İşte o market: Yeşil Portakal

Haberin Devamı

Dün Soma’da genç bir kadınla tanıştım.

Hatta beni Pazar günü yayınlanacak olan röportaja götüren de oydu.

Öfkeliydi.

“Ölü sayısı az gösteriliyor. Ölülerin yüzüne maske takılıyor ki, ölümü sağ mı belli olmasın diye. İnsanların acısı öfkesi yeteri kadar yansıtılmıyor” diyordu.

Tek derdi, gerçeğin aktarılmasıydı.

“Lütfen, protestoları da yazın!” dedi.

Ekledi: “Başbakanın girdiği o marketi görmek ister misiniz?”

“Tabii” dedik.

Bizi oraya götürdü.

Personelle konuştum.

Son derece tedirginlerdi.

Aleyhte bir şey söylerlerse, başlarının derde gireceğinden korkuyorlardı.

O güne kadar görülmemiş bir şey yaşanıyordu o markette, o yüzden ürkektiler.

İşte o market: Yeşil Portakal

Başbakan, belediye binasından çıkıyor, 3-4 bin kişilik bir protestocu grubuyla karşılaşıyor, aracına binemiyor, markete yöneliyor, inanılmaz kalabalık bir ekiple içeri giriyor, etrafında resmi, sivil bir koruma ordusu…

Haberin Devamı

Bunlar, ne olduğunu anlayamıyor.

Aynı anda da halk protesto ediyor, yuhalıyor.

Başbakan’ın marketi girmesi ve çıkması bir oluyor.

Çünkü öbür kapıdan da içeri halk giriyor.

Başbakanı bir şekilde arabasına götürüyorlar. Arabalar sallanıyor, pet şişeler atılıyor, “Başbakan istifa” sesleri yükseliyor.

Arabalar son hızla Soma’dan uzaklaşıyor…

Bunları aktaran gence soruyorum, “Görüntü var mı?” “Bizde yok, sildirdiler” diyor.

Yazarın Tüm Yazıları