Vicdanımız yaralı

VİCDANIM yaralı, vicdanım rahatsız.

Haberin Devamı

Vicdanımız yaralı

Evet, mahkemenin kararı bu. Ama benim vicdanımdaki mahkeme Deniz Seki’ye haksızlık yapıldığını söylüyor.
Suç işleyen ve iktidara yakın hiç kimsenin dokunulamadığı bir ülkede, Deniz Seki “günah keçisi” ilan edildi.
Çünkü o kolay hedef.
Üzerine basar geçersin.
Bu ülkede bir tek Deniz Seki mi bu zıkkımı kullandı? Gülerler adama! Alavere dalavere, Kürt Mehmet nöbete taktiğiyle onu “satıcı” ilan edip hapse tıkıyorsunuz...
Bu ülkeye TIR’larla uyuşturucu sokanlar, bonzai ile gençleri öldürenler, ellerini kollarını sallaya sallaya dolaşıyorlar.
İnsanın yüzü kızarıyor ya.
Lütfen biraz vicdan!

Haberin Devamı

YAZMAMAK OLMAZDI

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Kadın ve Adalet Zirvesi”nde söylediklerini okuduğumda...
“Pes!” dedim.
“Yok artık!” dedim.
Galiba başka şeyler de söyledim.
Esas duygum, inanılmaz derin bir hayal kırıklığıydı.


O HİÇ DEĞİŞMEDİ


Ben de salağım aslında!
Hâlâ üzülüyorum, hâlâ hayal kırıklığı yaşıyorum.
Bunca yıldan sonra o kadar saçma ki...
Hep bir ümit var içimde, daha gelişmiş laflar edeceğini düşünüyorum.
Oysa bizim Cumhurbaşkanımız bu!
Hiç değişmedi.
Hep böyleydi.
Böyle zamanlarda da kadını ikinci sınıf gören bir zihniyetle, aynı dünyaların insanı olamayacağımızı çok net anlıyorum.
Üzüntüm de bu aslında.
Çünkü insan başbakanını, cumhurbaşkanını daha farklı hayal ediyor.


KAHVEHANE MUHABBETİ GİBİ


“Kadınların ihtiyacı eşitlik değil, eşdeğer olmakmış! Kadınla, erkeği eşit konuma getiremezmişsiniz. Fıtrata tersmiş. Çünkü fıtratları farklıymış. İş hayatında hamile bir kadınla, erkeği aynı şartlara tabii tutamazmışsınız...”
Nedir bu ya!
Ne kadar geri laflar!
Kahvehane muhabbeti gibi.
Yeter artık ya!
Evet, doğurganız.
İyi ki doğurganız.
İyi ki can verebiliyoruz.
Dünyanın en güzel şeyi annelik.
Ama biz sadece anne değiliz.
Niye bunu anlamak istemiyorsunuz?
Bırak artık bizi anne kutusunun içine hapsetmeyi.
Ne kadar erken evlenirsek o kadar iyi, değil mi?
Üç tane doğuralım.
Hayır ya!
Siz anlamadınız, kadınlar sadece anne olmak istemiyor, erkekler gibi hayatın her alanında var olmak istiyor.
Başbakan da olmak istiyor.
Cumhurbaşkanı da.
Ve biliyor musunuz?...
Tabii ki eşdeğer değiliz, kadınların pek çok artı meziyeti var, daha da iyi siyasetçi oluruz, daha da iyi yönetici oluruz...
Siz de belki bunları bildiğiniz için ezmeye çalışıyorsunuz bizi.
Hamilelikmiş, emzirmekmiş...
Kardeşim, biz hepsini yapıyoruz!
Ama aynı anda çalışıyoruz, üretiyoruz...
Yani eve tıkılmamıza gerek yok.
Fıtrat-mıtrat da yok.
Bunlar sizin uydurmalarınız!
Kadın kadına eşitlikmiş.
Utanç duyuyorum bu laflardan.
Son derece ilkel buluyorum.

Haberin Devamı

FEMİNİSTLER KADAR TAŞ DÜŞSÜN BAŞINIZA


Güya kadını koruyor görünüyor.
Ama ikinci sınıf muamele ediyor.
Cumhurbaşkanı’na göre din, kadına annelik makamı vermiş... Anne ol, başka da bir işe yarama!
O, annesinin ayağını öpermiş.
Annelik kutsallığını, feministlere anlatamazmışsın...
Nedir bu feministlerin çektiği!?
Kadınların özgürleşmesi için çalışıyorlar.
İyi ki varlar!
Ve kafası çalışan kadın-erkek herkesin kendini “Feministim!” diye tanımlaması gerekiyor.
Ama onlar kafadan düşman!
Onlar çalışan kadına, boyun eğmeyen kadına, bekâr kadına, dul kadına, öpüşen kadına, sevişen kadına, başarılı kadına, özgür kadına düşmanlar!
Zannediyorlar ki, feministler kadınlara da düşman, zannediyorlar ki feministler anne değil, dişi değil, kadın değil...
Ay feministler kadar taş düşsün başınıza!
“Bir Müslüman olarak söylüyorum, biz barış dininin mensuplarıyız. Dinimizde kadına zulüm asla yapamazsın. Şiddet uygulayamazsın!” diyor Cumhurbaşkanı.
O yüzden mi bu ülke bu halde!?
O yüzden mi her gün öldürülen kadın haberleri okuyoruz!?
Üç-beş gün sonra hangi yüzle kadınlardan oy isteyecekler acaba...

Haberin Devamı

HAMİŞ

Yer kalmadı, Kübra-Neptün Eken davasıyla ilgili doktor görüşleri yarına kaldı…

Yazarın Tüm Yazıları