Yasemin’in yerinde siz olsaydınız, ne yapardınız

YETER artık bu kadınlara yaptığınız!

Haberin Devamı

Onlar sizin anneleriniz, eşleriniz, sevgilileriniz, kızlarınız...
Lüften artık onların da hakları olabileceğini kabul edin.
Erkekler için geçerli olan kurallar, kadınlar için niye geçerli değil?
Niye onlar insandan sayılmıyor?
Niye bir erkek meşru müdafaadan kolaylıkla tahliye olabiliyor da bir Yasemin olamıyor.
Geçen gün avukatıyla konuşmuştum, bugün cezaevine yolladığım soruların yanıtlarını okuyacaksınız. Duruşması 24 Haziran’da, bütün kadınlar bu davanın takipçisi olmalı, Yasemin’e adalet diye haykırmalı...

Yasemin’in yerinde siz olsaydınız, ne yapardınız


Kaç yıldır evliydiniz?
Bir buçuk sene.
Evlilik nasıl oldu?
Sadece arkadaştık, bir anda “Evlenelim” dedi. Ben de belki iyi olur diye düşündüm. İmam nikâhı-nişan bir arada oldu. Nişanlılık döneminde sorunlu olduğunu anladım. Nişanı da attım hatta, ama evlenmek zorunda kaldım.
Niye?
O çok içkiliyken tartıştık, “Bu iş olmaz!” dedim. Zaten beni işten de ayırmıştı. Ancak ailem “Bizde boşanma olmaz” dedi ve baskı yaptı. Cahillik işte...
İlk şiddet ne zaman?
Evlendikten 2 hafta sonraydı, öyle bir dövdü ki hastanelik oldum.
Neler yapıyordu?
Tekme, tokat, küfür, tehdit... Kan revan içinde bırakıyordu. “Benden boşanırsan kız kardeşini öldürürüm!” diyordu. Oğlumuza da hiç acımadan vuruyordu. Sonra bu yaptığından pişmanlık duyuyormuş gibi aileme gidiyor, ağlayıp af diliyordu. Sonra her şey yeniden başlıyordu...
Ne zaman tehlikeli hale geldi?
Ben astım hastasıyım. Bir gün, deli gibi boğazımı sıktı, o kadar ki boğazımdan kan geldi. Kollarımda sigara söndürdü. Beni odaya fırlatıp kapıyı kilitledi. Astım krizine girdim. Ölümüne bıraktı beni orada, ilaçlarımı da vermedi.
N’aptın peki? Kimden yardım istedin?
Ağzım burnum kan içindeydi, “Nefes alamıyorum, ölüyorum!” dedim. O an Allah’tan cep telefonum çaldı. Yatağın altındaymış. Cep telefonumu da kırmıştı, ekran görünmüyordu, ama çalıyordu işte. Açtım ki arkadaşım, “Ölüyorum, yardım et!” diyebildim.
Şikâyetçi oldun mu?
Tabii, tabii. Arkadaşım ambulans ve polise haber vermiş. Polis bir süre sonra eve geldi, kapıyı kırarak açtı. Beni hemen hastaneye götürdüler. Şikâyetçi oldum, elinde silah vardı. Sonra da ilk kez sığınağa yerleştim. Bir süre sonra yine af dilemeler... Affetmedim ama gidecek yerim de yoktu...

Haberin Devamı

‘Çocuk morarınca bıçağa davrandım’

Haberin Devamı

O gece neler oldu?
Annesinin yazlığından gelmiştik. Annesiyle de tartışmıştı, gergindi. Eve geldik. Evde elektrik-su kesik, mühürlemişler sayaçları. Mührü bozmak zorunda kaldık...
Kavga niye başladı?
Maç izleyecekti. Selim ağlıyordu. Bez alamamıştık, “Selim’e bez lazım!” diyordum hep. Oğlana bez almıyordu, ama elinde hep bira oluyordu. O gece de siyah poşet içinde bira vardı. Bağırıp çağırıyor, küfrediyordu bana ve çocuğa. O bağırdıkça, Selim daha çok ağlıyordu. Sonra ben bez istedim diye kavga başladı.
Niye sizi bir odaya kilitledi?
Herhalde çocuğun sesini duymamak, bizi ortalarda görmemek için!
Peki küçük Selim ne yaptı?
7 aylıktı daha, çocuk aç, ben emziremiyordum, mama yok. Açlıktan baygınlık geçirdi, sabaha kadar ağladı. Ama nasıl ağladı, ağıt yakar gibi. Sanki biliyor gibiydi her şeyi... Televizyonun sesini sonuna kadar açtı ki komşular sesimi duymasın diye. Sabaha kadar dua ettim, sabah ezanında uyuyakaldı çocuk...
Sonra?
Ben de uyuyakalmışım. Bir uyandım, Selim yok. Pencereden baktım, onları gördüm. Geldiğinde oğlumun gözleri kıpkırmızıydı. “Çocuğu niye götürdün?” dedim. Küfretmeye başladı. Çocuğu almaya çalıştım, vermek istemedi, gözü dönmüş gibiydi. Bir anda kahvaltı masasını devirdi ve Selim’in kafasına vurdu, kanepenin üstüne attı çocuğu. Bana yumruk attı, ben de kendimi korumak için tekme attım. İyice delirdi, “Seni de çocuğu da öldüreceğim!” dedi. Bana tekrar saldırdı. Selim’le birlikte yere düştük, kemerini çıkarıp boğazıma doladı, bir yandan da dirseğiyle çocuğun boğazına bastırıyordu. Çocuk morarmaya başladı, bana o an annelik içgüdüsüyle herhalde, nasıl bir güç geldiyse, kurtuldum o kemerden. Yerde bulduğum, nasıl aldım bilmiyorum, bıçağı saplayıverdim...
Sen öldürmeseydin ne olurdu?
Kesinlikle ikimizi de öldürecekti... Onu kurtarmaktan başka bir şey düşünmedim o an. Öleceği aklımın ucundan geçmiyordu. Şimdi cezaevindeyiz Selim’le. Sağlık sorunları var, bu da beni kahrediyor...

Haberin Devamı


Nazmiye’siyle buluşması dileğiyle


SÜLEYMAN Demirel de gitti. Siyasi hayatımızın en renkli figürlerinden biriydi. Onunla birlikte bir döneme damgasını vuran ünlü sözleri de (‘Dün dündür, bugün bugün...’, ‘Yollar yürümekle aşınmaz’, ‘Bana milliyetçiler adam öldürüyor dedirtemezsiniz!’, ‘Binaenaleyh feminizm fevkalade bir şeydir!’, ‘Bir kelimeyle söylersem Türkiye’nin durumu iyi, iki kelimeyle söylersem, iyi değil’) tarih oldu. Nazmiye’siyle buluşması dileğiyle... Allah rahmet eylesin...

Yazarın Tüm Yazıları