Meclis’te kadınların sesi olmalıyım

BAŞTAN anlaşalım.

Haberin Devamı

Aday adayların sadece kadın olanlarıyla mini röportajlar yayınlayacağım.
Evet, pozitif ayrımcılık!
Kabul ediyorum.
Ama zaten Meclis dediğin, “testosteron bulutu”.
Her şey erkeksi.
Meclis’e gereken
dişi enerji.
Daha fazla kadın.
Kadın gücü, kadın beyni, kadın hoşgörüsü, adaleti, şefkati...
Ama sadece CHP’li aday adaylarını okumayacaksınız, farklı partilerden ve görüşlerden kadınlar da okuyacaksınız.
Bugün Canan Güllü bizlerle birlikte...

Meclis’te kadınların sesi olmalıyım

Fotoğraflar: Rıza ÖZEL

Adaylığınız bize umut veriyor. İnşallah seçilirsiniz ve Meclis’e girersiniz. Sizce girebilecek misiniz, nasıl hissediyorsunuz?
-Evet, girebileceğimi düşünüyorum. Meclis’te, hayatın içindeki kadınların olması gerekiyor. Ben de onlardan biriyim. Alan çalışmalarıyla ülkeyi 3 kez gezmiş ve sorunları dinlemiş biri olarak, Meclis’te kadınların sesi olmalıyım!
25 yıldır sivil toplumculuk yapıyorsunuz. Size oy vereceklere kendinizi tanıtır mısınız?
-50 yaşındayım. Demokrasi, sorgulama ve dürüst olma bilinciyle yetiştim. Üniversite 2. sınıftan itibaren sivil toplum örgütlerinde çalıştım. Azerbaycan’da sivil toplum danışmanlığı yaptım. Arapça, İngilizce ve Almanca biliyorum. Kadınların insan hakları çalışmalarıyla dünyayı gezdim, Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanlığı yaptım.
İlginç bir hikâyeniz var. Lütfen bizimle paylaşın...
-Annem öğretmen, babam bürokrattı. 14 yaşımda babam bana kırmızı kaplı bir kitap verdi, “Bu, senin dininin kitabı!” dedi. Açtım, Arapça harflerle yazılmış halen evimizde duran Kuran. Onu elimde tutarken, “Bir dakika!” dedi, bu sefer de gri ve beyaz kaplı bir kitap verdi, “Bu da Söylev!” dedi, “Vatanı olmayanın dini olmaz, unutma”!
Kuran’ı ne zaman okudunuz?
-Arapçayı 17 yaşında öğrendim, o zaman. Bugün nelerin yanlış olduğunu da o yüzden gayet iyi biliyorum. Dinin siyasete alet edilmesine karşı çıkıyorum ve laikliği çok önemsiyorum.
Bir de başınıza talihsiz kazalar gelmiş...
-Evet. Ailecek trafik kazası geçirdik ve ben emniyet kemerim takılı olmadığı için ön camdan dışarıya fırladım. Yüzümde koca bir kesik var. Benim hikâyelerim bitecek gibi değil. 1991’de de bindiğim uçağın önce motoru arızalandı ve mazotu bitti. Sonra iniş için alana geldiğinde, iniş takımları açılmadı. Gövde üzeri iniş yaptık. “Buraya kadarmış!” dedim. Ama hayatta kaldık. O kazadan 2 saat sonra ben bir başka uçakla yola devam ediyordum. Her şeyin üzerine giderim. Pes etmem. Vazgeçmem. Yılmam.

Haberin Devamı


ENSEST ATLASI ÇIKARDI

Haberin Devamı

Meclis’te kadınların sesi olmalıyım


“Ensest haritası” çıkarmak nereden aklınıza geldi?

