırlı değildir dünyada...
Şovlarda sahneye çıkarlar, müzik yaparlar, konserler verirler, müzikallerde rol alırlar...
Kabiliyetlerini saklamak yerine göstermeyi tercih ederler...
Oysa Mahsun en büyük meziyetlerinden birini saklıyor, yıllardır müzik yapmıyor...
Yönetmenliğini öne çıkarmak için müzisyenliğini bir komplekse dönüştürme Mahsun...
Bırak kim ne derse desin...
Sen sinemada kısa sürede kendini kanıtladın ve bu yolda yürüyeceksin...
Düğünlerde çıkıp çıkmamak senin tasarrufunda ama müziğe ihanet etmek ne demek?

Yazarın Tüm Yazıları