Adayların canlı yayın tartışmasını kim yönetir?

Cumhurbaşkanı adayları canlı yayına çıkmalı ve kozlarını paylaşmalılar...

Haberin Devamı

Madem Türkiye cumhurbaşkanını ilk kez seçimle belirleyecek, ileri demokrasilerde olduğu gibi bizde de adaylar canlı yayına çıkıp tartışmalı... Kapalı salonlardaki toplantılarda değil, İhsanoğlu, Erdoğan ve Demirtaş milyonların gözü önünde eşit süreye sahip şekilde vizyonlarını anlatmalı... Herkes biliyor, televizyon tartışmalarının ABD’de başkanlık- seçimlerinin olmazsa olmazlarından olduğunu...
Her seçimden önce adaylar üç kez art arda ekrana çıkıp kozlarını paylaşıyor. 2012’de Obama, Cumhuriyetçi aday Mitt Romney karşısında çıktığı ilk tartışma programını kaybetmiş, son iki canlı yayını kazanmıştı...
2008’de ise Obama, John McCain karşısında çok daha rahattı ve 3-0 üstün götürmüştü... Fransa’da 2012’de Nicolas Sarkozy ve François Hollande dört kanal ve beş radyonun ortak yayınladığı 2,5 saat süren bir tartışma yapmıştı. 20 milyonu aşkın kişi izlemişti Fransa’da bu tartışmayı...
Almanya’da da seçimler öncesinde adaylar aynı şekilde kozlarını canlı yayında paylaşıyor... Bizde neden olmasın? Olsun da, nasıl olacak? Diyelim ki adaylar medeni cesaret gösterip bunu kabul ettiler. Hangi kanal yayınlayacak, moderatör kim olacak?
Özal’ın, İnönü’nün, Demirel’in katıldığı bu tartışmalar eskiden TRT’de yayınlanırdı... Sadece TRT değil, bugün pek çok ulusal kanal Erdoğan’a yakın durduğu için haksız bir rekabet olur...
O yüzden Fransa’da olduğu gibi kanalların ortak yayın yaptığı bir çözüm bulunabilir... Bağımsız bir stüdyodan beş-altı kanalın ortak yayınlayacağı bir tartışma teknik olarak mümkün... Peki böyle bir tartışmayı kim yönetir? Buyrun size başka bir tartışma konusu...
Eskiden Uğur Dündar başarıyla yapardı bu tür yayınları, ancak o da artık siyasi olarak açık taraf olduğu için Erdoğan’ın destekçileri tarafından kabul edilmez... Yiğit Bulut gibi gazeteci-danışmanlar da olamayacağına göre... Bir tarafta azılı muhalifler, diğer tarafta gözü kapalı Erdoğan destekçileri... Geldiğimiz noktaya bakar mısınız...
Cumhurbaşkanlığı adaylarının katıldığı bir tartışmayı bağımsız götürecek bir televizyoncu/ gazeteci bulmak bile neredeyse imkansız hale geldi... Ben böyle bir tartışmayı yönetebilecek tek isim olarak yine de Reha Muhtar diyorum... Üç nedenden dolayı:
1- Hem bu tür gerilimi yüksek canlı yayın tartışmalarına çok hakim bir televizyoncu...
2- Hem yıllardır televizyonun dışında, bir kanalın siyasi duruşuna angaje değil...
3- Hem de adaylara eşit mesafede...
Bu kıstaslara sahip başka bir isim aklınıza geliyor mu?

Haberin Devamı

Puanım arttı!

Haberin Devamı

CHP’nin böyle bir aday göstermesine de, belagatinin olmamasına da, “ekmek için” sloganına da, kısacası her anlamda mesafeliydim Ekmeleddin İhsanoğlu’na... Ancak geçen haftadaki performansı... Monşer eleştirisine yaklaşımı... Hakkındaki yorumlara verdiği yanıtlar... Kendiyle barışık olması... Mizaha karşı mizahla yaklaşımı... Bendeki algısını değiştirdi...
Geçen haftaki performansı sonrasında anketlerde artış var mı bilemem ama İhsanoğlu’nun bendeki puanı ciddi şekilde arttı.
Not:
Bu arada “Ekmek için Ekmeleddin” sloganının oğlu Orhan İhsanoğlu tarafından bulunduğunu öğrendim... Orhan İhsanoğlu’nun babasının seçim kampanyasında etkili isim olduğu söylendi...

Haberin Devamı

Meryem ne yapacak?

Meryem Uzerli, Acun Ilıcalı’nın teklifini geri çevirdi...Geçtiğimiz hafta özel uçağına atlayıp Meryem’i Yetenek Sizsiniz’de jüri olmaya ikna etmek için Berlin’e gitmişti Acun... İlk başta programa sıcak bakan Meryem, daha sonra Acun’un teklifini kabul etmedi...
Bu arada “Muhteşem Yüzyıl”ın film projesinin rafa kalktığını da yazmıştım... Meryem bunda da rol almayacak... Peki ne yapacak? Şu an televizyon seyircisinin ekranda en çok merak ettiği isimlerin başında
geliyor Meryem... O da bunu bildiğinden kılı kırk yarıyor... Yanlış bir iş yaparsa avantajın anında dezavantaja dönüşeceğini iyi biliyor. Bu yüzden “Yetenek Sizsiniz” teklifine balıklama atlamadı. Star’la başka projeler için görüşüyor ve hem yeni reklam filminde oynamak hem de tatil yapmak için bu hafta Türkiye’ye gelecek...

Haberin Devamı

13 yaşında şöhret!

Bizim pop müziğimiz çok yaşlı... 35-40 yaşını devirmiş popçuların yaptığı müziği 13-23 yaşındaki gençlerin dinlemesini bekliyoruz... Bu yüzden albümler satmıyor, bu yüzden sektör çöktü deyip duruyorum ya... İşte sürekli genç popçu çıkaran Amerika’dan bu tezimi destekleyen son haber: 2012’de Eric Clapton’ın bateristi Steve Jordan tarafından keşfedilen 8. sınıf öğrencileri Malcolm Brickhouse (13), Alec Atkins (13) ve Jarad Dawkins (13) Sony Müzik’le 1.7 milyon dolarlık albüm anlaşması imzalamış.
Bakın buraya yazıyorum... Bu 13 yaşındaki Steve’e, Malcolm’a, Jarad’a 2015’te bizim teenage’lerimiz de aşık olur, yaptıkları müziğe bayılırlar... Çünkü bizde o kuşağın kalbini çalacak popçu yok... Ne yapsınlar, 15-18 yaşındaki gençler bizim 40 yaşını devirmiş anaları-babaları yaşındaki popçulara mı aşık olsunlar...

Yazarın Tüm Yazıları