Sağım-solum önüm-arkam transta!

Kitabın adı “Kişisel Gerilim.”

Haberin Devamı

İsmi görünce “Kişisel
Gelişim” okudum önce!!!
Sonra dank etti.
Güldüm.
Kitap, ismi gibi evlere şenlik.
Yazarı da öyle.
İdil Hazan Kohen
Zeki, fırlama, esprili...
Bence, kitap ikinci bir “Kocan Kadar Konuş” vakası. Öykü ve yarattığı kahraman Dila, filmi çekilecek, dizisi yapılacak bir iş. Zaten birileri çoktan teklif etmiş.
Hazan, Bilkent İşletme mezunu. Marka yöneticiliği yapmış. Aynı zamanda seramikle uğraşıyor. Eserleri bienal ve karma sergilerde sergilenmiş. Bir sürü ödülü var. Lisanslı tenis oyuncusu, yelken sporcusu ve kayak yarışçısı. Bir tek yogayı beceremiyor!!!!
Gelin kitabın öyküsünü ondan dinleyelim...


Nereden esti, kişisel gelişim parodisini kitap yapmak?
- Biz kadınlar modayı seviyoruz. Moda diye şişme montların içine girip Michelin adam gibi de geziyoruz, olmadık hallere giriyoruz... Bir süredir dünyayı kasıp kavuran en son trend ise “çoktan seçmeli kişisel gelişim teknikleri.” Etrafımdaki 5 kişiden 3’ü ya kitabını okuyor, ya eğitimini veriyor ya da kursuna gidiyor. Anlayacağınız sağım, solum, önüm, arkam transta! Bense spiritüel ıstıraptayım! En son bir arkadaşım saç rengi için “Bir meleklerime danışayım” dedi ve ben de film koptu. Yine abarttık, moda diye suyunu çıkarttık. Olay tam bir parodiye dönüştü, bana da kitabını yazıp sahneye koymak kaldı!

Haberin Devamı

Sağım-solum önüm-arkam transta


Kitabın kahramanı Dila sen misin?
- Dila, aslında modern hayata uyum sağlamak için koşturup dururken topuğu kırılan, üzerine çamur sıçrayan, dörtyol ağzına gelince yönünü şaşıran ama yine de yürümeye devam eden tüm kadınlardan izler taşıyor! Tamamen ben değilsem de çok sevdiğim, beraber zaman geçirmekten çok hoşlandığım, fırlama bir tip kendisi. Zeki, çok eğlenceli, biraz da sivri dilli...


Hepimizin zaman zaman bu kişisel gelişim mevzuundan sıkıldığı oluyor. Afakanlar bastığı için mi yazdın bu kitabı?
- Aynen öyle! Keyfin yoksa, kötü enerjiden! İstediğin bir şey olmuyorsa, negatif düşünceden! Dünyevi mazeretler artık nuh nebi. Bir derdin olsa, dinleyen yok ama tavsiye verenin çok. Hele cümle içinde olumsuzluk eki kullandıysan vay haline! Artık okulu kırıp da disiplin kurulunun önüne çıkmış gibi, boyuna dinleyeceksin o nasihatleri...

Haberin Devamı


Doğru, mesela sevgilisi olmayanlara, bulamayanlara, “Evrene pozitif enerji yolla, o zaman bütün dileklerin olur, yeter ki iste!” filan deniyor. Peki hiç mi gerçeklik payı yok?
- “Yeter ki iste” ile olsa Milli Piyango çoktan iflas ederdi! Ancak bunu savunanların gerekçeleri, o piyangoyu kazanamayanlar kadar çok. Bu “yeter ki iste”nin birçok alt kümesi var mesela. “İstedim olmadı” dediğinizde, “Ya kalpten istemedin ya isterken şüphen vardı ya da senin için hayırlısı değildi” şeklinde çeşit çeşit kulp bulunuyor. Artık bize de içerisinden en içimize sineni alıp takmak kalıyor. Yine de güzel düşünmenin, güzel şeyleri inanarak istemenin kimseye bir zararı yok; yeter ki denge kaybolmasın. Evren de, “Yeter be kardeşim bir rahat ver!” diye çakranızı bloke etmesin!

Haberin Devamı

Sağım-solum önüm-arkam transta

Ben fesat değilim çakralar oynak!


Kitapta Dila, dört kankasının önerdiği kişisel gelişim yöntemlerini deniyor. Ve n’oluyor?


- Reiki ustasına tacizci, karmaya rüşvetçi muamelesi yapıp, spiritüel gelişim koçunu gerilime, melekleri ise fazla mesaiye zorluyor! Herkes “Ommm”larken o “Of”luyor, yoga hocasını deli ediyor. Ne kadar çabalarlarsa çabalasın, evrendeki hesaplar çarşıya uymuyor ve hep A-Rıza’ların oklarına hedef oluyor. Ancak aşk hiç beklemediği yerden gelip vuruyor...


Sen aslında ne demek istiyorsun: “Palavra bunlar yemeyin kızlar mı?”
- Fala inanma, falsız kalma diyorum...


Ama bu yöntemlerden çok faydalanan insanlar da var...
- Evet var. Aslında ben kişinin kendini geliştirme çabasını da, olaylara pozitif yaklaşmaya çalışmasını da takdir ediyorum. Bu güzel bir şey ve hayatla baş etmeyi, zor durumları kabullenmeyi kolaylaştırıyor. Ama öyle zamanlar var ki, bir şeyleri değiştirebilmek için negatif durmayı, zorlukları kabullenmek yerine karşı çıkmayı gerektiriyor. O zamanla rda bu yöntemler uysallaştırırken acaba biraz da uyuşturuyor mu diye düşünüyorum...

Haberin Devamı


Dr. Sharma, Karadenizli Şakir çıkıyor mesela... Enerji ayağıyla kadınları taciz ediyor...
- Evet, böyle şeyler de okuduk gazetelerde. Hatta siz, haberini yaptınız. Ama ben kurguyu kafamda tasarladığımda o olay henüz patlak vermemişti. Ancak şöyle bir iki adım geri çekilip de tekniğe karşıdan, düz mantıkla baktığınızda, yoruma çok açık. Kadının biri uzanıyor, adam da tüm müstehcen bölgelerde ellerini gezdiriyor... Ben fesat değilim, çakralar oynak! Enerjiyi akıtmak için en erotik bölgeleri seçmiş. Yine de bu işlere uzun yıllar verip ciddi eğitimini alan insanları ayrı bir köşe de tutmak lazım elbette.

Fotoğraflar: Fethi KARADUMAN

YARIN: Kişisel Gerilim’in “dıştan metropol içten arabesk Rıza”sı...

Yazarın Tüm Yazıları