-Bu harekete ilk girdiğimde, kızına tecavüz eden bir babaya hâkim sordu: “Neden yaptın?” diye. Yanıt, “Bahçemdeki ağacın meyvesini ilk ben yedim Hâkim Bey. Başkasına mı verecektim!” olmuştu. Çok can yakıcı bir cevap. Neresinden tutsanız elinizde kalıyor! Ülkeyi, il il gezerken bulunduğumuz toplantılarda hep sorarım, “Erken yaşta evlilik var mı?” diye. Yine böyle bir toplantı için gittiğimiz bir ilde, protokol masasında sorduğum yanıta, bir beyden cevap geldi: “Ben 15 yaşında evlendim, eşim de 14’tü. Şimdi kızımı görseniz inanmazsınız. Görenler ‘Sevgilin mi?’ diye soruyor cümlesiyle başladı ensest takibimiz. İrkildim ve kızını çağırmasını istedim. Kız geldi ve bir süre sonra itiraf etti. Kızımızı bir şekilde kurtardık ama bize gelen müracaatlarda bu yaranın çok derin olduğunu gözlemledik.
Ne tür tepkilerle karşılaştınız?
-Adına “Ensest Atlası” dedik ama 4 yıl boyunca bize kaynak verecek kamu kurumu bulamadık. “Müslüman ülkede olmaz böyle şeyler!” diyen siyasiler, “Markama zarar gelir” diyerek uzaklaşan özel sektör, Sağlık Bakanlığı kabul etmediği için gündeme alamayan Birleşmiş Milletler... Gazeteye verdiğimiz röportajlar yüzünden tehditlerle karşı karşıya kaldık. Ama yılmadık. 4 yılın sonunda bize güvenen Finlandiya Büyükelçiliği oldu. Onlar da bu mücadeleyi 20 yıl yapmışlar. Sonrasında, biraz da bizim sayemizde, 2014 Haziran’ında Cinsel Suçlar Yasa Tasarısı’nda bu mesele konuşulmaya başlandı. Babalarından çocuk doğuran 14 yaşındaki kızlarımızın sayısının artması nedeniyle önlemler gündeme geldi. 50 kişilik kamu kurumu, üniversite, Adli Tıp profesörleri, Birleşmiş Milletler ve STK’lardan oluşan ilk toplantımızı kasım ayında yaptık. Önümüzdeki süreçte, fon kaynakları oluşacak. Bizim amacımız, bu ülkede ne kadar ensest olduğunu tespit etmek değil. Nedenlerini saptamak ve mağdurlara destek sağlamak...

Haberin Devamı


ÜÇ KIZINI ENSEST MAĞDURU YAPAN BABALAR

Meclis’te kadınların sesi olmalıyım


Hazırladığınız Ensest Atlası’yla nasıl bir gerçek ortaya çıktı?
-Eğitimin, gelir düzeyinin ve mevkiin fark etmediğini ağımız açık vaziyette izledik. 3 kızını da ensest mağduru yapan baba modelleri gördük. Çok fena çok… İnanın tansiyon ilacı kullanmaya başladım, “Bu nedenle, çare üretmem ve çok çalışmak lazım!” diyorum


ÇANTASINDAKİ SPREY ATEŞLİ SİLAH SAYILIYOR


Bu ülkede kadınların yaşadığı en en büyük sorun ne?

-Özgecan’dan sonra yanıt tek: Can güvenliği. Geçen yıl sevdikleri erkekler tarafından 294 kadın öldürüldü bu ülkede. Artık konuşma değil, eyleme geçme zamanı! ve Bugün çalışan birçok genç kız, birilerinin korumasında işine gidip gelmek zorunda kalıyor. En önemlisi, kendini korumak için çantasında bulunan sprey, iç güvenlik yasasında, ateşli silah sayılıyor.
Kadınların yaşadığı haksızlıklar konusunda ne kadar dolusunuz?
-Hani deriz ya, “Ağzıma kadar doluyum!” Ben kilolu olmam nedeniyle çok daha fazla doluyum!
Bu iktidara kadınlar konusunda en çok neden öfkelisiniz? Hangi anlayışlarından dolayı…
-Kazanılmış hakları geriye götürdükleri için. Kadını ikincilleştirdikleri için. Dini, siyasete alet ettikleri için. Ve “Ben yaptım, oldu!” düşüncesiyle pek çok suça uygulama getirmedikleri için öfkeliyim.

Haberin Devamı


İÇİNDE “KADIN” SÖZCÜĞÜ GEÇEN CÜMLE KURMASINLAR

Meclis’te kadınların sesi olmalıyım


Kadınlarla ilgili acilen yapılması gereken şeyler neler?
-Şiddet konusunda tahrik ve iyi hal indirimlerinin kaldırılması, İç Güvenlik Yasası’nın iptal edilmesi,
bir de Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın kadınlar konusunda konuşmamasını istiyoruz! Mümkünse içinde “kadın” kelimesi geçen hiçbir cümle kurmasınlar. Çünkü onlar konuşunca, bu ülkede kadına karşı şiddet artıyor. Bakın Özgecan bir travma yaşattı hepimize, ancak ondan sonra 20 kadın daha öldürüldü bu ülkede. Bu ülkenin sorunlarının çözümleri var. Yeter ki var olan ve rafları süsleyen yasalarımızı uygulamaya geçirelim.
Özgecan’dan sonra Erdoğan, kadınlara şiddete karşı eyleme geçeceğini söyledi. İnanıyor musunuz?
-Hayır. Samimiyetine inanmıyorum. Zaten Ayşenur İslam, randevu taleplerimizi kabul etmediği için görüşmüyoruz. Deneyim ve bilgi paylaşılmadığı müddetçe, daha çoook timsah gözyaşları dökülür. Cumhurbaşkanı’nın, “Dinsiz feministler! Bu feministler yok mu ah!” diyen sesi kulaklarımda çınlıyor.

Haberin Devamı

NELER Mİ YAPTIK?

Şimdiye kadar kadınlar için neler yaptınız?
-Federasyonumuza bağlı 12 dernek ve 50.000 üye var. 186 noktada ve 16 ülkede aktifiz. Medeni Yasa, Ceza Yasası, 4320 sayılı yasa ve Uluslararası İstanbul Sözleşmesi için çalıştık. Ailenin korunması ve şiddetin önlenmesi için de… Meclis’te Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu kurulma çalışmalarına katıldık. Kadın Bakanlığı kurulması mücadelesinde bulunduk. Bakanlığın adının değiştirilmesi, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı olmasına karşı çıktık. Sığınma evi sayısının arttırılması için uğraştık. Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri’nin yönetmelik çalışmalarında, Ceza Yasası’nda töre ve namus cinayetleri, tecavüzcüsüyle evlendirilen mağdurlar aleyhine olan maddenin kaldırılması için mücadele verdik. Türkiye’nin ilk STK acil yardım hattının (0 212 656 96 96) hayata geçirilmesi için uğraştık. Bunlar ilk çırpıda aklıma gelenler, unuttuklarım da vardır…


SABRIMIZ TÜKENDİ

Beni ben yapan özelliklerimin en önemlisi yapıcı ve sabırlı olmam. 12 yaşındayım, yaz tatili için kampa gitmiştik. Kahvaltı sonrası, annem bir yumakla çıka geldi ve “Bunun düğümlerini çöz kızım!” dedi. İtiraz etmeden, arkadaşlarımın çağrısına rağmen, dışarı çıkmadan oturdum verdiği görevi yapmaya başladım. Bir süre geçtikten sonra “Hadi çık oyna!” dedi, çıktım. Çıkarken komşumuzun, “Ne gereği vardı?” sorusuna, “Ona, sabrı ve mücadeleyi öğretmeye çalışıyorum!” dedi. Evet, hayatımın her anında, sorunları, akılla çözmeye ve sabırlı olmaya çalıştım. Ancak son zamanlarda kadın konusunda yaşanan vahşete karşı benim de sabrım tükendi!

Yazarın Tüm Yazıları